Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

Eğitim ‘’Herkesleştiriyor’’mu?

Hülya YAVUZ Yazdı

Kategori: Eğitim Bilimleri - Tarih: 15 Mayıs 2020 22:12 - Okunma sayısı: 2.833

Eğitim ‘’Herkesleştiriyor’’mu?

Tektipleşme, aynılaşma, benzeşme, translaşma, standartlaşma, insan dışılaşma, sıradanlık, yabancılaşma, olgusunun kendine yabancılaşma kategorisi; Ortega Gasset’in ifadesiyle herkesleşme kavramını kapsamaktadır. Kendi olamamak “Herkesleşmek” (Gasset 1999: 171–174) kavramıyla da yan yana okunabilecek bir durumdur. Nitekim sıradanlık ve herkesleşme, kendinden olmayanı kendine benzetmeyi ya da kötülemeyi öngörmektedir.

Önceliği maddi kazanımlar olan nasıl bir yaşam sürdüğü konusunda bilinç geliştiremeyen ve zaman içinde sıradanlaşan; bu şekilde yaşamın amacına yönelmeden yaşayan insan, Ortega Gasset’in ifadesiyle “Herkesleşen‘’ bir canlıdır. “Herkes”i / “Herkesleşme”yi, yaşamlarını kendi bireysel farkındalığı dışında toplumun, topluluğun veya kalabalığın ifade ettiklerine göre ve onların yaptıklarını modelleyerek yapmaktır. Bu açıdan bakıldığında da Herkes' in veya Herkesleşen' in alışılmış olan içerisinde “Sıradanlaşma” sı ve içi boş, değersiz kılınan alışkanlıklarla hayatı yaşayıp gitmesi söz konusudur. (akt Tüzel)

Sönmez’e göre eğitim, istendik insan davranışları yönünde davranış değiştirmek için düzenlenmiş bir sistemdir. (Sönmez, 1991)(akt,Güven,2005)

Durkheim'in eğitim konusunda işlevsel açıklamalarını kapsayan Eğitim ve Toplumbilim adlı kitabında eğitim ‘’Yetişkin kuşakların henüz toplumsal yaşama hazır olmayanlara uyguladığı etkiler ‘’olarak tanımlanmaktadır. Eğitimin içeriğinin zamana ve topluma göre değişmesi, toplumsal bir olgu olduğunu ve belli bir amaca yöneldiğini gösterir. (Tan, 1981)

Toplum, üyelerini; toplumun gereksinimleri doğrultusunda geliştirilmesine, temel düşünce değer ve normlarda benzeşmesine ve işbölümü için uzmanlaşmasına gerek duyar. Bireylerin ve muhtaç oldukları; olması gerekeni, doğruyu yanlışı, haklıyı haksızı, kuralı koyanı, ifade edeni, aynı zamanda tavsiye de edebilen bilgi veya önermeyi, bunlara normatif deniliyor ve bireyin algıladığı duruma karşı sergilediği davranış biçimleri, bireysel çerçeve olarak adlandırılıyor, aracılığıyla toplumsallaşması ve insanlaşması eğitim aracılığıyla gerçekleştirecektir. Eğitim, toplumsallaştırma aracıdır. (Tan, 1981)

Kendime, bana ait olmayan söylenen şeyleri ve yürütülen fikirleri tekrarlayarak yaşadığım oranda, yaşamın benim yaşamım olmaktan çıkar olduğum son derece bireysel kişi olmaktan çıkarım, kendi niteliklerimden uzaklaşarak “herkesleşerek” (Gasset 1999: 171) toplum hesabına hareket ederim; bir toplumsal robot olurum artık, toplumsallaşmışımdır. (Gasset 1999: 174)

Toplumsallaşmayı, bir robot olmak, kendilik vasfından uzaklaşmak, herkesleşmek olarak ifade ediyor Gasset’’ İnsan ve Herkes’’ kitabında.

Herkesleşme, kendinden olmayanı kendine benzetmeyi ya da kötülemeyi öngörmektedir.

