Prof. Dr. Ali Balcı
Kategori: Fikir Yazıları - Tarih: 24 Ocak 2024 19:45 - Okunma sayısı: 1.406
OKUDUĞUNU ANLAMAMA: NEDENLERİ, NE YAPILMASI VE NASIL YAPILMASI GEREKTİĞİ[1]
Giriş
OECD’nin yaptığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme 2022 Programına (PISA, 2022), Singapur’dan Slovakya’ya, Jamaika’dan Japonya’ya 81 ülkedeki 15 yaşında, 700 bin öğrenci katılmıştır. Ülkelerin eğitim niteliğinin ölçüldüğü PISA 2022 Programına Türkiye 7 bölgeden, 196 okul ve 7250 öğrenciyle katılmıştır. PISA 2022 sınavında Türkçe olarak; matematikten 234, fenden, 115, yaratıcı düşünceden 36 ve okuma becerisinden 197 olmak üzere tam 582 soru sorulmuştur. Bu sınavda MEB’in başarıyı arttırmak için örneklemdeki Anadolu ve fen lisesi öğrenci oranını yüzde 39’dan yüzde 62’ye çıkarma gibi bir iyiliği (!) olmuştur. Sonunda Türkiye, 81 ülke içinde 39., 37 OECD ülkesi içinde ise 32. sırada olmuştur ( MEB, 2023).
Bu sınav sonuçlarını, Milli Eğitim Bakanlığı kısaca aşağıdaki gibi açıklamaktadır ( MEB, 2023).
Türkiye okuma becerileri alanında PISA 2018'de 79 ülke arasında 40. sırada yer alırken PISA 2022'de 81 ülke arasında 36. sıraya yükseldi. Benzer şekilde 2018'de 37 OECD ülkesi arasında 31. sırada bulunan Türkiye, 2022'de 30. sırada yer aldı.PISA 2022'de okuma becerileri alanında OECD ortalaması 476, tüm ülkeler ortalaması 435, Türkiye ortalaması ise 456 puan oldu. Türkiye elde ettiği bu puanla tüm ülkelere ait ortalamanın üstünde yer aldı. Okuma becerilerinde, 2022 sonuçlarına göre Türkiye ile OECD ülkeleri arasında 2015 yılındaki 62 puanlık fark 20 puana düşerken, tüm ülkeler arasındaki 32 puanlık fark kapanarak 21 puan öne geçildi.
Görüleceği üzere MEB’e göre diğer alanlar gibi okuma alanında da bir gelişme sağlanmıştır. Ancak bu sonuçların farklı yorumlayanlar da olmuştur.
Uçar’a (2023) göre özetle MEB,“sıralamamız ilerledi” diye müjdelese de öğrenci performanslarının her kategorisinde de düşüş saptanmıştır. Okuma becerisi, 10 puan düşme göstermiştir. 81 ülkenin okuma becerisi ortalaması 435 iken OECD ülkelerinde bu 476 puandır. Türkiye üye olduğu OECD ülkelerinden 20 puan düşük puan alarak 456 puanda kalmıştır. Türkiye, OECD ülkeleri ile kıyaslandığında; 2015 PISA’da 35 ülke içinde 34’üncü, 2018 PISA’da 37 ülke içinde 31’inci, 2022 PISA’da 37 ülke içinde 30. olmuştur. OECD ülkeleri ortalaması yakalanamamıştır. Okuduğunu anlayamayan Türk çocukları, 20 yıldır son sıralarda yer almaktadır ( Uçar, 2023). Öte yandan PISA 2022 Yılı okuma yeterliği sonuçları da bu durumu ortaya koymaktadır (Tablo 1).
Tablo 1. Okuma Becerileri
Kategori |
2018 % olarak |
2022 % olarak |
Mükemmel |
0.2 |
0.0 |
Çok iyi |
3.1 |
1.8 |
İyi |
13.5 |
12 |
Orta |
26.9 |
26.4 |
Kötü |
30.2 |
30.5 |
Çok iyi |
26.1 |
29.3 |
Kaynak: Çapa, 2023’ten uyarlanmıştır
Tablo 1’de görüldüğü üzere sonuçlar çok ilginç, çok şaşırtıcı, çok hayal kırıcı değil mi? Bu nasıl iş? Türk çocukları kendi ana dillerini mükemmel derecede bilmiyor, anlamıyor. Bu bağlamda bu yazıda: İnsan okuduğunu neden anlamaz? Bunun nedenleri neler olabilir? “Okuduğunu anlamak için neler yapılmalı?” gibi sorulara yanıt aranmaktadır.
