Doğrudan bir soru.
Çalıştığınız okulda veya MEB’ in diğer bir kurumdaki müdürünüz asabi mi?
Birçoğunuz şu anda hemen müdürünüze düşünmeye başladınız. Gözünüzün önünde müdürünüzün profili uçuşmaya başladı. Onunla son iletişiminiz akıp gidiyor belleğinizden.
Yanlış mı?
Haydi, utanmayın canım; duygularınızı açığa verin.
Anladım önemli bir kısmınız “evet” diyerek yaka yoluyor şu anda. Bir kısmınız ise bizim ki bal gibi bir insan diyor. Öteki grup varlığı da bir yokluğu da…
Bizi daha çok evet diyen grup ilgilendiriyor.
Peki, bir okul veya MEB’ in diğer bir kurumdaki müdür neden asabidir?
1) Mükemmeliyetçi müdürler asabi olurlar. Bu grupta yer alan müdürler oldukça fazla titizdir. Sorumlu oldukları birim çalışanlarından da aynı titizliği beklerler. İş azıcık gecikmeye başlayınca müdür de hafif hafif sızılar başlar. Sonra farklı bir yüz ortaya çıkar. En sonunda ise bağrış, çağrış. Ve çalışan tabiriyle fırçalama faslı. Bu müdürler asabiyetlerini yüksek sesle ve karşısındaki hiç fırsat vermeden bir çırpıda dile getirirler. Karşısındaki çalışan üzülür, kırılır, ağlar. Sadece çalışan mı, hayır. Bir süre sonra müdür de üzülür, niye sorusunu sorması için iş işten geçmiştir artık. Bu müdür stres denilen belanın eline geçmiştir aslında. Asabiyet daha fazla asabiyet demektir çünkü. Stres o stres ise birike birike müdürlüğün daha ilk yıllarında ülser, kalp hastalığı, nedensiz baş ağrısına sebep olur. Aynı zaman da iş ortamının da başı ağrır, iş ortamı da ülser, kanser olur.
2) Özgüveni yüksek müdürler asabi olurlar. Bu müdürler de “Ben işimin ehliyim, ne yaparsam doğruyu yaparım. Hata yapmam ki sorun çıksın. O da kim oluyormuş.” duygusuna sahiptir. Bu nedenle çalışanına inanılmaz kötü davranırlar. Hatta zaman zaman önüne götürdüğünüz evraklar havada uçuşur. Toplantılar uzar da uzar. Altlarında çalışanlara karşı “Buraya gel, haydi çabuk ol, olmaz…” gibi emredici bir dil kullanırlar. Olumlu cümle kurmaktan kaçınırlar. Her işte mutlaka bir hata ararlar. Bu müdürlerin çevresinde alkışçı bir grup oluşur. Büyük dağları o yaratmış gibi afra tafra doludur. İnceleme, soruşturma mekanizmasını bir silah olarak kullanır.
3) Tek adam tipi müdürler asabi olurlar. Bu tür müdürler her şeyden haberim olsun ister. Yapılacak her işte kendi kararı alınsın eğilimi taşır. Meraklıdır, en küçük hareketi başka başka yorumlar. Alt birimlere yetki vermez, sorumluluk ister. Bu durum alt müdürlerin isyanına neden olur. Bu da kaçınılmaz olarak önü alınmaz çatışmaları beraberinde getirir. Ve inceleme soruşturmalar devreye girer. Kendi getirdiği alt grup müdürleriyle bile kısa zamanda kavga eder.
4) Acemi müdürler asabi olurlar. Bu müdürler iletişim, karar verme, ikna etme gibi çok önemli hususlarda zayıf kalır. Bilmediğini itiraf edemez, soramaz. Gereksiz yere strese girer. Acelecidir. Dediği, dediği zamanda gerçekleşmezse hiç çekilmez olur. Yemeğe bile gitmek istemez çünkü kurum yerinde kaçacak sanır. Bu yüzden kırar döker, buna rağmen saygı görmez. Üstelik “Ben gelince ayağa kalkacaksınız, beni görünce selam vereceksiniz.” gibi gereksiz beklentilere girer. Sonuçta yıpranır. Genellikle görevi kısa sürer. Ben ne yaptım ki, görevim sona erdi diye kendi kendini yer bitirir.
