BİR İHANETİN ÖVÜNCÜ
KARA YOLLARININ KARASI
İnsanın ayağının altından toprak kayınca kendisi de yıkılıp gider.
Topraklar için savaşılmıştır.Çünkü yaşamdır toprak,her şey ondandır,onsuz hiç bir şey olmaz.
Altındır,bakırdır,demirdir,kömürdür
Ağaçtır,meyvedir,oksijendir,
Arpa,buğday,pirinç,mercimektir,
Sanayinin temelidir toprak,
Toprak olmadan hiç bir şey olmaz,
İnsan bile toprakla suyun karışımı çamurdan yaratıldığını söyler kutsal kitaplar. Eğer öyleyse Tanrı bile yaratmak için toprağa ihtiyaç duymuş demek ki !
''Sadık dost''tur Veysel'in deyimiyle,insanlığı ve cümle mahlukatı doğurup,büyütüp,besleyip tepesinde götüren o değil midir ?
...
Bu kadar önemliyken toprak biz neler yapmıyoruz ki ona! Biz artık işkence yaptıkça o bize gülmüyor! Çünkü önce nefessiz bırakarak öldürüp sonra işkence yapıyoruz!
Toplu taşımacılık KOMÜNİSTLER'in işiydi !Cumhuriyeti kuranlar da '' On yılda demir ağlarla örmüşlerdi'' memleketin her yanını,demek oluyor ki onlar da komünistti !
Öyleyse önce toplu taşımacılık yatırımsız bırakılarak nefes alamayacak duruma getirilmeli,sonra da çürümeye bırakılmalıydı.Hele şu KİT ve de neyin nesiydi !Tam da komünist ülkelerdeki SOLHOZ'lara benziyorlardı.Önce zarar ettirilmeli sonra da yok pahasına ulusal ve uluslararası sermayeye hem de altın tepside servis edilmeliydi !
1950'erden bu yana ekonomik alanda yapılan budur.Siyaset de ekonomi politikanın bir yansıması,üst kurumu olduğuna göre...''Sata sata bitiremedik'' ihanetinin övüncü rahatlıkla anlaşılır..!
Bütün ülkelerin en büyük sorunu ENERJİ'dir. Enerji olmadan üretim olduğu gibi duruyor.Yiyecek,içecek olmuyor,tv. seyr edemiyorsunuz,bigisayarınızı çalıştıramıyorsunuz.....Enerji kaynaklarına sahip olmayan ülkeler milli gelirlerinin çoğunu enerji için ayırmak zorunda kalıyor.Bu durum halkın daha fakirleşmesi ve yeteri kadar hizmetlerden yararlanamaması anlamlarına gelir.
Ulusal ekonomi ve dolayısıyla enerji politikalarının uygulanması gerekirken,1950'lere kadar uygulanan bu politikalar uluslararası tekellerin ve güçlü devletlerin etkisiyle terk edilerek tamamen onlara hizmet amacıyla kurgulanmış ve inşa edilmiş yeni bir ekonomi politikaya geçilmiştir .
Ben bu olayı sınırlandırarak sadece iki açıdan ele alacağım:
1-Devlet Demir Yollarının savsaklanması ve KÖMÜNİST taşımacılıktır denip kara yollarına ağırlık verilmesinin ihaneti,
2-Ve Türk tarım topraklarına verdiği zarar.
İkisi arasında nasıl mı bir bağ var ?
Birincisi,bizim sağcı,milliyetçi,muhafazakar,kökü içeride olan siyasetçilerimiz Türkiye'nin her tarafını örümcek ağları gibi kara yollarıyla donatıp bilmem kaç şeritli otobanlar yaparlarken bireysel taşımacılığı teşvik ediyorlar. Bu daha fazla araba,otobüs demektir,tır demektir.. Bu arabaları kimler üretiyor ! Yabancı dev şirketler !Bunlar için ne gerekiyor ? Yine yabancıların fosil yakıtı ! Başka ? Yedek parça,yağ,koruyucu malzemeler,lastikler,aksesuar..vb vb.Siz komünist dediginiz toplu taşımacılığı öldürüp,karayollarını teşvik edersiniz,görünüşte memlekete hizmet ediyoruz diye fiyakalı fiyakalı laflar etseniz bile yabancılara hizmetten ve bu milletin kaynaklarını uluslararsı tekellere aktarmaktan başka bir şey yapmıyorsunuzdur !
Oysa bizde kara yollarını teşvik edenler ,toplu taşımacılığa daha çok önem veriyorlar.
Tarımın yok edilmesi bizde çok yönlü olarak devam ediyor ama ben sadece kara yollarının tahribatı üzerinde duracağım ! Hani yukarıda da dedim ya,örümcek ağı gibi memleketin her tarafını kara yolları sardı diye !Bir oranlama yapılsa herhalde ülkenin o/o 15' ni kara yolları oluşturmaktadır.Bu yollar da en verimli araziler üzerine veya ormanlar tahrip edilerek yapılmakta. (Yavuz Sultan Selim köprüsü'nün yapımında ne kadar ağaç kesildiği ortada ).Bu yolların yapıldığı arazilerin geri dönüşümü de mümkün değil.
Bu mantıkla gidilirse toprak kalmayacak, o zaman ya beton yiyeceğiz ya da uzayda bir gezegen bulup orada ekin yetiştireceğiz !
Avrupa ABD,İsrail gibi ülkeler bunu çoktan fark etti ve dikey yapışmaya daha çok önem veriyorlar.
İsrail toprakları yiyecek ihtiyaçlarını karşılayamadığı için GAP bölgesinden tarım toprakları kiralayıp tarım yaptıklarına şahit oldum ! Demek ki toprağı satmak ve tahrip ederek kullanılmaz duruma getirmek yerine kiralayarak da gelir elde edilebiliniyor!
Bakalım ne zaman dost olarak göreceğiz bizi var edip tepesinde taşıyan,türlü türlü meyve yetiren,kusurlarımızı gizleyen,havamızı suyumuzu üreten...kısaca bizi var eden TOPRAK ANA'yı !
Namık Kemal memleketi Mader (anne)e benzetiyordu,
Nazım Hikmet de '' Analara kıymayın Efendiler
Sizi de bir ana doğurmadı mı !'' diyordu !
Cahit Bulut
25 /12 /2018