Okuduğunu Anlamama: Okuduğumuzu Neden Anlamayız?
Okumak, özellikle de okuduğunu anlamak kaydıyla çok önemlidir. Böyle bir okuma insanlara, yeni bilgi ve anlayış sağlama, mesafe ve olanaklar nedeniyle gidilemeyen bilinmeyen yerler, coğrafyalar ve kültürler hakkında bilgi sağlama gibi yararlar sağlar. Çağdaş dünyada yaşamımızda her şey okumaya, okuduğunu anlamaya dayanır. Aksi halde böyle bir dünyada anlayarak okumadan yaşayabilmek, fırsat ve imkanlardan yararlanmak mümkün olmaz. Düşünün her şeyin yazıyla anlatıldığı bir yaşamda okuma bilmediğinizde her şeyi okuma bilenlere sormak gibi bir yaşantınız olur. Hele de insanın kendi dilinde yazılanları, söylenenleri anlamaması her halde daha da vahim bir tablo oluşturur.
Eğitim, iş, sosyal aktiviteler, kişisel gelişim, topluluğa katılım veya eğlence gibi her alanda okumanın asıl amacı, elbette okunanı ( kelimeleri) anlamaktır. Pek tabii ki okuduğunu anlamak okul ve yaşam başarısı için çok önemlidir. Okuduğunu anlama iki ana şeye bağlıdır (Kinnane, 2023):
READIN1980'lerin ortasından bu yana, okuma araştırmacıları, “Okumaya Basit Bakış Açısı” olarak bilinen kuramı destekleyen kanıtlara ulaşmışlardır (Gough ve Tunmer, 1986; Hoover ve Gough, 1990; Garcia ve Cain, 2014, in Terry, 2023). Bu kurama göre göre bir yazılı metni anlama; kod çözme ve dinlediğini anlamanın ürünüdür. Bu kuram aslında basit olmaktan uzaktır; şunları ima eder:
Basılı her kelimenin ve harfin ve hecenin konuşma seslerine dönüştürmek için çok çaba harcaması gerekir. Daha sonra da kelimeleri akıcı bir şekilde okumak için konuşma seslerini bir araya getirmek gereklidir. Kısaca bir metnin şifresini çözmek bu kadar zorludur.
Fielding ve Pearson (1994, in Terry, 2023) bu konuda şunları belirtmektedir: "Bir zamanlar kod çözme artı sözlü dilin doğal sonucu olarak düşünülen anlama, artık bilgi, deneyim, düşünme ve öğretmeyi içeren çok daha karmaşık bir süreç olarak görülmektedir”. Anlama, doğası gereği yalnızca sözcüklerinin harfiyen yeniden üretilmesini değil, çıkarımsal ve değerlendirici düşünmeyi içerir. Bu bağlamda her okuyucu okuduğu şeye, geçmiş bilgi ve deneyimlerden oluşan bir hafıza bankasıyla yaklaşır. Bu hafıza bankası, daha sonra okuma işlemi sırasında kullanılır; ilişkilendirmeler ön bilgilerle yapılır. Bu da okuyucunun az önce okuduğu bilgiyi anlamasına ve kullanmasına yardımcı olur.
Dinlediğini Anlamama
Dinlediğini anlama, araştırmacılar tarafından “Okumanın Basit Görünümü” kuramında açıklanmıştır. Kuram Gough ve Tunmer’in (1986) çalışmalarına dayalı formüle edilmiştir. Kuram, “sözlü alıcı dil” olarak da bilinen sözlü dilin kavranmasını konu etmektedir. 200 Norveçli okul çocuğu üzerinde yapılan beş yıllık boylamsal bir çalışma, çocuklar arasındaki okuduğunu anlamadaki farklılıkların neredeyse tamamen öğrenciler arası kod çözme becerileri ve dinlediğini anlama becerileri farklılığına bağlı olduğunu ortaya koymuştur.
Araştırmacılar, çocuklar arasındaki dinlediğini anlama farklılıklarının neredeyse tamamen (%95'inin) aşağıdaki faktörlerle açıklandığını bulmuştur:
Araştırmacılar ayrıca sözlü dili anlamanın, okuduğunu anlama becerilerinin erken ve sonraki gelişiminin bir yordayıcısı olduğunu da bulmuşlardır (Lervåg ve diğerleri, 2017, in Kinnane, 2023) .