5) Özgüveni düşük müdürler asabi olurlar. Bu tür müdürlere düşük profilliler de demek mümkündür. Sürekli hata yapma kaygısı taşırlar. Elleri, ayakları birbirine dolaşır. Karasızdırlar. Kim ne derse inanırlar, acayip etki altında kalırlar. Bürokrasi en büyük derttir onlar için. Aman yukarıda bir tenkit gelmesin de ne olursa olsun hissi bütün hayatlarını kaplar. Bu tür yöneticilerin olduğu yerde boşluk vardır.
6) Arkası kalın müdürler asabi olurlar. Bu müdürlerin siyasi veya sendikal destekleri muazzamdır. Bu destek dolayısıyla eser, gürlerler. İş barışı, kurum kültürü, çalışan memnuniyeti bunları pek alakadar etmez. Makama ilk oturduklarında birkaç kelle alarak diğer çalışanları sindirme politikası güderler. İşler birazcık korkuya dayalı yürür. Üst üste çok hata yaparlar. Bu nedenle siyasi veya sendikal destek kendini geriye çeker. Balon gibi bir iğne sonlarını hazırlar.
7) Alt grup çalışanıyken asabiyete maruz kalmış müdürler asabi olurlar. Kişi ne gördüyse birazcık bundan etkilenir. Makama geldiğinde makamı bir silah gibi kullanır. Daha dün ezilip, horlanan bugün ezip horlayan olmuştur. En çok da bunlardan korkmak gerekir. Ne oldum delisi olurlar. Hani derler ya para ve makam insanı acayip değiştirir. Bu müdürlere “Ben senin cemaziyülevvel”ini bilirim demek gerekir.
8) Üstlerinden asabiyet gören müdürler asabi olurlar. Ha bu müdürler üstlerinden amiyane tabirle fırça yerler. Bunun etkisiyle iş yerine döner dönmez Allah muhafaza inanılmaz asabi olurlar. Alt çalışanlar, “Buna ne oldu gene?” demekten kendilerini alamazlar.
9) Korkak, çekingen ve ürkek olan müdürler asabi olurlar. Her an inceleme, soruşturma kaygısı taşıyan bu müdürler imza atmaktan korkarlar. Yerli / yersiz personele bağırırlar. Tek dertleri koltuğu muhafazadır. Panik olurlar. Personele dozu yüksek tavır alırlar, ama bu tavırdan da çok korkarlar.
10) Hayatlarında boşluk, aile hayatında sorun olan müdürler genellikle asabi olurlar. Bu müdürlerin ne yazık ki bir hayatları yoktur. Duygusal anlamda boşluk vardır. Yalnız ve tek başına bir insan. Bunların özel durumları işe yansır. Kafasına takılan alakalı / alakasız bir husus bir koca günü heba edebilir. Aslında ne yaptığının farkında değildir bu müdür? “Zaman zaman ben ne yaptım ki, üzüldü.” bile derler.
Aslında asabi müdür türlerini çoğaltmak elbette mümkün. Belki bir sürü tür daha sıralanabilir. Bizim amacımız burada bir tespitte bulunmak. Şu müdür şöyle, bu müdür böyle gibi nokta atışı yapma niyetinde değiliz. Derdimiz sadece müdürü ve çalışanı birazcık düşünmeye sevk etmek.
Ha her müdür asabi mi asla, haşa sünme haşa; dilimiz tutulur billahi.
Peki, niye…
Çünkü günümüzde her öğretmen müdür oldu. Her öğretmen potansiyel müdür adayı ya, onun için bir soruna daha parmak basmak istedik. Bu sorunu ele alırken amacımız “Şimdi söyleyin bana siz hangisisiniz ya da sizin müdür hangisi?” veya “Siz nasıl bir müdür olursunuz ya da sizin müdür nasıl olsun?” diyebilmek veya dedirtebilmekti.
Bu çalışma bu amaca hizmet etmişse / ederse ne mutlu…
Hani ne demişler, “Yönetici, müdür gerçek amaca hizmet ederse paşa, edemezse maşa olur.”
Paşa olun maşa olmayın emi, bir de “asabi” yönetici asla…
Olmaz mı?