Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

5.8’lik BEYİN SARSINTISI

  Türkiye’nin büyük bir bölümünün birinci dereceden deprem kuşağı üstünde olduğunu bilmeyen vatandaşımız var mıdır bilmiyorum? Ama birinci dereceden deprem kuşağındaki bir yer için 5.8’lik depremin gayet olağan ve her zaman olma olasılığı olan bir deprem

Kategori: Fikir Yazıları - Tarih: 23 Ekim 2019 18:55 - Okunma sayısı: 1.309

5.8’lik BEYİN SARSINTISI

5.8’lik BEYİN SARSINTISI

 

            Türkiye’nin büyük bir bölümünün birinci dereceden deprem kuşağı üstünde olduğunu bilmeyen vatandaşımız var mıdır bilmiyorum? Ama birinci dereceden deprem kuşağındaki bir yer için 5.8’lik depremin gayet olağan ve her zaman olma olasılığı olan bir deprem olduğunu bilmediğimiz son İstanbul depreminden anlaşılmaktadır. Eğer biliyor olsaydık 20 yıl önce 7.6’lık depremi yaşamış bir kentte 5.8’lik depremin artçı depremlerden sayılabileceğini ve her zaman olabileceğini hesaba katarak işlerimizi görür, tedbirimizi ona göre alırdık ve eski binalarımızı yenileyemesek bile yeni binalarımızın bu depremden hiç etkilenmediğine tanık olurduk.

            Bir ülke düşünün ki, 1939 Erzincan Depremi gibi çok geriye gitmeye gerek yok, 20 yıl önce Marmara’da şiddetli bir deprem felaketi yaşamış, o felaketin acısını bir daha yaşamamak için deprem yönetmeliği, deprem vergisi, deprem toplanma alanları gibi bazı tedbirler almış ama daha 5.8’lik depremde bile hasar gören binalar yapmış. Demek ki o depremler, felaketlere sebep olmuş ama beyinlerimizde uyanmayı sağlayacak 5.8’lik bile sarsıntı oluşturamamış. Böyle olunca da depremi kısa sürede unutarak  depremsiz hayatımıza dönmüş ve toplanan vergileri deprem için değil başka işlerimiz için kullanmışız, toplanma alanlarını yok etmişiz, deprem yönetmeliğini unutarak özensiz binalar yapmaya devam etmişiz.

            Deprem vergilerini yerinde harcamayı bilemedik diyelim, yönetmelikler de mi işe yaramamış. Belli ki yaramamış. Yarasaydı o yönetmeliğin gereği yapılan binalar böyle bir depremde hasar görür müydü? Neydi eksik olan, neydi yanlış olan diye düşündüğümde görüyorum ki, yönetmelik yaptırım olarak parasal külfet getirme yerinel kazanç kapısı gibi işlev görmektedir. Zira yönetmeliği yaparken olması gereken inşaat standartlarını belirlemenin yanında, inşaatçılarımızın duyarlı ve dürüst olmadığını fark edip onların yaptığı işi denetleyecek Yapı Denetim mekanizması da oluşturmuşuz ama doğru denetim olmamış. Elbette olmaz. Bir yandan insanların duyarlı ve dürüst olmadığını kabul edip denetim mekanizması oluşturuyorsunuz; diğer yandan denetleme ücretini denetlenenin vermesini öngörüyorsunuz Böyle bir işleyişle denetim sağlanabilir mi? İnşaat sahibi ucuz maliyetli bina değil sağlam bina yapmak istiyorsa zaten denetleyiciye gerek kalmaz. Malzemeden kısacak olan inşaatçı ise kendini layıkıyla denetleyecek firmayla değil denetimde göz yumanla anlaşır. Böylece işini doğru yapan denetim firması iş yapamaz ve piyasadan çekilmek zorunda kalır. Kalan firmalar da parayı alır ama denetlemeden uygunluk raporunu verir. Diğer yandan denetlemenin resmi kurumlarca yapılmasını önermek de yetmiyor. Zira hasar gören binaların birçoğu resmi kurumlarca yapılan veya resmi kurumlarca denetlenerek yaptırılan.binalardır. O resmi kurumlar değil mi ki toplanma alanlarını bile yönetmeliğe aykırı olarak değerlendiriyor.

            Sanırım her şey dönüp dolaşıp eğitim sistemine, eğitimin amaçlarına ve bu amaca uygun yapılması gereken eğitime geliyor. Doğru eğitim, doğru bilinç kazanmayan toplumlarda insanlar işin ucuzuna kaçıyor. Oysa ucuz olan ekonomik olan anlamına gelmez. Binalarımız depreme dayanıklı yapılsa yaşanılacak can kaybını önlemek bir yana mal kaybını da önleyerek daha ucuza gelmesi sağlanmış olur. Bununla birlikte dayanıklı hastaneler ve okullar-ki en sağlam yapılması gereken binalar bunlardır-doğal deprem toplanma alanları olarak kullanılabilir. Zira hem ulaşımının uygunluğu, hem de her türlü hizmet vermeye uygunluğu nedeniyle; ayrıca geniş bahçeleriyle ve değişik semtlere dağılmışlığı ile en uygun toplanma alanlarıdır ve ayrıca toplanma alanlarına gerek kalmayabilir. Gel gör ki bu binalar hasar gördüğü için bırakın toplanma alanları olmasını, boşaltılması gereken yerler olmaktadır.

            Sözün özü, geçmişten ders almıyoruz. Onun için de tekrar tekrar aynı acıları yaşıyoruz. Oysa ‘’tarih tekerrürden ibarettir derler ama hiç tekerrür eder miydi ders alınsaydı’’ sözünü Mehmet Akif şiirinde ne de güzel anlatmıştır. Dileğim bu 5.8’lik deprem bari beynimizde de 5.8’lik sarsıntı yaratır ve ders almamızı sağlar. Gerekli dersi almışsak öncelikle hastanelerimizin ve okullarımızın kontrollerini yapıp 9 şiddetinde olabilecek depreme dayanıklı olacak şekilde ve geniş bahçe yapısıyla en kısa zamanda yenileriz. Bu yenilenen yerler en güzel ve en ekonomik deprem toplanma alanları olacaktır.

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Fikir Yazıları Yazıları