Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

GELECEKTE EĞİTİM LİDERLİĞİ ÜZERİNE SÖYLEŞİ

KADİR BAYŞU

Kategori: Yaşam Bilimleri - Tarih: 08 Kasım 2020 18:51 - Okunma sayısı: 1.358

GELECEKTE EĞİTİM LİDERLİĞİ ÜZERİNE SÖYLEŞİ

GELECEKTE EĞİTİM LİDERLİĞİ ÜZERİNE SÖYLEŞİ

KADİR BAYŞU: Sayın Hocam görüşme talebimizi kabul ettiğiniz için öncelikle teşekkür ederiz. Sizleri tanımak isteriz. Kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Hoş buluşmalar Sayın Bayşu
Böyle bir Paylaşım Sohbetine çağrınız için asıl ben teşekkür ederim. Böylesine paylaşımların taraflar/katılımcılar için mesleki gelişim fırsatları olduğuna inanıyorum. Bu sohbetin çok güzel geçeceğine de inanıyorum; çünkü bir sohbetin kalitesi sohbete katılanların kalitesi ile doğru orantılıdır. Bu nedenle Kadir Bayşu ile birlikte olmaktan çok gururluyum. Bir sohbet ortamına katılan kişilerin birbirlerini tanıması bir önkoşul mudur? Bilmiyorum. Sohbete katılan grup üyeleri birbirlerini çok iyi tanıyorlarsa bir kısım önyargılara sahip olabilir; o kişinin düşüncelerini daha evvel paylaşmışsınızdır, ne söyleyeceğini, nasıl düşündüğünü aşağı yukarı biliyorsunuzdur. Böyle bir durum sohbetin etkililiğini azaltır. Biz birbirimizi tanımıyoruz o nedenle benden “kısaca kendimden bahsetmemi” istiyorsunuz.
Zor bir durum Sayın Bayşu; uzun bir yaşamı kısaca nasıl anlatacağım? Gayret edeyim. Ama bu istem biçiminizi beğendim “kısaca” bir sunum istiyorsunuz, haklısınız, aynı zamanda zor bir şey istiyorsunuz. Haklısınız, şunun için, insanların artık uzun uzun sözlü veya yazılı anlatıları dinlemeye, okumaya zamanları da yok tahammülleri de. Gençler giderek daha kısa yazmanın yollarını buldular “selam” diyeceklerine “slm” yazmakla yetiniyorlar. Zor dedim, şunun için kısa yazmak veya konuşmak için çok ön hazırlık yapmak gerekiyor. Seksen beş yıllık, altmış yılı eğitime hasredilmiş bir hayatı kısaltmak kolay değil. Deneyeceğim.
Ben öğretmenim Bayşu kardeşim, ben eğitim ve okul yöneticisiyim, ben eğitim, yönetim alanında akademisyenim. Eğitimle dolu ilginç bir yaşam, iki yıllık askerlik süremi bile acemi eğitim alayında yaptım. Bin dokuz yüz elli beş yılında Diyarkırı’ın Bağıvar köyü İlkokulunda başladım eğitim hayatıma, 2002 yılında Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesinden Kıdemli öğretim üyesi (Prof.) olarak emekli oldum. Yaklaşık kırk yedi yıllık kamudaki eğitimcilik yaşamıma, öğretmenlik, müdür yardımcılığı, okul müdürlüğü, il milli eğitim müdürlüğü görevlerini sığdırdım; hem de liyakatle. Başarılarla dolu hizmetimi 2002 yılında emekli olarak tamamladım. Yaklaşık 1980 yılından bu yana, kırk yıldır alanda, okullarda öğretmen, öğrenci, veli ve okul müdürleri, diğer kamu kurumları ile sanayide yönetim, ast üst ilişkileri, akran ilişkileri v.b yetişkinlere yönelik gelişim çalışmaları yapıyorum. Bu alanda bazı ilklerde de imzam vardır. Türkiye’de ilk defa makam şoförlerinin, otobüs şoförlerinin, yönetici sekreterlerin, güvenlik görevlilerin eğitim programlarını hazırlayıp uygulamışımdır. İki bin YİRMİ yılının nisan ayından beri (85 yaşıma girdiğimden beri) uzaktan gelişim programları hazırlayıp sunuyorum. Çok mu uzun oldu Kadir Bey, özür dilerim. Ben her zaman bir konuyu kısa, aynı zamanda “kıssa” biçiminde, söylemek veya yazmak isterim.