Bu çalışmanın, dolayısıyla bu kuramın bulgularını destekleyen başka çalışmalar da bulunmaktadır. Okumanın basit görünümü ve sözlü dil becerilerindeki gelişmelerin, hem küçük hem de büyük çocuklarda doğrudan okuduğunu anlamada iyileşmelere yol açtığını gösteren kanıtlara ulaşılmıştır (Fricke ve diğerleri, 2013; Clarke ve diğerleri, 2010 gibi). Ancak Lervåg ve diğerleri (2017) çalışmasının bazı sınırlamaları olduğunu unutmamak gerek. Ülkelerin alfabe ve yazım sistemleri farklıdır. Örneğin Norveç alfabesi ve yazım sistemi İngilizce benzerlerine göre daha basittir.
Okuma güçlüğü: kötü okuma. Okumayı öğrendikten sonra bu beceri, nefes almak veya yürümek gibi kolaydır; bu yetenek üzerinde fazla düşünmeyiz. Ancak okuma güçlüğü; konsantrasyon güçlüğü, hafif bilişsel bozukluk ve fiziksel değişiklikler gibi çeşitli nedenlerle her yaşta gelişebilir. Ayrıca zihinsel engeller okuma sorunlarına neden olabilir: Bulanık düşünme ve odaklanma ( konsantrasyon) güçlüğü okumanın önüne geçebilir. Harvard'a bağlı Massachusetts'ten nörolog Dr. Joel Salinas, "eğer dikkatiniz okuduğunuz cümleye odaklanmazsa, gözlerinizin neyi geçtiğini anlayacak kadar cümleyi muhtemelen yeterince kaydedemezsiniz" demektedir. Bulanık düşünme veya odaklanmada zorluk yaşayabilmenin nedenleri şöyledir (Godman, 2019):
Bazen yaşa bağlı bilişsel değişiklikler okuma becerilerini etkiler. Okumak; dikkat, kısa süreli hafıza ve hatırlama gerektirir; yaşlandıkça bu yetiler biraz azalır. Dr. Salinas şöyle açıklamaktadır: "Yaşlandıkça okuma hızınızın yavaşlaması veya bir cümlenin anlamını kavramak için ara sıra birden fazla okumak zorunda kalmanız normaldir. Bilgiyi okuma ve saklama beceriniz daha fazla çaba gerektirebilir." Bilim; kronik, düşük dereceli inflamasyonun, kalp-damar hastalıkları, kanser, tip 2 diyabet ve diğer rahatsızlıklara katkıda bulunan sessiz bir katile dönüşebileceğini kanıtlamıştır (Godman, 2019).
Hafif bilişsel bozukluk okuma güçlüğüne neden olabilir. Hafif bilişsel bozukluk (MCI) da okuma becerilerindeki düşüşün arkasında olabilir. MCI okuduğunuz şeyi anlamanızı veya aklınızda tutmanızı zorlaştırabilir. MCI, düşünme ve hafıza becerilerinde gözle görülür bir değişmeye neden olabilir. Öyle ki bazı randevularınızı kaçırabilir, sık sık eşyalarınızı kaybedebilir, kullanmak istediğiniz isimleri veya kelimeleri hatırlamakta zorluk yaşayabilir veya tanıdık yerleri bulmakta ve önemli tarihleri takip etmekte zorlanabilirsiniz. Ne var ki MCI kendinize bakma ve günlük görevlerinizi yerine getirme yeteneğinizin önünde büyük bir engel oluşturmaz (Godman, 2019).
Fiziksel zorluklar okuma sorunlarına neden olabilir. Aşağıda sıralanan kazalar veya kronik hastalıklar gibi fiziksel değişiklikler de okuma yeteneğinizi etkileyebilir (Godman, 2019):
Buraya dek yapılan tartışmalardan insanların okuduğunu anlamama nedenleri özetle aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Dikkat dağınıklığı: İnsanlar okurken dikkatlerini kaybedebilirler. Gürültü, rahatsızlık, ya da zihinsel başka konularla meşgul olma ve benzeri faktörler, odaklanmayı zorlaştırabilir.
Kelime bilgisi eksikliği. Okunan metinde yer alan kelimelerin anlamlarını bilmemek veya kısıtlı bir kelime bilgisine sahip olmak (kelime dağarcığı zayıflığı), metni anlamayı zorlaştırabilir.
Önceki bilgi ve deneyim eksikliği. Okuyucunun konuyla ilgili önceki bilgi ve deneyimi olmaması, metni anlamasını engelleyebilir.
