Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

Akademide Belirsizlik ve Bilinmezlikler Kaygıları Derinleştiriyor

Alaaddin DİNÇER

Kategori: Eğitim Bilimleri - Tarih: 24 Mart 2020 12:39 - Okunma sayısı: 1.034

Akademide Belirsizlik ve Bilinmezlikler Kaygıları Derinleştiriyor

YÖK Başkanı, "23 Mart tarihinden itibarenn üniversitelerde uzaktan öğretim programlarının başlayacağını, hem YÖK’ün merkezi olarak hem de üniversitelerin  alt yapı ve içerik yönünden uzaktan öğretim programlarına hazır olduğunu” açıkladı. Buna rağmen özellikle içerik alt yapısının bütün alanlar ve programlar bakımından yeterliliklerinin tamamlanmış olduğuna dair tereddütler  akademik çevrelerde sıkça konuşulan bir konu.Program içeriklerine uzaktan erişim olanaklarının öğrenciler açısından takibine ilişkinde çok ciddi soru işaretleri  bulunmaktadır.Belirsizliğin diğer  önemli bir boyutunu ise akademisyenlerin bu süreçte üstleneceği roller oluşturmaktadır.Bu rollere ilişkinde pek çok soru sorulmaktadır.Ülke ve toplum olarak bu tür krizler karşısında yeterli kurumsal alt yapıya,hizmet verecek personeli ve yurttaşlarımızı hazır olma noktasında yeterli eğitimlere tabi tuttuğumuz söylenemez.O nedenle üniversitelerimizde bu salgın olayında hazırlıksız yakalanmıştır.Bu nedenden dolayı belirsizlikler oluşmakta çokca soru sorulmaktadur. 

Dile getirilen bu sorular;

-uzaktan öğretim başladığında akademisyenlerin üniversite ortamında ki görev ve sorumluluklarının neler olacağı,

-UZEM için gerekli dijital dönüşüm alt yapısı olmayan ya da yetersiz olan üüniversitelere,bu alt yapının kurulması konusunda desteklerin nasıl sağlanacağı,  

-UZEM öğretim süreçlerindenöğrenciler ile iletişim ve ilişkilerin hangi araçlar kullanılarak sağlanacağı,

-bu süre zarfında akademisyenlerin özlük ve ekonomi haklarının ne olacağı,

-ölçme ve değerlendirmenin hangi ölçütler ve yöntemler baz alınarak yapılacağı,

-işe dönüşümlü gelme uygulamasına geçilip geçilmeyeceği,

-uygulamalı lisans bölümlerine devam eden öğrencilerin,örneğin öğrretmenlik uygulama deslerinin sahada uygulama süreçlerinin nasıl ilerleyeceği, vb gibi.

Hiç kuşku yok ki yaşadığımız salgın çok büyük acılara,sosyal yaralara ve travmalara yol açacak sonuçlar üretme potansiyeli taşımaktadır. Bu süreç beklenenden daha uzun sürebilir. Hastalık konrol altına alınıp sonuçlansa bile yaratacağı etkiler ve toplumun bu etkilerden kurtulması uzun zaman alabilir. Bu yönüyle de  bilim insanlarına ve üniversitelere çok ihtiyaç duyulacak bir dönem olacaktır.Toplumun en ileri düzeyde eğitimli kesimini oluşturan bilim insanlarına; öğrencilerini ve toplumu aydınlatma,bilinçlendirme ve bilimsel temelli rehberlik yapma ve yönlendirme çalışmaları yapabilmeleri için her türlü destek sunulmalıdır.Sürecin ünversiteler boyutunda  yönetilmesi  ve üniversiteler arasında eş güdümün ve senkrenizasyonun sağlanması motivasyonu pekiştirecek,morali yükseltecek bir işlev görecektir.

Ortaya çıkan bu kriz durumu üniversitelerde bilimsel çalışma yapmak için araştırma ve geliştirme birimlerinin (ar-ge) olmayanlarda kurulmasının,kurulmuş olanların desteklenmesinin önemli olduğunu,aynı zamanda yaşananlardan dersler çıkarmamız gerektiğini bir kez daha açığa çıkarmış oldu. Dünya ve insanlık büyük bir sınavdan geçiyor.Ya insan,toplum ve doğa yararına olan eğitim ve bilim kazanacak ya da dünya neo liberalizmin vahşi barbarlığının kar hırsının sonuçlarını yaşayacaktır.İnsan,toplum ve doğa yararına bilimi rehber alacak akademinin kamusal yarar ilişkisi içinde öğrencilerine ve olaylara yaklaşması çok önemlidir.Böyle günlar aynı zamanda toplumsal dayanışmanın akademinin öncülüğünde verilecek mesajlar ve pratik uygulamalarla güçlendirileceği günler olmalıdır.

Sonuç olarak,yaşanmakta olan bu  krizden çıkışın aklın ve bilimin öncülüğünde yürütülecek çalışma ve politikalardan geçtiğini,bu noktada üniversitelere büyük görevler düştüğünü kabul etmek durumundayız.Başta sağlık bilimleri alanı olmak üzere üniversitelerde yürütülecek çalışmaların ivedilikle başlatılmasının,akademinin ifade özgürlüğü üzerinde kurulmuş baskının kaldırılarak demokratik,özgürlükçü ve katılımcı üniversite ikliminin zaman kaybetmeden oluşturulması gerekmektedir.Bu tutum aynı zamanda üniversitelerin insanlığa karşı tarihsel sorumluluğu olarak algılanmalıdır. Alaaddin Dinçer/Eğitimci/23.03.2020

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Eğitim Bilimleri Yazıları