Prof. Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK yazdı
Kategori: Fikir Yazıları - Tarih: 23 Mart 2023 21:10 - Okunma sayısı: 1.608
Prof. Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK yazdı
“Her şey her yerde aynı anda” var olmuyor: Seçim yapmalıyız!
Geçip aynanın karşısına kendime bakıyorum: Kimim ben?
Sonra oturup hayatımın kitabını yazıyorum: Öz Terapi (1)
Düşünüp taşınıyorum: Hangi paralel evrende, kendimin hangi versiyonu olarak var oldum?
Olası başka evrenlerde, olası başka versiyonlarım ile var olmak mümkün müydü acaba?
Ancak, sadece daha iyi BEN olarak değil, daha kötü BEN olarak belki yüzlerce versiyon içinden yine de şimdiki BEN’i seçer miydim?
Peki ya SİZ?
Boş verin beni!.. Siz kendinize bakın.. Siz şimdi içinde yaşadığınız bu evrende, var olduğunuz bu versiyon olarak yaşamaktan memnun musunuz?
Nasıl bir hayat içinde nasıl bir versiyon olarak var olduk? Bunu belirleyenler ne/ler oldu?
Kendi karar ve seçimlerimiz mi?
Peki, şimdi değişmek mümkün mü? Buna gücümüz var mı?
Hayat bir filme sığar mı?
Hayat bir filme sığar mı bilmem ama bu filmin beni- hayat üzerine, var olmak üzerine içerdiği fantastik görseller ve ilginç metaforlarla- götürdüğü düşünce ve duyguları, ben bu yazıya sığdırmayı deneyeceğim.
2022’nin en iyi bilimkurgu yapımlarından biri olarak da gösterilen filminturnayı gözünden, seyirciyi ise kalbinden vurdu denilemez bence. Olsa olsa, “Hayat’ denen yolculuğu on ikiden, Oscar ödüllerini de yediden vurdu” denilebilir!. Çünkü film üzerinde düşünürken onca absürd gelen sahnelere bakıp yargılamaya niyet ettiğim her durumda, iç sesim beni uyardı:
-Evet ama, hayat da böyle değil mi?
Oscar Ödülleri olarak da bilinen sinema dünyasının en prestijli ödüllerinden 95’inci Akademi Ödülleri törenini izlediniz mi?
En iyi film ödülünü Everything Everywhere All at Once (Her Şey Her Yerde Aynı Anda) kazandı. Film, 11 dalda aday gösterilip toplam yedi ödül aldı.
Ödül töreninde sahneye çıkıp ödüllerini alan sanatçıların konuşmaları, gözyaşları ve söyledikleri, aslında filmde olduğu gibi, hayat denen senaryonun nasıl kurgulandığına ilişkin somut ve gerçek sahneler ortaya koyuyordu.
İnsan’ı ve yaşamı anlamak ..
Ben bir sinema eleştirmeni değilim. Her ne kadar canım istediğinde ilgilimi çeken dizi filmler üzerine iştahlı yorumlar yapsam da! (Bkz. 2 ve 3)
Benim amacım kendimi (sizi değil, üzgünüm) ve hayatı anlamak.. Kırk yılı aşkın psikolojik danışmanlık kariyerimin bana verdiği yetki ile çabalıyorum işte.. Henüz bu yolda yeterince mesafe kat edebilmiş değilim ama yavaş da olsa ilerliyorum.
İşte bu film ile yapmaya çalıştığım da bu sadece. Bu kadar çok ödül alınca merak edip izlemeye başladığım ve ilk beş dakikasından itibaren her beş dakikada bırakmaya niyetlendiğim, ne olup bittiğini pek de anlayamadan sürdürdüğüm bir film olduğunu söylemeliyim öncelikle.
Gerçi hayat da böyle, ne olup bittiğini anlamadan geçip gidiyor..
Film, ailesi ve işiyle sıradan bir hayata sahip olan Evelyn'in, bir anda tüm çoklu evrenlerdeki benliklerine vakıf olması ve evreni kurtaracak yegane gücün kendisi olduğunu keşfetmesiyle gelişen olayları konu ediniyor.
Evelyn’in, evreni (ve ailesini ve kendisini) kurtarabilmesi ancak, sürdürebileceği olası hayatlarla bağlantılı diğer evrenleri keşfederek mümkündür.
Yaşadığı hayattan bezmiş ama bunu kendisine bile itiraf edemeyen, gönlünden geçen gençlik hayallerinin hiçbirini gerçekleştirememiş orta yaşların kapısındaki Evelyn; ailesine karşı gelerek evlendiği kocası ile Amerika’da çamaşırhane işleten ve ergenlik çağındaki kızıyla da sorunlar yaşayan Çin’li bir göçmen kadındır.
(Başrol oyuncusu siz olun ve kendi hayat senaryonuzu koyun bu jeneriğe..)
Evelyn, bu hayat debdebesi içerisinde bir de, kendisini arasının bozuk olduğu babasına beğendirmek için didinir. (Tanıdık geldi mi? Yoksa siz hayat boyu öncelikle ebeveyn onayı için didindiğinizin farkında değil misiniz?)