Okuma becerileri yetersizliği. Hızlı okuma veya anlama becerilerinin gelişmemiş olması, okunan metni kavramayı zorlaştırabilir.
Dil zorlukları: Dil becerilerinde zayıflık, özellikle yabancı dilde okuma yaparken, anlamayı olumsuz etkileyebilir.
Metin yapısının karmaşıklığı. Bazı metinler karmaşık bir yapıya sahip olabilir ve bu da okuyucunun anlamasını zorlaştırabilir.
Motivasyon eksikliği. İlgisizlik veya konuyla ilgili bir motivasyon eksikliği, okuma anlamını etkileyebilir.
Görsel yorgunluk. Göz yorgunluğu veya gözlük ihtiyacı, okunan metni anlamayı olumsuz etkileyebilir.
Görüleceği üzere okuduğunu anlamama özünde tek bir faktöre bağlanamaz, bu faktörlerin bir kombinasyonunun dikkate alınmasını gerektirir.
Okuduğunu Anlamama Sorunu Karşısında Yapılması Gerekenler
Okuduğunu anlamakta zorluk çeken herkes başarılı bir şekilde okumak için gereken beş büyük beceriyi kapsayan kapsamlı bir okuma değerlendirmesine sahip olmalıdır. Ancak aynı zamanda sözlü dil becerilerinin geliştirilmesi gereklidir. Araştırmalara göre ( Kinnane, 2017) kod çözme sorunları, okuduğunu anlama becerilerinin geliştirilmesinde bir darboğaz olabilir. Bu bağlamda öncelikli olarak metni çözmekte zorlanan okuyucuların, kod çözme becerilerini geliştirmek için kanıta dayalı tedavilere tabi tutulması önemlidir. Bu konuda Lervåg çalışması, zayıf okuyucuların kod çözme becerilerindeki oldukça küçük kazanımların bile okuduğunu anlama üzerinde büyük etkileri olabileceğini göstermiştir.
Öte yandan kod çözme becerileri nispeten iyi olan ancak okuduğunu anlama becerisi zayıf olan okuyucuların, dilbilgisi/sözdizimi, morfolojik farkındalık, anlatı becerileri ve çıkarım yapma dahil olmak üzere geniş bir dizi sözlü dil becerisini geliştirmeye odaklanan müdahalelerle tedavi edilmesi gereklidir.
Okul Öncesinde Okuduğunu Anlamama
Okuma ve anlama becerilerinin kazanılması ve gelişmesinin öncelikle okul öncesinde ailede başlaması gerektiği söylenebilir. Bu bağlamda yapılması gerekenler aşağıda sıralanmaktadır.
Okul öncesinde ebeveynler çocuklarıyla birlikte kitap okumalıdır. Araştırma kanıtları bunun önemini ortaya koymaktadır. Bu düzeyde çocuklarla birlikte kitap okumanın ( Baker ve diğ., 2013);
Öte yandan Hill ve Diamond’un ( 2013) araştırması bulguları okul öncesinde çocukla birlikte kitap okumanın;
Okul öncesinde çocukla nasıl kitap okunmalı? Bu sorunun ilk yanıtı her halde kitapları okul öncesi çocuklarınıza değil onlarla "birlikte" okumanız olacaktır. Araştırma bulguları okul öncesinde çocukların okumaya aktif olarak katıldıklarında daha iyi sonuçlara sahip olduklarını göstermektedir (Britto ve diğerleri, 2006). Öte yandan, etkileşimden uzak bir kitap okumanın, özellikle dil gecikmesi veya okuma sorunu riski taşıyan çocuklarda pek işe yaramadığı tespit edilmiştir (Dickinson ve Tabors, 2001). Basit bir ifadeyle etkileşimli okuma, özünde iki yönlü bir konuşma olarak belirtilebilir. Ebeveyn ve çocuğun sırayla kitap okuması durumunda her birinin sırayla diğerinin jestlerine, sözlerine ve gözlemlerine yanıt vermesidir Bu doğrultuda çocukların ebeveynlerinin kucağına oturması ya da yatakta yarı uykulu uzanması hallerinde kendilerine kitap okunduğunda pek başarılı olamayacakları açıktır.
