Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

Ev Ödevleri: Akademik Başarı mı, Hurdacıya Kaynak mı?

Hüseyin CANERİK yazdı

Kategori: Fikir Yazıları - Tarih: 07 Nisan 2023 18:35 - Okunma sayısı: 2.365

Ev Ödevleri: Akademik Başarı mı, Hurdacıya Kaynak mı?

Ev Ödevleri: Akademik Başarı mı, Hurdacıya Kaynak mı?

Hüseyin Canerik

Muş’un Varto ilçesinin bir köyünde görev yapan Ali Öğretmen’in verdiği ödevler, öğrencilerin yanı sıra velileri de yorar. Ödevini tamamlayamayan öğrencilere, büyükleri yardım eder. Özellikle Hayat Bilgisi ve Türkçe derslerinden verilen ödevler, kitaplardaki metinleri deftere aktarmaktan ibarettir.

Bir köylü, öğretmene, kızının Hayat Bilgisi defterine yazdığı şu notla ‘isyan’ eder:

“Saygıdeğer Ali Hocam, akşam kızım yazmaya başladı, yoruldu. Ablası, kaldığı yerden devam etti, o da yorgun düştü. Görevi bu kez ben devraldım, ben de yoruldum. Gece geç saatlere kadar ödevi ancak bitirebildik. Ne olur az ödev verin. Saygılarımı arz ederim.”

Ödevler, eğitim sistemimizin sorunlu alanlarından biri olarak değerlendiriliyor. Ev ödevleriyle ilgili tartışmalar, eğitim kamuoyunun gündemindeki yerini koruyor. Öğrenciye verilen ödevlerin, öğretmene ‘yaptırım’ aracı olarak kullanıldığı da görülüyor.

Eğitim programlarında öngörülen kazanımların pekiştirilmesine hizmet etmesi beklenen ev ödevlerinin, öğretmene yaptırım konusu olması ve öğrenciyi ‘tüketmesi’, ilgi çekici çelişkilerden biri olarak tanımlanıyor.

Millî Eğitim Bakanlığının (MEB) geleneksel uygulamalarının başında, tatilde öğrenciye ödev yasağı geliyor. MEB’in, geleneksel, ödev yasağına ilişkin genelgeleri hemen her tatil döneminde yineleniyor. Yasak, öğretmen ve yöneticilerin denetim altına alınmasında başvurulan ‘ruhsatlı silah’ işlevi görüyor.

“Ben sana ödev veremezsin demedim mi!”

2013-2016 yıllarında Millî Eğitim Bakanı olarak görev yapan Nabi Avcı’nın, Ankara’da bir restoranın oyun odasında ödev yapan öğrencilerden dolayı gösterdiği tepki, eğitim tarihimizin ‘renkli’ eylemlerinden biri olarak kayıtlara geçmiştir:

“Ankara’da bir restoranın çocuk oyun odasında ödev yapan öğrencileri gören Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, İl Millî Eğitim Müdürü’nü arayıp derhal ilgili okulların soruşturulması talimatını verdi.” (Hürriyet, 28.01.2016).

Okul dışı öğrenci çalışmalarını kapsayan ödevlerle ilgili bazı uygulamalar, soruna büyüteç tutulmasını zorunlu kılıyor.

ÇEŞİTLİ AÇILARDAN ÖĞRENCİ ÖDEVLERİ

Kaynak kitap ve ödevler

MEB’in okullarda yardımcı kaynak kullanımına getirdiği yasak, ödev konusunu da sorunlu hâle getiriyor. Ders kitaplarının yetersiz olduğuna ilişkin algı, yardımcı kaynak ve ödev sorununu tetikliyor. Öğretmenler, yetersiz olduğu düşünülen kitaplardan dolayı, yardımcı kaynaklara yöneliyor. MEB, ‘kural ihlali’nde bulunan öğretmenlere inceleme-soruşturma açtırarak okul iklimini kışa çeviriyor.

Defter kullanımı tarihe karışıyor

Öğrenci defterlerinin, okul içi ve dışı çalışmaları kayıt altına alma özelliği, tekrar olanağı sağlaması, öğrenci gelişimi hakkında başvurulacak kaynak niteliği taşıması vb. nedenlerden dolayı önemli işlevlere sahip olduğu söylenebilir.

Ev ödevlerinde fotokopi kullanımının yaygınlaşması, defter kullanma alışkanlığını zayıflatıyor. Fotokopiyle çoğaltılan basılı kâğıtları saklamak pratik olmadığından, çalışma kayıtları düzenli olarak tutulamıyor. Evde yapılan ödevlerden geriye hurdacının omuzladığı atık kâğıt kalıyor. Öğrencinin akademik gelişiminin izlenmesi olanaksız hâle geliyor. Öğretmen, veli ve öğrenci, öğretim yılı içinde yapılan çalışmaları değerlendirme olanağından yoksun kalıyor.

