OKULLAR AÇILIYOR

21 Haziran gün dönümüdür ve Anadolu’da çok bilindik bir söz vardır.

“Gün döndü, önümüz kış ve başlayın kış hazırlıklarına.”

Ağustos böceği ile karıncanın hikayesini bilmeyenimiz yoktur. Yaz boyu yan gelip yatan Ağustos böceği kış geldiğinde nasıl da karıncaya muhtaç kalır, değil mi?

Evet, okulların açılışı da yaklaştı. Hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor. Ne tür hazırlıklar yapılıyor veya yapılmalı, şöyle bir hatırlayalım istiyorum.

Milli Eğitim Bakanlığı;

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” kapsamında yenilenen öğretim programlarının okullar, yöneticiler ve öğretmenler tarafından daha iyi anlaşılabilmesi, sahiplenilmesi ve uygulama esnasında sorunlar yaşanmaması için tedbirler almaya, eğitimler planlamaya ve sosyal medya üzerinden olumlu algı oluşturmaya çalışıyor.

Özellikle yeni müfredat kapsamında hazırlanan ve ücretsiz dağıtılacak kitaplar yetiştirilmeye çalışılıyor. Okulların ihtiyaçlarına göre öğretmen görevlendirilmeleri yapılıyor. Okulların boya, badana, tadilat, temizlik ve kırtasiye ihtiyaçları karşılanmaya çalışılıyor. Kimileri kapı kapı dolaşıp hkişisel ilişkileri ile halletmeye çalışıyor, kimileri de hazıra konuyor.

Yeni dönemin yasakları açıklanıyor. Okullarda bu dönem o yasak, bu yasak, şu yasak…

Okullar yasaklarla değil ihtiyaçlara göre yönetilmeli ve çalışmalar planlanmalı. Neden böyle yapılması gerektiği açıklanarak uygulamaya geçirilmeli. Yasakları değil, ihtiyaçları ön plana çıkartmalı.

“Ne söylediğiniz değil nasıl söylediğiniz önemlidir.”

Gerçekten eğitim kurumlarında ihtiyaç analizleri yapılıyor mu? Okul yöneticileri, ilçe ve il yöneticileri bu ihtiyaçlara göre çalışma planları hazırlıyor mu? Varsa bu çalışma planları uygulanabilir mi? Yoksa sadece merkezden hazırlanıp okullara uygulayın diye mi gönderiliyor? Peki, uygulayıcılar u kararlara ne kadar sahip çıkıyor mu?

Okullar;

Özel okullar, tıpkı karıncalar gibi erkenden yollara koyuldular bile. Öğretmenler okullarda ve yeni dönem hazırlıklarına başladılar. Yeni programlar ile ilgili hazırlıklar, ders planı hazırlıkları, sınıfların ve okulların süslemeleri derken karınca misali çalışıyorlar. Devlet okulları ise 2 Eylül’de başlayacak ve ilk hafta 1, 5 ve 9. sınıf öğretmenleri yeni programlar ile ilgili eğitimlere alınacak. Ve toplantılar, toplantılar, toplantılar…

Aileler;

Bu yıl 1, 5 ve 9. sınıf velileri merakla yeni müfredatın neler getireceğini ve neler götüreceğini merakla bekliyorlar. 8 ve 12. sınıf öğrenci ve ebeveynleri stres, kaygı ve endişe içindeler. Bir taraftan kıyafet, servis, yemek, kırtasiye vb. masraflarını düşünürlerken, bir taraftan bütçe hesapları yapılıyordur.

Öğrenciler;

Bir kısmı tatil bölgelerinde gününü gün ederken, bir kısmı ekonomik nedenlerden dolayı çalışıyordur. Büyük bir kısmı Ağustos böceği misali yan gelip yatıyor, teknolojinin nimetlerinden faydalanırken ekran bağımlılığı yaşıyorlardır. Bence çalışan anne ve babaların kontrol edemedikleri çocukları risk grubunda yer alıyor. Onlar en rahatları şu an, ancak okullar açıldığında okula ve eğitime motive olamayacak çocuklarda bunlar olacaklar.

Peki, ne yapmalı?

-Uyku düzeni yavaş yavaş düzene sokulmalı,

-Teknoloji ile temas süresi azaltılmalı,

-Bitirilen sınıfın konuları hatırlama amaçlı kısa tekrarlar yapılmalı,

-Tabi ki dört temel dil becerisini geliştirici(kitap okuma, günlük-blog yazma, dinleme vb.) çalışmalar yapılmalı,

Kimler okulların açılışına hazır ve yaptığı işin hakkını verecek göreceğiz. Belki de hepsini gelecekte tarih yazacak.

Kalın sağlıcakla.

Kadir BAYŞU