Ebeveyn çocuğun birlikte kitap okuması zaman zaman pasif bir kitap okumaya dönüşebilmektedir. Bu okumanın aktif bir sohbete dönüşebilmesine dair pratik ipuçları önerilmektedir (Kinnane, 2017). Kitaplar sadece herkesin yorgun olduğu ve çocuklarınızın uykuya dalmasını istediğiniz uyku vakti için okumaz; yatmadan önceki zamanlarda da kitap okumak iyidir. Aktif bir okuma için şunlar önerilmektedir:
Çocuğun kitabı seçmesine izin verilmelidir. Çocuğunuz, ilgi alanlarına uygun bir kitaptan daha fazlasını öğrenecektir. Kütüphaneye kısa bir gezi, çocuğunuzun sevdiği kitap türleri hakkında size iyi bir fikir verebilir.
Kurgusal olmayan kitaplar unutulmamalıdır. Hikaye kitapları elbette harikadır; çocuğun ilgisini çekebilir; ancak oğlunuz veya kızınızın ilgi alanlarını keşfetmelisiniz. Örneğin onlar dinozorları, kamyonları veya trenleri seviyor olabilir. Dil sorunu olan birçok çocuğun arabalar ve dinozorlar hakkındaki kitapları sevmesi olasıdır. Bazı pratik gözlemlere göre;
Çocukla birlikte kitap okuma sabır gerektiren bir eylemdir. Bütün konuşmayı yapmamak, Sakin olmak ve çocuğun bir şey söylemesini beklemek gerekir. Örneğin kitap hakkında bir şeyler söyleyip beş saniye sessiz kalmak önerilir. Çocuğun sırasını alması veya yorum yapması için zaman tanımak ve ardından coşkuyla karşılık vermek önemlidir.
Çok fazla soru sorulmamalıdır. Özellikle “evet/hayır” gibi kapalı uçlu sorular veya 'bu nedir?' gibi açık sorular çok fazla sorulmamalıdır. Ayrıca çocukların “hepimiz” gibi cevabını bildiğinizi bildikleri konularda sorguya çekilmekten nefret ettikleri bilinmelidir.
Kitap hakkında yorum yapılmalı ve ardından sabırsızlıkla beklenmelidir. “Bu ne renk?” veya '”mutlu mu?” veya “bu ne?”' demek yerine , 'kurbağanın yeşil derisini beğendim, çok sümüksü görünüyor!' denilebilir ardından çocuğun sırasını alıp yanıt vermesi beklenmelidir.
Her sayfanın sonunda durulmalı ve çocuğun yorum yapması beklenmelidir. Çocuk “acele et baba ya da anne , sayfayı çevir!' dese bile.
Çocuğunuz hikayede olup bitenleri genişletmek istiyorsa coşku gösterilmeli ve ona katılınmalıdır. İleri düzey sözcükleri kullanmaktan ve açıklamaktan korkulmamalı; özellikle “yaprak döken”, “sırılsıklam” ve “yıkıcı” gibi ilginç sözcükler özellikle de aynı kitabın birden fazla okunmasından sonra kullanılmalıdır. Yeni kelimeler yavaşça ve diğer kelimelerden daha yüksek sesle ve daha uzun söylenmeli; cümle içinde tekrar tekrar söylenmeli ve çocuğun zaten bildiği diğer kelimelerle bağlanmalıdır. Örneğin “ayı kış uykusuna yattı; uzun süre uykuya daldı, haftalarca, haftalarca kış uykusunu sürdürecek gibi.
Kitapları canlandırın. Bunun için de doldurulmuş oyuncaklar, kuklalar veya Lego veya aksiyon figürleri veya oyuncak bebekler kullanılabilir.
Çocuğunuzu tepki vermesi için zaman zaman kışkırtan, hatta sinirlendiren kitaplar okunmalıdır. Bir kitabı ikinci (veya 100.) kez okurken çocuğunuzun hikaye hakkında daha derinlemesine düşünmesine yardımcı olunmalıdır.
Hikâyenin öğeleri hakkında konuşulmalıdır: Ana karakter, hikâyenin geçtiği yer, ana karakterin amacı ya da onun uğraştığı sorunun ne olduğu ve sonu ve bunun size nasıl hissettirdiği gibi öğeler konuşulmalıdır.