KADİR BAYŞU: Son 30 yılda eğitimde yaşanan değişimleri düşündüğümüzde, gelecek 30 yıla ne gibi değişimler bekliyorsunuz?
Kadir Bey, son otuz yıldan, yani 1990-2020 aralığından söz etmemi istiyorsunuz ve ardından 2050’yi soruyorsunuz. Geçen 30 yılın üçte ikisi (%60 ı) tek başına iktidar olan, merkez sağda, muhafazakâr bir iktidar dönemidir. İnişli çıkışlı bir dönemdir diyeceğim ama genelde gafiğin çıkışlı noktaları inişlerden daha büyük değerlere karşılık gelmektedir. Bu dönemde Türkiye eğitim sistemi iyileşmemiş, sadece “büyümüştür”. Önümüzdeki otuz yıla gelince, sadece eğitim değil, ekonomi, politika, iklim, sosyal yaşam, bilim, meslekler, coğrafya (hem fiziki hem siyasi), ulaşım, devlet-kamu yönetimi, hukuk HER ŞEY FARKLI OLACAK. Lütfen bana “nasıl olacak?” diye sormayın “bilmiyorum”.
KADİR BAYŞU: Okul müdürleri, müdürlük kadroları istiyor, meslek haline dönüşsün istiyor. Okul müdürlüğü neden ek görev olarak görülüyor?
Rahmetli Zeki Müren’in ünlü şarkısı, “Hep O Şarkı”. Kadir Bey, iki meslektaş olarak açık konuşuyoruz; Türkiyede her düzeydeki tüm okul yöneticilerinin kurduğu etkin bir mesleki örgütlenme, en azından bir dernek var mı? Yaklaşık elli dört bin (54.000) okulumuz var. Bu okulların yöneticileri (Yaklaşık 130.000 okul yöneticisi) özellikle son on beş yıldan beri, fark ettirmeden, bir ileri bir geri kağşamış bir yapıya alıştırılmıştır. Bir hizmet alanının “meslek olabilmesi için hizmet öncesinde bir “eğitiminin olması”, oluşmuş birikimli bir değer sistemi ve toplumsal bir kabulü gerekir. Bunlardan yoksun bir alanda görev yapanların, statü talepleri havanda su dövmekten ileri gidemiyor. Burada meslektaşlarıma söyleyeceğim bir yansıtma olacaktır: “Ülkemin Bütün Okul Müdürleri Birleşiniz!”. Bir siyasi partinin ve sendikanın dümen suyundan uzak, kendi enginliğinize yönelin lütfen.
KADİR BAYŞU: Okul müdürlerinin atanması veya görevlendirilmesi için çıkartılan yönetmeliklerin sayısı çok fazla. Ülkemiz için doğru seçim yöntemini neden belirleyemiyoruz?
Değerli yönetici arkadaşım, bir dizgede (sistemde), kurumsal yapıda kademeleri, yetki ve sorumlulukları iyi belirlememiş iseniz, o kurumda görevlendirilecekleri seçme, yerleştirme, değerlendirme, geliştirme, yükseltme ve çıkarma/ayırma süreçlerini de etkili düzenlemeniz, işlerlik kazandırmanız “ahenkli” olmayacaktır. Okul veya eğitim yöneticisi yetiştirmeden, okul yönetimini tanımlamadan yapılan atamalar veya sizin kullandığınız terimle “görevlendirmeler” etkili olmayacak, yani beklenen sonucu vermeyecektir. Bu tür “düzensiz” düzenlemeler sonucunda okul yönetimindeki yetersizlikleri yöneticilerin kişilikleri ile açıklamak her seferinde yeni özelik veya yeterlikler arayıp sisteme ilave etmek veya çıkarmak durumunda kalırsınız. Değişen sistemler, yöneticilerde yeni yeterlikleri zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle okul veya eğitim yöneticiliğinin iş tanımlarının her zaman güncellenmesi, bu görevi üstleneceklerin kesintisiz geliştirmeleri gerekir.
KADİR BAYŞU: Okul müdürlerini daha nitelikli olmaları için neler yapılmalıdır?
