Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

İnsanbilim: Antropoloji

Doç. Dr. Gülüşan ÖZGÜN BAŞIBÜYÜK Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü Öğretim Üyesi

Kategori: Bilimsel Makaleler - Tarih: 29 Eylül 2020 20:22 - Okunma sayısı: 3.220

İnsanbilim: Antropoloji

Doç. Dr. Gülüşan ÖZGÜN BAŞIBÜYÜK
Akdeniz Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Gerontoloji Bölümü Öğretim Üyesi

İnsanbilim: Antropoloji
Yunanca anthropos (?νθρωπος) insan ve logos (λ?γος) bilim sözcüklerinden oluşan antropoloji sözcüğü insanbilim olarak tanımlanır. İnsanın kökenini, evrimini, biyolojik, toplumsal ve kültürel özelliklerini inceleyen bir bilimdir.
Antropolojinin öznesi insan olduğundan hem fen bilimleri hem de sosyal bilimlerden beslenen disiplinler arası bir bilim alanıdır. İnsanın sadece bugünü ile değil geçmişi ile de ilgilenir. İnsan topluluklarının binlerce hatta milyonlarca yıl önce nasıl yaşadıklarını, nasıl beslendiklerini, nasıl barındıklarını ve aralarındaki ilişkileri anlayabilmek için paleoantropoloji ve arkeoloji biliminden yararlanır. Antropoloji insanları diğer canlılardan ayıran özgün özellikleri anlamaya çalışır. Her ne kadar insanlar beslenme ve barınma gibi benzer temel ihtiyaçlara sahip olsalar da bu ihtiyaçları karşılama yolları çok farklı olabilir.
Sosyal antropologlar, farklı insan topluluklarının yaşantılarını, nasıl yiyecek edindiklerini, nasıl hazırladıklarını, nasıl paylaştıklarını, barınma biçimlerini ve örgütlenme biçimlerini anlamaya çalışırlar. İnsanların sosyal etkileşimlerini, giyinme tarzlarını ve iletişim kurma yollarını incelerler. Antropologlar bir bütün olarak toplumların ekonomi, sağlık, eğitim, hukuk ve politika gibi birçok yönünü inceleyerek toplumları analiz etmeye çalışırlar. Bu karmaşık konuları anlamaya çalışırken biyoloji, kültür, tarih ve davranış hakkındaki bilgileri kullanırlar.
Antropoloji alanı, akademik bir alan olarak nispeten yeni olmasına rağmen, yüzyıllardır kullanılmaktadır. Antropoloji 17. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Avrupa sömürgeciliği ve istilalarına paralel şekilde "ilkel insanların" üzerine yapılan etnografik çalışmalar şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu dönemlerde yapılan bazı etnografik çalışmalar bu kolonyal yönetimlerin isteklerini yansıtmaktadır. Tarihsel gelişimi içerisinde yabancı kültürleri anlamaya yönelik "başkalarının incelenmesi" ve biyolojik insan çeşitliliğini yanlış bir biçimde “ırk” şeklinde tanımladığı için uzun süre ırk bilimi şeklinde kötü ve yanlış bir şöhrete sahip olmuştur. Bu görüşler savaşlara hatta zaman zaman soykırımlara neden olmuştur. On sekizinci yüzyılın sonlarında ortaya çıkan Aydınlanma düşüncesinden etkilenen antropoloji, insan topluluklarını ampirik olarak gözlemlenebilecek belirli prensiplere göre hareket eden doğal bir fenomen olarak tanımlamıştır. Günümüzde antropologlar, kültürel ve biyolojik çeşitliliğin nedenlerini anlamaya ve yarattıkları önyargıyı ortadan kaldırmaya çalışmaktadırlar.
Antropoloji tarihsel gelişim süreci içerisinde Kıta Avrupası ve Amerika’da farklı alt disiplinler şeklinde ortaya çıkmıştır. Ancak günümüzde Antropolojinin genel olarak her biri insanın belirli bir yönüne odaklanan beş alt disiplinden oluştuğu kabul edilmektedir.

Arkeoloji
Arkeoloji eski insanların geride bıraktıkları eser ve kalıntıları incelemek yoluyla eski kültürleri anlamaya çalışır. Çanak-çömlek, alet, barınak ve mezarların özelliklerinden hareketle eski toplumları tanımlamaya çalışır. Ayrıca, bir insanın beslenmesi ve yaşadıkları hastalıklar hakkında bilgi edinmek için insan kemiklerini ve dişlerini analiz ederler. Krallar Vadisi'ndeki mezar alanlarının, piramitlerin ve mezarların incelenmesi yoluyla Mısır kültürünün incelenmesi örnek olarak verilebilir. Arkeologlar, insanların geçmişte doğal ortamlarını nasıl kullandıklarını ve değiştirdiklerini anlamak için insanların yaşadığı yerlerden bitki, hayvan ve toprak kalıntılarını incelerler. Antropologlar bu dal aracılığıyla insanlık tarihi, özellikle tarih öncesi, yazının gelişmesinden önceki uzun zaman dilimi hakkında çok şey keşfederler. Arkeolojik araştırma için zaman aralığı, milyonlarca yıl önce en eski insan atalarıyla başlar ve günümüze kadar uzanır.