Kaynak savurganlığı

Ev ödevlerinin vazgeçilmezi fotokopiler, kaynak savurganlığına yol açıyor. Eğitim kurumları, fotokopi giderleriyle (bakım, onarım, toner, yedek parça, kâğıt vb.) başa çıkmakta zorlanıyor. Öğrenciye kaynak kitap alımını yasaklayan sistem, eğitime katkısı tartışılır fotokopiye kaynak ayrılmasına sessiz onay veriyor. İthal teknoloji, öz kaynakların dışarıya akıtılmasına neden oluyor.

Kaynak kitaplar daha ekonomik

Veliye ‘ek yük getirdiği’ savıyla kamu eğitim kurumlarında yardımcı kaynakların yasaklanması, velinin yükünü daha da ağırlaştırıyor. Fotokopi giderleri, yardımcı kaynakların maliyetini ikiye katlıyor. Çoğaltılan sayfaların baskı kalitesi kitaplardan düşük oluyor. Renkli sayfalar, siyah beyaz olarak çoğaltılıyor. Fotokopiyle, yardımcı kaynakların bir tür ‘korsan’ baskısı yapılıyor. Yazarlar ve yayınevleri, kitap gelirlerinden yoksun bırakılıyor. Yardımcı kaynakların fotokopi yoluyla çoğaltılması, yasal ve etik yükümlülüklerin dikkate alınmadığı bir toplumsal atmosfer yaratıyor.

Yardımcı kaynak seçimi

‘Yasak’ kapsamına alınan yardımcı kaynakların kusursuz olduğu söylenemez. Kaynak seçimine özen gösterildiğini söylemek de güç. Birçok eğitim kurumunda fotokopiyle çoğaltılan yardımcı kaynakların sorunlu olduğu dile getiriliyor. Dil, yazım ve anlatım bozuklukları, bilimsel hatalar, öğretim programlarında öngörülmeyen kazanımlar vb. yönlerden kusurlu bulunan kitapların çoğaltılmasının, öğrencinin akademik gelişimine zarar vereceği ifade ediliyor.

Zümreler arası iş birliği

Ev ödevleri verilirken öğrencinin yaşı, öngörülen kazanımlar, zaman vb. etkenlerin dikkate alınması beklenir. Temel eğitimin ilk kademesinde alan öğretmenlerinin de derslere girmesi, ödevlerde zümreler arası iş birliğinin önemine işaret ediyor. İlkokul 2. sınıftan itibaren Yabancı Dil dersi alan öğretmenleri tarafından okutuluyor. 4. sınıfta dil dersinin yanı sıra Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine de kadrolu alan öğretmenleri giriyor. Bu durumda, eğitimin her kademesinde ödevler, zümreler arası iş birliğini zorunlu kılıyor. Zümre öğretmenlerinin hem kendi aralarında hem de farklı zümrelerle iş birliği yapmaları, ev ödevlerine yönelik haklı eleştirileri azaltabilir.

Öğretmen nasıl olsa kontrol etmiyor!

Öğrenciye görev ve sorumluluk bilincinin kazandırılmasında ödevlerin payı yadsınamaz. Ödevlerden, özellikle okul dışı ortamlarda öğrenmeyi pekiştirmeleri beklenir. Ev ödevlerinden beklenen yararın gerçekleşmesinde en önemli nokta, geribildirimdir. Öğretmen nasıl olsa kontrol etmiyor algısı, ödevleri işlevsizleştirir. Bu nedenle, geribildirim olanağı olmadığı düşünülen ödevlerden kaçınılmalıdır.

Ömür törpüsü ödevler

Bazı ödevlerin niçin verildiğini anlamak oldukça zor. Metin içinde kavratılması gereken eş ya da karşıt anlamlı sözcükleri ezberletmeye yönelik etkinlikler, metinlerin yazıya dökülmesi (25. sayfadan 30. sayfaya kadar yaz), kazanımlarla ilişkilendirilemeyen çalışmalar, yaşamla çelişen örnekler (tanesi 1 liradan simit), öğrenciyi tüketmekten başka işlevi olmayan görevler (onlarca trafik levhası ya da telefon numarasının akılda tutulması), öğrenci düzeyinin üzerindeki problemler (3 basamaklı sayıları kavramayan öğrencilere 4 basamaklı sayılarla işlem), dil ve anlatım yönünden sorunlu ifadeler vb. ödevlerin ömür törpüsü olduğu ifade ediliyor.

Rekabet

Ödevler, zaman zaman okul içi ve dışı rekabetin aracı olabiliyor. Gerektiği kadar ödev veren bazı öğretmenler, ‘mahalle baskısı’yla karşı karşıya kalıyor:

“Dilek Öğretmen, hiç ödev vermiyor!”