Inglis modern eğitimin gerçek amacını tanımlarken altı farkı işlevden söz eder:

1. Hizaya sokma işlevi: Disipline etmek.

2. Bütünleştirme işlevi: " Uyumlandırıcı işlev’ ’de denilebilir. Tek, bir düşünce yapısı oluşturmak.

3. Tanımlama veya yönlendirme işlevi: " Not ortalaması "ile toplumsal bir rol tanımlamak.

4. Farklılaştırma işlevi: Toplumsal rolleri belirlenen çocuklar, toplum içinde sahip olacakları rolün gerektirdiği ölçüde eğitilirler. Her çocuğun elinden gelenin en iyisini yapmasını sağlamaya yetecek bir eğitim olmaz.

5. Seçme işlevi: Toplumun devamı için uygunsuz, yani notları düşük olanların, tedaviye ihtiyaç duyanlar ve diğer benzeri durumdakileri, açıkça etiketlenmek, böylece bu kişilerin arkadaşlarından aşağı görülerek türün devamına katkılarının etkin bir şekilde engellenmesidir.

6. Hazırlama işlevi: Bir toplumun nasıl izleneceğini ve kontrol altında tutulacağını öğrenmeleri için az sayıda çocuk bu projeyi yönlendirecek kişiler olarak eğitilir.(Gatto,2018: 26)

Ancak; uzun yıllardır eğitimdeki uygulamalar, programlar, yöntemler tartışılırken yanlış veya yetersiz bir eğitimin neticesi insan hayatının savurganlığıdır. (Dewey, 2011, s.56)

Salman Khan, Dünya Okulu “ Eğitimi Yeniden Düşünmek” kitabının 2.bölümde;’Parçalanmış Model’ konusunu ele alıyor. Çocuklarımızı hep belirli biçimlerde çalışan biçimlerde çalışan belirli tür okullara gönderiyor olmamızı kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği gibi kültürel alışkanlıklarımıza benzetiyor.

Öğrenmenin tek koşulu özgürlüktür.’’Özgürlük, insanın istediği her şeyi yapabilmesi değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasıdır’’, diyor, Rousseau.

Rabindranath Tagore’nin “Papağan Masalı” meşhurdur.

Raja, papağanının cahil olduğunu tespit eder bir gün. Onun kutsal kitapları okuyabilmesi ve terbiye öğrenmesi için emir verir. Öncelikle papağanın yaşam koşulları düzeltilir, onun için altın bir kafes yapılır. Ülkenin dört bir yanından gelen bilginler, ona uygun kitaplar yazar.

Kitaplar öyle çoktur ki; gökyüzüne uzanır. Çalışanlar da ona keza .Bakıcılar, korumalar, kâtipler, kuyumcular, kâhinler, temizlikçiler, merasim düzenlemek için müzisyenler ... Bir gün Raja, kuşu ziyarete gelir. Davullar zurnalar eşliğinde yapılanlar sunulur, eğitim için izlenen yollar, teknikler anlatılır. Raja, eğitim düzenindeki kusursuzluktan son derece memnun kalır; ama kuşu görmek aklına gelmez. Masalın sonunda altın kafesinde zincire bağlı haldeyken ölen papağanın öldüğü bir süre anlaşılmaz.

Çünkü kuşun sessizliği, eğitiminin tamamlandığına, yani terbiyesine yorulur. (Hern,2008)

İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri adındaki çığır açıcı eserinde Fromm(1973) ölüm severliği: " Ölmüş çürümüş, kokuşmuş, hastalıklı olan şeylere yönelik tutkulu bir ilgi; canlı olan bir şeyi cansız hale getirme,yok etmek için yok etme tutkusu ve tamamen mekanik olan şeylere yönelik aşırı ilgi ’’ olarak tanımlar. Fromm, "Ölüm severlik canlı olanı parçalama tutkusudur" der (s. 369) (akt,Çakçak,2016)

Bu durumda ölümsever oluyoruz hepimiz, ruhlarımız ölü...

Eğitim, öldürüyor, kişinin bireyselliğini yok ediyor. Atasözünde belirtildiği gibi: “Yarım doktor; candan, yarım imam; dinden eder. ”mottosu eğitim için de uyarlanabilir.