Hikayede neler olduğu ve nedenleri hakkında çocuğunuzun yararına 'yüksek sesle' düşünülmelidir. Örneğin: “Kurbağanın üzgün olduğunu düşünüyorum”; “Ayının ne zaman uyanacağını merak ediyorum”. Bu kadar çok uyumak ayıya zarar vermez mi?”' “Ayı uykudan sonra ne yapar?”' gibi açık ve daha karmaşık sorular sorulmalıdır. Eğer çocuk bekledikten sonra cevap vermezse sorular düşünüldüğü gibi cevaplandırılmalıdır. Biraz aptal gibi davranmak bazen bir tepkiye neden olabilir. “Sanırım ayı çok büyüyecek” gibi. Ayrıca kitaptaki olayı çocuğun hayatıyla ilişkilendirmek onun kelime dağarcığının gelişimini, kavramasını ve gerçekleri hatırlamasını artırabilir.
En sevdiği kitapları (veya alfabe kitaplarını) tekrar tekrar okuyarak çocuğun dikkatini yazılı kelimelere, harflere ve seslere çekerek yazı farkındalığı ve fonolojik farkındalığı geliştirilmelidir.
Çocuğun yazı farkındalığını geliştirmek için harfleri ve kelimeleri fark etmesine yardımcı olunmalıdır. Örneği çocuğa, kapak sayfasını, kelimelerin sayfalarda soldan sağa nasıl yazıldığını ve kelimelerin harflerden nasıl oluştuğu gösterilebilir.
Çocuğun daha sonraki okuma sonuçlarıyla ilişkili fonolojik farkındalık becerilerini geliştirmesi için harfler vurgulanmalı ve çıkardıkları sesler açıklanmalıdır.
Ne zaman yardım aranmalı? Okumada zorluk fark edildiğinde öncelikle bir doktora başvurmak gerekir. Doktor küçük bir değerlendirme sonrasında çocuğun daha kapsamlı bir değerlendirmesi için bir nöropsikoloğa havale edebilir. Dr. Salinas, “nöropsikoloğun çocuğun ne kadar hızlı okuduğunu, ne kadar anladığını ve okuduklarından ne hatırladığınızı test edebilir” demektedir. Sorun fiziksel değişiklikler olduğunda altta yatan rahatsızlığı tedavi etmek üzere örneğin yeni bir gözlük önerilebilir.
Ayrıca aşağıdaki geçici çözümler denenebilir (Godman, 2019). Bazen birkaç basit stratejiyi birlikte kullanmak okumayı kolaylaştırabilir. Örneğin çocuğun ağrısı veya titremesi varsa kitabı bir yastığa veya bir kitap tutucuya koymak yararlı olabilir. Sayfaları çevirmenin zor olduğunda iPad veya Kindle gibi elektronik bir okuma cihazı denenebilir. Zira elektronik bir cihazda sayfa sabit kalır ve sayfayı çevirmek için yalnızca bir dokunuş yeterlidir. Görme zorlukları için elektronik okuma cihazları ve büyük harfli kitaplar büyük ölçüde yardımcı olabilir.
Dikkat dağınıklığa durumunda Dr. Salinas sessiz bir alanda okumayı, yüksek sesle okumayı, okurken kelimeleri ağzınızdan çıkarmayı, okurken sesli kitap kaydını dinlemeyi veya bir parça metnin bir satırını ortaya çıkarmak için bir kağıt parçası kullanmayı önermektedir. Açıkçası önemli olan denemektir.
Yetişkinlerde Okuduğunu Anlamama
Öte yandan okuduğunu anlamama durumunun zaman zaman herkeste yaşanabileceği gerçeği karşısında okuduğunu anlama becerisinin geliştirilmesi için bazı stratejilerin önerildiği görülmektedir. Bunlardan bazıları aşağıda tartışılmaktadır.
Okuduğunu anlama becerilerini geliştirecek bazı stratejiler. Okuduğunu anlama becerilerinizi geliştirmek için uygulamaya konulabilecek çeşitli okuma stratejileri vardır. Tabii ki bu stratejiler ne kadar çok denenirse okuduğunu anlamada gelişme olabilecektir. Bu bağlamda okuduğunu anlama becerilerini geliştirmede kullanılabilecek bazı basit stratejiler aşağıda sıralanmaktadır (Herrity, 2023; Terry, 2023; Brown ve Yule, 1983 ; Anderson ve Lynch,1988) ):
Önizleme yapılaması. Metni hızlıca gözden geçirerek başlıkların, alt başlıkların ve ana fikrin belirlenmesi yararlı olabilir.
