BİR MUCİZEDİR HAYAT
Yaşamın ilk anından son anına kadar mucizelerle dolu bir hayat yaşıyoruz. Oluşturduğumuz ve etrafımıza yaydığımız tüm enerjiler, bu mucizenin işaretleridir aslında. Ne kadar çok sevinsek de, umut dolu olsak da, üzülsek de tüm bu oluşan enerjiler bizi etkiliyor, hareket tarzımı belirliyor ve davranışlarımıza yansıyor.
Karşılaştığımız her durumu mucizeye dönüştürmenin ve bu farkındalığı artırmanın yolları var. Ama bilmelisiniz ki mucizeler değişimlerle başlıyor. Zihinsel dönüşüm olmadan fiziksel değişim yaşanmıyor. Bu değişim; bekleyenlere, çaba göstermeyenlere, emek harcamayanlara, gayret etmeyenlere uğramıyor. Aksine değişimi yaşamak için kararlı olmak gerekiyor, azimli olmak gerekiyor, başarmak için sabretmek gerekiyor… Tıpkı dalgaların zamanla kayaları oyduğu gibi…
Cüneyd Bağdadi’nin dediği gibi; ”Sabır, yüzünü ekşitmeden acıyı yudumlamaktır.” diyerek, sabretmenin önemini anlatıyor.
Bugün, tam 26 yıl önce ilk öğretmenliğe başladığım gün. Bir köy okulunda başlayan yolculuğumda, onbirinci farklı okulumda çalışıyorum. Her biri bana bir tecrübe oldu. Binlerce öğrenci, yüzlerce öğretmen… Hepsi bende bir değer ve hepsi birer mucize. Bir anı, tecrübe, bende birikmiş hatıralar yumağı… Hepsinden ayrılış bir hüzün, bir son ve yeni başlangıçlar için bir umut. Hepsinin başlangıcı bir heyecan, yeni insanlarla tanışma ve yeni fikirlerle taçlandırma yolculuğu.
Her birinden ayrıldığım son gün gelir aklıma. Kapıdan çıkışlarımı, biraz ilerledikten sonra arkama dönüp hatıraların canlanışını hatırlarım. İçimde oluşan hüzünleri, akan gözyaşlarımı, kendimden verdiklerimi, tecrübelerime kattıklarımı, sevinçlerimi, emeklerimi, olmaz dediklerimi, yorgunluklarımı, geçen zamanda kayıplarımı ve kazançlarımı… Eğitim üzerine yapılan doğruları ve yanlışları hatırlarım. Sabredişlerimi hatırlarım. Koşarak gidişlerimi, benim okulummuş gibi sahiplenişlerimi hatırlarım.
Çok iyi hatırlıyorum bir okuldan ayrıldığım gün yine dönüp bakmış ve uzun uzun gözyaşlarımı akıtmıştım. Ayrılmak mıydı zor olan yoksa verilen emekleri öylece bırakıp gitmek miydi? Gerçekleşen mucizelerden vazgeçmek miydi? Yoksa yeni mucizeler için bir başlangıç mıydı? Yaşanılan karışık duyguların bende bıraktıkları ile yazıyorum bunları, göreve başlamamın seneyi devriyesinde.
Bu tecrübe ve mucizelere katkı yapan herkese ne kadar teşekkür etsem azdır. İlk görev yaptığım okul müdürümden, ilk oda arkadaşıma, yılların eskitemediği arkadaşlıklara, sürekli arayarak hatır soran öğrencilerime, gözyaşlarımı tutamadığım ve her görüştüğümüzde gözlerdeki enerjiyi ve dostlukları hissettiğim eğitim duayenlerine… Hepsi bende birer mucize.
26 yılın üzerine 17 yıllık eğitimimi de eklersek 41 yıldır okulların içinde geçen bir yaşam aslında. En büyük mucize bu değil mi? Hayatımın mesleği ile geçen 41 yıl ve 41 kere maşallah demek geçti içimden.
Hedef 50 yıl. Bana el verenlere, enerjisini yollayanlara ve bu mucizeyi oluşturanlara teşekkür ederim.
İşte tam da burada Albert EINSTEIN sözünü paylaşmadan edemeyeceğim. “Hayat iki şekilde yaşanır; ya hiçbir şey mucize değilmiş gibi ya da her şey bir mucizeymiş gibi.”
Gerçekten de öyle değil? Her şey farkındalıkla başlıyor aslında. Yaşamın gerekliliğini yerine getirmek gerekiyor. Karar elbette sizlerin. Ya farkında olacaksınız ya da farkında olmadan yaşayacaksınız.
Tüm insanlığa, değişimin farkındalığı ile birlikte mucizelerle dolu bir yaşam diliyorum.
Saygılarımla.
Kadir BAYŞU