Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

Estetik Şiddet

Hamit Ölçer

Kategori: Fikir Yazıları - Tarih: 01 Haziran 2024 12:20 - Okunma sayısı: 418

Estetik Şiddet

Estetik Şiddet

Bir şeyin nasıl olursa öyle güzel olabileceğine karar veren güzellik uzmanlarından geçilmiyor sokaklar. Güzellik salonları, güzellik uzmanları, ameliyat odasında bekleyen estetik cerrahlar… Tanrı’nın armağanı bedenler türlü odalarda üzerinde çeşitli operasyonların düzenlendiği savunmasız bir kadavraya dönüşmüştür artık. Beden itinayla yeniden şekillendirilir, belirli bir kalıba sokulur. Başlangıçta göründüğümüz ve olduğumuz şey olarak kalabilme imkanımız kalmamıştır artık. “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol” diyen Mevlana’nın sözünün bir anlamı kalmamıştır. Mevlevi benlik yok olmuştur. Aslına bakılırsa ta en başında her şey problemliydi zaten.

Estetik şiddetin karşı konulmaz gücü karşısında, Herbert Marcuse’un deyişiyle, kişi “tek boyutlu insan”a indirgenmiştir. Üretilen şey güzellik değil, güzellik faşizmidir. Güzelin faşistik-otoriter bir bakış açısıyla inşa edildiği böyle bir alemde söylemsel açıdan estetik olarak kabul edilen her şey böylece başlı başına bir şiddete dönüşmüştür. Sözgelimi vücudunun herhangi bir bölgesini belirli bir bakış açısınca “kusurlu” olarak kabul eden kişiler, Zygmunt Bauman’ın kavramıyla ele alırsak, adeta bir çeşit “ayrık otları” gibidirler. Bahçenin ayrık otlarından temizlenmesi gerektiği fikri böylece bilimum güzellik salonlarında icra edilir her gün. Azınlıkta kalan, sırıtan hiçbir şeye yer yoktur.

Sanılanın aksine bu dünyada farklılığa, biçimsizliğe, özgünlüğe ve dolayısıyla insanın kendi olarak kalabilme şansına yer yoktur. Belki de bunun en çarpıcı örneği kişinin kendi burnuyla yaşadığı problemdir. Diyelim ki bir kişi tüm hayatı boyunca hep güzel, biçimli bir burna kavuşmayı arzu etmiş olsun. Nihayetinde günümüz dünyasında bu arzunun yerine gelmesi imkansız değildir. Kişi öyle veya böyle biçimli, şirin bir burna sahip olma şansına sahiptir. Başlangıçta kendine özgü olan, belirli bir aurası olan ve diğerlerinden farklı olan bir burun standart hale getirilerek çoğunluğun içine dahil edilir.

Her şey itinayla yıkanır, boyanır, kesilir, ekilir, biçilir, belirli bir biçime sokulur, ambalajlanıp paketlenir ve koro halinde sıraya dizilir. Güzel kılınmış olan şey seri imalatın bir parçası olarak piyasaya sürülmüştür artık. Herkesçe kabul edilen standartlar gereği vücudun belirli kalıplara sokulmasına güzellik faşizmi diyebiliriz.

Yazan: Hamit Ölçer, Ankara Hacı bayram Veli Üniversitesi, Sosyoloji, Doktora Öğrencisi

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Fikir Yazıları Yazıları