Kendini kafes içinde hissetmek, içimizde farklı, davranışlarımızda farklı olmak robotlaşmaktır. İnsan olmak, kendini bilmek, özgür olmak demektir. Özgürlük, mutluluktur. Bu da dünyanın iyileşmesi demektir.

Ivan Illich’in ‘’Okulsuz Toplum’’ eserinde okul, otoriter yapı, kıyafet zorunluluğu, motivasyon kaybı, sıra düzeni, özgüven kaybı, sessiz olma zorunluluğu, özgürlüklerin kısıtlanması, karar vermek için inisiyatif kullanamama, zorunlu boş zaman, yemek zamanı, düzen gibi olgularıyla hapishaneye benzetilmiştir.

Eğitim, on iki yıl zorunlu olmasıyla, öğretim programları, öğretim yöntem ve teknikleriyle, gün boyu süren ders saatleri ve ders saatlerinin kırk dakikayla sınırlı olması itibariyle, rekabetçi olmaya zorlayan sınavlar, notlar, ödevler, sanatsal dersler içermeyen sadece bilgi temelli dersleriyle, seçmeli ama seçmeye izin verilmeyen dersleriyle, ezberci eğitim modeliyle düşünmeyi engellemekte, kişiyi köleleştirmekte ve yaratıcılıklarını öldürmektedir.

Eğitim aracılığıyla herkeslerin dışına çıkıp bireysel varlık olabilen, böylelikle de insanileşebilen, sahip olduğu hayal gücü ile; dönüştüren, sorgulayan, sarsan bir yapı ile yaratıcı bireyler yetiştirmektir. Yaratıcı hayal gücüne sahip olan birey kendisine sunulu olanı olduğu gibi kabul etmez ve sorgulamadan itaat etmekten uzak durmaya çalışır. Bu insanlar, sadece kendilerine ait olan yaşamlarının farkında olan ve ilgisini kendinden esirgemeyen kişilerdir.(akt,Tüzel)

Yaşamını, başkaları için, onların isteği doğrultusunda geçirmek için değil, kendi istekleri doğrultusunda, kendi öyle olsun istediği için emek vererek yaratan insanlardır. Bu tür insanların yetiştirilebilmesi eğitimin temel hedeflerinden olmalıdır.

Kaynaklar

Dewey,J. (2008)Okul ve Toplum.Çev.H.A.Başman.Ankara.Pegem Yayınları.

Gasset,J. O.(1999)İnsan ve Herkes.Çev.N.G.Işık.İstanbul.Metis Yayınları

Gatto,J. T. (2018) Eğitim Bir Kitle İmha Silahı. Zorunlu Eğitimin Karanlık Dünyasında Bir Yolculuk. Çev. M. A. Özkan. İstanbul.Edam Yayın.

Gounari, P.(2016) .Toplumsal Ölümseverlik Olarak Neoliberalizm: ErichFromm ve
Yunanistan’daki Umutsuzluk Politikaları1. Çev. E. Cakcak

Güven, D.E(2005) Eğitim Üzerine Yinelenen Eleştiriler, Alternatif Öneriler .Başkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Eleştirel - Yaratıcı Düşünme ve Davranış Araştırmaları Laboratuvarı Pivolka Dergisi,17(04-06)

Hern, M. (2008) Alternatif Eğitim. Hayatımızın Okulsuzlaştırılması. Çev. E. Ç. Bebeoğlu. İstanbul. Kalkedon Yayınları.

Illıch, I. (2006) Okulsuz Toplum.Çev.C.Öner.İstanbul.Oda Yayınları

Khan, S.(2014)Dünya Okulu- Eğitimi Yeniden Düşünmek. İstanbul.YKY Yayınları

Tan, M. (1981) Eğitim Sosyolojisinde Değişik Yaklaşımlar: İşlevci Paradigma Ve Çatışmacı Paradigma. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi,23(2) ,1301-3718

Tüzer, İ. Bir "Herkesleşme" Eleştirisi Olarak Mustafa Kutlu'nun 'Ya Tahammül Ya Sefer'i.Nisan 2019 tarihinde erişildi.

Yorumlar (1)
Kadir Bayşu - 18 Mayıs 2020 13:34
Kaleminize sağlık.
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Eğitim Bilimleri Yazıları