Okul yöneticilerimiz, yani okul “müdürlerimiz” toplumun niteliği ölçütünde niteliklidirler. “Okul müdürlerinin daha nitelikli olmaları için” toplumun nitelik olarak tanımlanan vasıflarından da “daha” olmaları gerekir. Anlatmak istediğim, toplumsal yapıda “bileşik kaplar” örneğine uygun düşer sanırım. Biraz daha ilişkili olarak tanımlamak gerekirse, “Okul müdürlerinin daha nitelikli olmaları için” okulların ürünlerinin/çıktılarının “daha nitelikli” olması gerekir.
KADİR BAYŞU: Sizce bir okul müdürü, görev alanları düşünüldüğünde okulda neyi önceliklendirmeli?
Okul müdürlerinin görevlerinin “alanlara ayrılması” yönetsel bir konumu tanımlamak bakımından yapılan, bir ölçüde, akademik bir süreçtir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken hususun “bütünü” tanımlamadan parçaların tanımlanmasına yönelmenin yaratacağı tutarsızlıklardır. Okul müdürlerinin görev alanı, bütünde “müfredatın yönetimi” biçiminde düşünebilir. Bunun anlamı geleneksel deyimi ile insan kaynağının geliştirilmesi (İKY), yeni yaklaşım ile “insan kıymetinin” (İKG) geliştirilmesi olarak ifade edilmektedir. “İnsan kıymetinin geliştirilmesi”, insana, eüyeni bir yaklaşımın kısa sözel anlatımıdır. Bana sorarsanız, görev alanı bütünde düşünüldüğünde, bir okul müdürü için, okulda müfredatın etkili biçimde gerçekleştirilmesi önceliklidir. Bu konular Allah nasip ederse bir daha ki sohbetimizde paylaşırız inşallah.
KADİR BAYŞU: Okul müdürleri hangi liderlik türünü belirgin olarak yerine getirmelidir?
Kadir Bayşu kardeşim, sizinle sohbet etmek çok güzel. Ancak bakıyorum da bir kısım kalıp sözcüklere veya deyimlere ağırlık veriyorsunuz. Örneğin “liderlik”. Son zamanlarda dile pelesenk oldu bu sözcük. İngilizce “leader” sözcüğü, geldi taht kurdu yönetim alanına. Benim bayrağım gibi öz Türkçemde “önder” sözcüğü varken? Sonra da çeşit çeşit liderlik tanımları uyduruldu, kopya edildi, taşındı dilimize; en sonuncusu çok ilginç “Atölye Liderliği” gibi bir önderlikten söz ediliyor. Önderler (Liderler) atölyelerde yetişmez, alanda gelişirler. Gelişirler diyorum şu anlamda, önderler toplumun önünde yüzünü geleceğe dönmüş, kitlelerin önünde, yeni fikirlerin kaynağı, geleceğin ışıklarını algılamaya ve yöneltmeye hazır konumdadırlar. Her an değişimleri sezinlemeye, karşılamaya ve “uyuşuma” hazırdırlar. Okul müdürleri kendilerini günlük işlerden öte, okul düzeyinde bu konumda algılamaya girişmelidirler.
Sayın Hocam sorularımıza verdiğiniz cevaplardan dolayı teşekkür ediyoruz.
Ben teşekkür ederim Saygın Meslektaşım Kadir Bayşu. Bence güzel bir paylaşım sohbeti oldu. Birçok meslektaşımızın da kulaklarını çınlattık. Salgın döneminin değişik eğitim, öğrenim ortamında sağlıklarda olmanızı dilerim.

Yorumlar (4)
Kadir Bayşu - 25 Kasım 2020 10:05
Teşekkürler Alper Bey.
Alper YAĞUŞ - 09 Kasım 2020 17:20
Lider çekirdekten yetişir... örneğin okullarda büyük sınıf öğrencilerin alt sınıf öğrencilere ders vermesi sağlanabilir böylece öğrenciler sorumluluk üstlenmeye alışırlar. sorumluluk üstlenemeyen lider olamaz zira
Alper Yagus - 09 Kasım 2020 17:11
liderlik cekirdekten yetismekle olur paradigma degisikligi gerek okulda ust sinif ogrenci alt siniftaki ogrenciye ders calistirabilmeli ornegin sorumluluk almali
Alper Yagus - 09 Kasım 2020 17:10
liderlik cekirdekten yetismekle olur paradigma degisikligi gerek okulda ust sinif ogrenci alt siniftaki ogrenciye ders calistirabilmeli ornegin sorumluluk almali
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Yaşam Bilimleri Yazıları