Serbest piyasada işlem gören ödevler

Ön hazırlık yapılmadan verilen ödevler, ekonomik ve sosyal kayıplara yol açıyor. Her öğrencinin bir ödevi olsun düşüncesi, hurdacıları ‘ihya’ ediyor. Birçok öğrenci, amacı belirsiz ödevler için kırtasiyelere koşuyor. Kırtasiyeciler, sipariş üzerine, arama motorlarından ulaşabildikleri ödevlerin çıktısını alıyor. Sistem, okul çağı çocuklarını, paralı ödevle tanıştırıyor. Parası ya da bilgisayarı olan öğrenci, emek vermeden edindiği çıktıları öğretmenine teslim ediyor. Okulda ve evde yığılan atık kâğıtlar, en çok hurdacıların işine yarıyor.

Özel derse yönlendirme

Ders, derste öğrenilir/öğretilir. Ödev, derste öğrenilen konuların pekiştirilmesi ya da ön hazırlık amacıyla verilir. Bazı ödevlerin ev ya da kütüphane ortamında, profesyonel destek görmeden yapılamayacak nitelikte olması, öğrenciyi özel ders arayışına yöneltiyor. Bu arayış, veliye ek yük getirirken, öğrenciyi çocuk yaşta tüketiyor.

Uygulamayla, eğitimde fırsat eşitsizliği derinleştiriliyor.

Yönetmeliklerde ödev

MEB İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde ödev konusunda herhangi bir hüküm bulunmuyor. MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’yle, zümre öğretmenler kuruluna, öğrencilere verilecek proje ve ödev konularının seçiminde, öğretim programlarıyla okul ve çevre şartlarının göz önünde bulundurulması (Madde 111/3/i) yetkisi tanınıyor.

SONUÇ VE ÖNERİLER

  • Ödev verilmeden önce hazırlık yapılmalı (Nasıl ve niçin?).
  • Ödevlerde öğrencinin yaşı, ilgisi, gereksinimleri, çevre ve kazanımlar dikkate alınmalı (Ödevin süresi öğrencinin yaşına uygun mu? Konusu ilgi çekici mi? Çevre koşulları elverişli mi? Kazanımlara katkı sunuyor mu? Çocuğa oyun vb. etkinlikler için yeterli zaman kalıyor mu?).
  • Ödevler, ev ya da kütüphane ortamında, profesyonel destek gerektirmeden hazırlanabilmeli. Öğrenciyi özel ders ya da ücretli kurslara yönlendiren ödevlerden kaçınılmalı.
  • Ödevlerin hedefi ve sınırları önceden belirlenmeli (Öğrenciye ne kazandıracak? Sınırları ne olacak?).
  • Özellikle temel eğitim kurumlarında defter kullanımını özendiren çalışmalara ağırlık verilmeli (Yazısı güzelleşiyor mu yoksa bozuluyor mu? Araç gerecini düzenli kullanıyor mu? Öğretim yılı içinde gösterdiği gelişmeler deftere yansıyor mu?).
  • Ödevler için geri bildirimde bulunulmalı. İncelenmeyen ödevlerden, beklenen yararın sağlanamayacağı göz önünde bulundurulmalı (Ödevler doğru yapılmış mı? Eksiklikler var mı?).
  • Kamu eğitim kurumlarıyla sınırlandırılan yardımcı kaynak kullanımına uygulanan yasak kaldırılmalı.
  • Kaynak seçiminde yayınevi ya da yazar yerine içeriğe önem verilmeli. Bu amaçla, öğretim yılı başında kaynaklar taranmalı (Kaynaklar, programa ve öğrenci düzeyine uygun mu? Kullanışlı mı? Bilimsel mi? Dil ve anlatım yönünden kusursuz mu?).
  • Kaynak savurganlığına yol açan, öğrenciye tutumlu olma bilinci kazandırmaktan uzak olduğu savunulan gereksiz fotokopi tüketiminden uzak durulmalı. Fotokopi kullanımını en aza indiren, farklı araç gereç kullanımını gerekli kılan uygulamalar yeğlenmeli.
  • Öğrenciyi emek vermekten alıkoyan ısmarlama bilgisayar çıktıları ödev olarak verilmemeli.
  • Ödevler, bütün eğitim kademelerinde, zümrelerde kararlaştırılmalı (Hangi ders için ne kadar ödev verilecek? Birden çok öğretmen tarafından verilen ödevler için öğrenciye yeterli süre tanınmış mı? Öğrencinin gelişim özellikleri ve okul dışı gereksinimleri dikkate alınmış mı?).
  • Ödevler, öğretmen ve yöneticileri yıpratmaktan başka bir amaca hizmet etmediği görülen ‘yaptırım’ ve ‘tehdit’ konusu olmaktan çıkarılmalı. Ödevi yasak kapsamında değerlendiren uygulamalara son verilmeli.

(Körfez, 4 Nisan 2023)

Not : Görseller Neslişah Eroğlu'na aittir. Kendisinden izin alınarak yayınlanmıştır.

KAYNAKÇA:

https://www.hurriyet.com.tr/egitim/tatilde-odeve-bakan-avcidan-sucustu-40046367 Erişim: 01.04.2023.

MEB Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=19942&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5 Erişim: 01.04.2023.

MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği https://ogm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2016_11/03111224_ooky.pdf Erişim: 01.04.2023.

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Fikir Yazıları Yazıları