Kelime bilgisinin geliştirilmesi. Okunan kelimelerin ne anlama geldiğini bilmek, metnin anlamını kavrama yeteneğini geliştirebilir. Kelime bilginizi geliştirmek için şunlar önerilebilir:
Yeni sözcükler kullanarak pratik yapılması. Okunulan kelimeleri belirlemek ve kullanmak, okumayı daha iyi anlamaya yardımcı olabilir. Anlamadığımız kelimeler olabilir. Onların anlamı, içinde bulunduğu bağlamdan çıkarılmaya çalışılabilir. Herkesin anlayabileceği kolay bir tanım elde etmek için sözlüğe bakılabilir.
Anahtar kelimelere dikkat edilmesi. Metinde geçen önemli kelimelerin belirlenmesi ve bunların anlamlarının anlamaya çalışılması yararlı olabilir.
Okunan metinle ilgili sorular sorulması. Okunulan şey hakkında sorular sormak, okuduğunu anlama yeteneğinizi geliştirmenize yardımcı olabilir. Sorgulama ayrıca da normalde sorgulanmayan temaları, motifleri ve diğer metin bileşenlerini keşfetmeye olanak tanıyarak, okunulan şeye dair genel anlayışı genişletebilir. Okurken sorulabilecek bazı sorular aşağıdaki gibi olabilir:
Takdir edilir ki sorular ne kadar spesifik olursa, metin ve anlamı hakkında daha fazla bilgi edinme olanağı sağlanabilir.
Bağlam ipuçlarının kullanılması. Bağlam ipuçlarını kullanmak, kullanılan tüm kelimeleri bilmeseniz bile okuduğunuzu anlamaya yardımcı olabilir. Bağlam ipuçları aşina olunmayan kelimeyi çevreleyen kelimelerde ve cümlelerde bulunabilir. Bağlam ipuçlarını kullanmak için bir cümledeki anahtar ifadelere veya fikirlere odaklanarak ve bu bilgilere dayanarak bir cümlenin veya paragrafın ana fikri ortaya çıkarılabilir.
Ana fikrin aranması. Bir paragrafın veya makalenin ana fikrini belirlemek, makalenin öneminin belirlenmesine yardımcı olabilir. Tabii ki okunulan şeyin neden önemli olduğunu anlamak, yazarın aktarmaya çalıştığı şeyi daha iyi anlama olanağı sağlayabilir. Bunun için de okurken birkaç paragrafta bir duraklamak ve ana fikrin ne olduğunu çözüp çözemediğinize bakmak yararlı olabilir.
Okudukların bir özetinin yazılması. Okunulan şeyle ilgili bilgiyi artırmanın faydalı bir yolu, bir özet yazmaktır. Özetleme, metinde neyin önemli olduğuna karar vermeye ve bunun kendi kelimelerimizle ifade etmeye yardımcı olabilir. Özetleme, ayrıca okunulan şeyi daha iyi hatırlamaya da olanak tanıyabilir.
Okumanın daha küçük bölümlere ayrılması. Daha uzun veya daha zorlayıcı bir metin okunuyorsa, onu daha küçük bölümlere ayırmak; örneğin, aynı anda iki paragraf okumak ve daha sonra durup okunulanları akılda hızla özetlemek anlamayı geliştirebilir. Zira okunulan şeyi bölmek, okuyanın kendisini daha az bunalmış hissetmesine yardımcı olabilir; dolayısıyla metindeki bilgileri gerçekten anlamasına olanak sağlayabilir.
Grafik düzenleyicilerin kullanılması. Okuduğunu anlamayı geliştirmek için grafik düzenleyiciler oldukça yardımcı olabilir. Bu çerçevede not alma grafik düzenleyicileri, bir pasajın ana fikrini ve ayrıntılarını görsel bir şekilde düzenlemenize yardımcı olabilir. Okuma seçiminin yapısı veya kilit noktaları belirlendiğinde pasaj bilgilendirici miydi yoksa bir hikaye miydi anlaşılabilir. Başta, ortada ve sonda olanları yazmak için uygun düzenleyiciyi seçilmeli veya okunanla ilgili ayrıntıları yazmak için bilgilendirici düzenleyici kullanılmalıdır. Her şeyden önce yazma eylemi (dokunsal-kinestetik öğrenme) okunanları daha iyi hatırlamaya yardımcı olabilir. Bu noktada not alma yeteneği güçlendirilmelidir. Notlarda renk koordinasyonunu sağlamak için renkli kalemler kullanılabilir. Okunan hakkında not aldıktan sonra, konuları karşılaştırmak için bir karşılaştırma-kontrast düzenleyici veya 5-n bir k düzenleyici (kim, ne, nerede, ne zaman, neden ve nasıl) kullanarak bunu daha da ileri götürmek mümkün olabilir.
