Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

Ev-cilik

Bu makine çalışmıyor baba, ses geliyor hep; içten bir inleme gibi bir şey.

Kategori: Edebiyat - Tarih: 24 Ağustos 2019 02:36 - Okunma sayısı: 2.608

Ev-cilik

Ev-cilik

Bu makine çalışmıyor baba, ses geliyor hep; içten bir inleme gibi bir şey.

Hiç kimseyim ben, bir statüm yok. Anne değilim, kadın bile olamadım baba. Diyorum ya kimse değilim. Kızını yolda bir yerlerde vurdular, topallar dururum. Bu ayakkabı diyorum o bile vuruyor baba.

Ama ben o adamla uyanmayı istemiyorum biliyor musun baba, sakalları batar onun, ayran bulaşmış bıyıkları var bak! Hem ben ayran sevmem ki… Zaten bu ayran, kokuyor baba.

Erkek demişler kadın demişler, adem ve havva diyen de olmuş, X demişler Y demişler ama ben matematik bilmem ki baba, bana denklem soruyorlar, dengemi bozuyorlar denkleyemiyorum, sonra ayaklarım takılıyor sakar diyiveriyorlar. Oysa ben ediyorum ediyorum ikna edemiyorum, onlar bana kural diyorlar, X, Y’nin kaderidir diyorlar. Misal iki X bir araya gelse daha doğmadan, aman bir nefes daha haram deyip musalla ehli biliyorlar. Bu hikaye bir türlü eskimiyor baba.

Evcilik diyorlar sonra. Ben hep baba olmak istiyorum biliyor musun baba? Ama onlar kadınımı elliyorlar. Oyunda bile kim olmama izin vermiyorlar, çıkıntılarından başkası olamazsın, girintilerinden başkasını doğuramazsın, kadınsın sen diyorlar. Girmeyin, çıkmayın kardeşim evi bana bırakın, -cilik sizin olsun. Bu kadın gireni de çıkanı da sevmiyor baba.

Saçımın boyu, yuvarlak yollarım sulanmasa da çiçek veririm ben, varsın çıkmasın romantik masallara sonu, ayaklarımın pusulası gökkuşağı ki bence bunu da Tanrı dilemiş. Çıkıntısız girintisiz sade insan olmak istiyorum ben.  Aksi ve inatçı olan benim, yoksa bu Tanrı hep güzelini biliyor baba.

Ezanın nazı geçer diye adımı, ki kimliğimi aslında, onunla üflediler. Herkesin hatırını kırarım da en çok Yaradan hatrı ağır geliyor bana. Onlar bunu bilmişler de ezanla üflemişler kulağıma zinciri nasıl kırayım? Bu zincir diyorum kırılmıyor baba.

Bazen bir cesaret, ki buna deli diyorlar cesareti diyorlar, işte ben bir cesaretle „bana böyle bakmayın“ diyesim geliyor. Sonra milyon yıllık korkuyla içime siniyorum. Uyuyamıyorum, bu korku gece daha kocaman oluyor baba.

Yasamışlar. Sen, senin baban, babanın babası, babanın babasının babası, büyük dedelerimiz yani işte var ya büyük büyük, büyük büyük büyük… Büyük müsünüz sahi? Bu kız da büyüyor baba.

Annem de babam da belliydi benim. Bendim belli olmayan biliyor musun baba? O nedenle o anneler, o belli olan çocuklarını benimle oynatmadılar. Aslına bakarsan kimi vardı oynadı benimle, sonra gitti gelmedi bir daha. Ben de bir taş buldum, onunla oynadım. Onunla böyle çok oynayınca yüzüm ona döner oldu, kalbim de. Bu oyun artık oynanmıyor baba.

Çocuk doğurmak zorunda mıyım mesela? Bir şiir, bir gülümseme doğuramaz mıyım? Anne demez misin bana o zaman? Bir çiçeğe ad versem mesela beni kadından saymaz mısın? Bozulmasam da doğuramaz mıyım yani? Bu rahim diyorum boşalıyor baba.

Peki sen babacığım, sen oynar mısın benimle?

Çok yalnızım da...

Esin AL

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Edebiyat Yazıları
ince hikâye

Edebiyat 21 Eylül 2024

ince hikâye

Şiirin Nüfuzu

Edebiyat 07 Haziran 2024

Şiirin Nüfuzu

ABDULLAH EFENDİ

Edebiyat 10 Kasım 2023

ABDULLAH EFENDİ