Biyolojik Antropoloji
Biyolojik antropoloji (veya Fiziki Antropoloji) insan genetiği, evrimi, uyum sağlama yeteneği, insan soyları ve primatlar içerisindeki yeri gibi alanlarda yapılan araştırmalardan faydalanarak insanı biyolojik bir organizma olarak inceleyen bir alt disiplindir. Ayrıca biyoloji ve kültürün hayatlarımızı şekillendirmek için nasıl birlikte çalıştığıyla anlamaya çalışır. Biyolojik antropologlar, insanların farklı coğrafyalara nasıl uyum sağladıklarını, hastalık ve erken ölüme nelerin yol açtığını ve insanların diğer hayvanlardan nasıl evrimleştiğini anlamaya çalışırlar. Dünya genelinde insanlar arasında bulunan benzerlikler ve farklılıklara yol açan faktörleri açıklamakla ilgilenir. Bu çalışma sayesinde günümüzde biyolojik antropologlar, insanların biyolojileri ve davranışları açısından farklılık göstermelerine karşın farklı olmaktan çok birbirlerine benzedikleri konusunda hemfikirdirler.

Kültürel Antropoloji
Kültürel antropoloji (sosyokültürel antropoloji, sosyal antropoloji veya etnoloji), farklı insan toplumlarının kültürlerini ve bu kültürleri çevreleyen dünyanın kültür üzerine etkisini inceler. İnsanlar için neyin önemli olduğunu ve birbirleriyle etkileşimde ne tür kurallar bulunduğunu anlamaya çalışırlar. Bir ülke veya toplum içinde bile insanlar nasıl konuşmaları, giyinmeleri, yemek yemeleri veya başkalarına nasıl davranmaları gerektiği konusunda farklılıklara sahip olabilirler. Sosyokültürel antropologlar, farklı insanlar ve kültürler hakkında bilgi edinmenin en iyi yolunun, onların aralarında yaşamak olduğunu düşünürler. Farklı toplumların değer yargılarını, yaşam tarzlarını, bakış açılarını, uygulamalarını ve sosyal organizasyonunu anlamaya çalışırlar.

Dilbilimsel Antropoloji
Dilbilimsel antropoloji, insan dillerinin nasıl ortaya çıktıklarını, nasıl değiştiklerini, nasıl yok olduklarını ve daha sonra yeniden nasıl canlandıklarını anlamaya odaklanmıştır. Dilbilimsel antropologlar, dil oluşumunu olanaklı hale getiren kültürel, tarihsel veya biyolojik bağlamı anlamaya çalışırlar. Dilbilim araştırmaları sesbirimleri, biçimbirimleri, sözdizimi, anlambilim ve pragmatik incelemeyi kapsar. Sözlü iletişimin yanı sıra hareketler, göz teması, kültürel bağlam ve konuşmacının düşünceleri gibi dilbilimsel olmayan özelliklerini de içeren iletişimin özelliklerine bakarlar. Bu aynı zamanda dil ve iletişim hakkında neye inandığımıza ve dili hayatımızda nasıl kullandığımıza bakmak anlamına gelir. Dil anlam oluşturmak ve paylaşmak, kimlikleri oluşturmak veya değiştirmek, iktidar ilişkileri kurmak veya değiştirmek için kullandığımız yolları içerir. Bu nedenle dilbilimsel antropologlar için dil ve iletişim toplum ve kültürün nasıl oluştuğunu anlamanın anahtarıdır.

Uygulamalı Antropoloji
Uygulamalı antropoloji, antropolojinin önemli bir alt disiplinidir. Antropolojinin yukarıda sözü edilen dört alt disiplinine de uygulanabilir. Uygulamalı antropologlar, gerçek dünyadaki sorunları antropolojik yöntemler ve yaklaşımlar kullanarak çözmeye çalışırlar. Örneğin, sağlık, eğitim veya çevre ile ilgili sorunların çözülmesine yardımcı olmak için çeşitli toplumlarla çalışabilirler. Tarihi yorumlamaya yardımcı olan müzeler, ulusal veya yerel parkları için çalışabilirler. Yerel veya ulusal yönetimler veya kâr amacı gütmeyen kuruluşlar için çalışabilirler. Adli Antropoloji, Suç Antropolojisi, Uygulamalı Tıbbi Antropoloji, Kent Antropolojisi, Antropolojik Ekonomi ve Yaşlılık Antropolojisi gibi birçok alt alanda insan problemlerini çözmek için antropolojik teori ve yöntemleri uygulamaya çalışırlar.

& quot;

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Bilimsel Makaleler Yazıları