Arka plan bilgisinin oluşturulması. Çeşitli alanlarda arka plan bilgisine sahip olmak, okuduklarımızla daha fazla bağlantı kurmamıza ve okuma seçimini daha kolay anlamamıza yardımcı olabilir. Bu, podcast dinlemek, müzelere gitmek, uzmanlardan doğrudan bilgi almak ve hatta diğer kitaplarda okuduklarınızı öğrenmek olabilir. Daha büyük bir gerçek bilgi tabanına sahip olduğumuzda okuduklarımızdan analojiler ve sonuçlar çıkarmak daha kolay olabilir. Metnin genel bağlamını kavramak için giriş ve sonuç paragraflarına bakılması önerilir.
Tartışma, Sonuçlar ve Bazı Çıkarımlar
Okuma yetersizliğinde, özellikle de okuduğunu anlama yetersizliğinde pek çok faktör etkili olabilmektedir. Fiziksel ve nerolojik sorunlar bunlar arasındadır. Böylesi sorunları olan çocukların tıbbi tedavi görmesi gereklidir. Öte yandan nerolojik ve fiziksel yetersizlik ya da aksaklık olmaması durumunda diğer bir deyişle çocuğun fiziksel ve zihinsel bir sorununun olmaması durumunda okuma ve anlama yetersizliğinin nedeni olarak, büyük ölçüde okul öncesi dönemde ailede öncelikle de kitap okuma alışkanlığının olmaması gösterilebilmektedir. Açıkçası çocukların okuma ve okuduğunu anlamada ilk öğretmenleri olan anne ve babanın rolü fazladır. Anne ve baba kitap okumanın önemini idraktan yoksunsa, evde kitap okunmuyorsa onların çocuklarının kitap okuma alışkanlığı kazanması herhalde mümkün olmaz. Normal okul döneminde normal çocukların okuma beceri ve alışkanlığı, özellikle de okuduğunu anlama becerisi kazanmasında aileden sonra öğretmenlere büyük iş düşmektedir. Okulda okuma ve anlama becerileri kazandırmak her şeyden önce büyük çaba gerektirir; bir sabır işidir. Bu bağlamda sadece çocuklar için değil hemen herkes için okumayı anlamada yararlı olabileceği muhtemel bazı pratik ipuçları aşağıdaki gibi sıralanabilir (MTCT, uk. ;
Yararlanılan Kaynaklar
Anderson, N. ve Lynch, T. (1988). Listening. Oxford University Press.
MEB ( 2023). Pisa 2022 Sonuçlarına Göre Türkiye Her Alanda Sıralamasını Yükseltti. https://www.meb.gov.tr/pisa-2022-sonuclarina-gore-turkiye-her-alanda-siralamasini-yukseltti/haber/31837/tr
Brown, H.D. ve Yule, G. (1983). Teaching the Spoken Language. Cambridge University Press.
Çapa, E. (2023). Dünyanın Binbir Hali. Halk TV (08. 12. 2023 , saat 20.00.)
Kinnane, D. (2017a). Reading With Not To Your Preschoolers: How To Do İt Better (And Whay) https://www.banterspeech.com.au/reading-with-not-to-your-pre-schoolers-how-to-do-it-better-and-why/
Kinnane, D. (2017 ). I Don’t Understand What I’m Reading” – Reading Comprehension Problems (And What To Do About Them). https://www.banterspeech.com.au/i-dont-understand-what-im-reading-reading-comprehension-problems-and-what-to-do-about-them/
MTCT, (uk). Reading Strategies. https://www.mindtools.com/a2hjha3/reading-strategies
PISA (Programme for International Student Assessment), 2022). PISA 2022 Results. Comparing Countries’ and Economies’ Performance. https://www.oecd.org/pisa/
Terry, B. (2023). 10 Best Practices to Improve Reading Comprehension. Scholar Within. https://scholarwithin.com/10-best-practices-to-improve-reading-comprehension
[1] Prof. Dr. Ali Balcı, Emekli öğretim üyesi, alibalci@ankara.edu.tr
01 Kasım 2024 14:01
07 Kasım 2024 20:34
01 Kasım 2024 14:27
12 Kasım 2024 20:27
03 Kasım 2024 21:01
05 Kasım 2024 20:23
09 Kasım 2024 12:57
01 Kasım 2024 21:43
03 Kasım 2024 20:23
20 Kasım 2024 20:01