Devam edelim.. Ancak hiçbir şey asla hayal ettiği ya da planladığı gibi olmaz. Hayatta başaramadıklarından ötürü tam kontrol manyağı olup çıkan ama yine de en yakınlarındaki insanlar dahil hiç kimseyi, hiçbir şeyi beğenmeyen Evelyn iş ve özel hayatının en zorlu günlerinden birindeyken başka bir evrenin mümkün olduğu gerçeği ile karşı karşıya kalır; dahası ona paralel evrenler arasında ve diğer Evelyn’lerin zihninde gezinerek dünyayı kurtarma görevi verilir!
(Sizin yaşam amacınız nedir? Bu hayatta üstlendiğiniz rol ve görev nedir? Farkında mısınız?)
Karakterimiz, orta yaşta bir anne rolünde, otomatik pilota bağlı hayatını bezgin bir şekilde sürdürürken geçmişi ve geleceği arasındaki dengeyi tutturmaya çabalıyor bir yandan. Geçmişi babasından ötürü hüzünlü ve yaralı; geleceğiyse kızının onun yönelimlerine ve kararlarına saygı duymadığını düşünmesi itibariyle sorunlu. Bu arada kocası eşinin sürekli işle ilgilenip kendilerine zaman ayırmadığı kanısında olduğu için boşanmak isteğinde.
(Sizde durum nasıl?)
Asansörde başlayan yeni süreçte, geçmişi bir film şeridi gibi zihninde akarken farklı ihtimalleri aralıyor; bir anda karşımızda paralel evrenler beliriyor.
Evelyn’in, kendisi olmayan, farklı hayatlar yaşayan versiyonları, bazısı sadece birkaç saniyelik de görünse, esas kahramanı bir şekilde bütünleyen, onun yaşayamadığı hayalleri yaşayan, ona nazaran hepsi bir şeyleri iyi-kötü gerçekleştirmiş olan karakterler.
(Bu aşamada siz de kısmen tutarlı kişilik yapınıza pek de uymayan gel-git hallerinizi düşünün isterseniz.. ya da yaşadığınız gerçekler ve kurduğunuz hayaller arasındaki çelişkileri..)
İşte film, bu yazıda olduğu gibi, görünen fantastik/ bilimkurgu sahnelerdeki saçma sapan gelen metaforlarla gerçek ilişkilere ve yaşanan hayatımıza yönelik –belki de klişe- mesajlarla devam ediyor..
Evet, mesajlar çok bildik/klişe gelebilir (tıpkı hayat gibi) ancak bu durum bence bu mesajların evrenselliğini ve yaygınlığını gösteriyor (yoksa klişe haline gelmezlerdi!).
Hayata ve ilişkilere dair mesajlar
Nedir bu klişe mesajlar:
(Siz şimdi bu klişe mesajların size ve hayatınıza ne derece uyduğunu değerlendirin bir yandan da!)
- Hasar almış ama yıkılmamış bir anne-kız ilişkisi ve bu ilişkinin sakatlanmasının aslında evrenler arası kaosa bile neden olabileceği gerçeği..
- İnsani ilişkilerde, temelde her şeyin karşılıklı konuşmaktan ve karşı tarafı dinlemekten ibaret olduğu; ve pek tabii hayatımızda gerçekleştiremediğimiz şeylerin acısını, sorumluluğunu başkasından çıkartmamak gerektiği..
- Özünde her şeyin, üç kuşak arasındaki çatışmalar ve heyecanını kaybetmiş bir evlilikle ilgili olduğu.. Ben burada kültürün dayattığı ‘sosyal yazılım’ı gördüm elbette; ebeveynler kendi ebeveynlerinden aldıkları bilişsel kodlamaları kendi çocuklarına –bilinçsizce- aktarıyor.. Bir başka zamanda ve farklı bir dünyada yaşadıkları halde!.
- Dünyayı kurtarmakla aileyi kurtarmak arasında çok fark olmadığı; hatta ikincisinin biraz daha zor olduğu ve birincinin de zaten buna bağlı olduğu…
- Hayatın güçlükleri karşısında herkesin bir mücadele yolu bulmaya çalıştığı.. Kiminin dövüş ile (öyle çok dövüş sahnesi var ki- tıpkı hayat da olduğu gibi!), kiminin ise olaylara iyi tarafından bakmaya çalışıp ‘nazik’ olma yoluyla var olmaya çabaladığı (A.Adler’in ‘yaşam tarzı’ olarak tanımladığı durum)..
- Aslında rutinlere bağlı yaşamanın güvenceli gelebileceği.. Ancak bu durumun hayatımızdaki sorunlarla birlikte bizi çözümsüzlüğe mahkum kılan bir yaşam biçimine yol açabildiği..
- Hayatımızı/kendimizi değiştirmek istiyorsak; riski göze almak gerektiği..(filmde, kimsenin aklına dahi gelmeyecek sıra dışı bir şey yapınca, paralel evrenler arasında seyahat edebiliyor kahramanlarımız).O şey her neyse bazen çok çılgın, delice ve saçma olabiliyor. Kesin olan, sizi rutinin dışına çıkaran bir davranış olması.. Yani ‘güvenli’ limanlarda ayrılmayı göze almak!. Bu da söylendiği/filmdeki kadar kolay değil!
- Başka dünyalara kaçıp gitmek istediğimiz zamanlar hep olmuştur elbette. Ama kısa sürede gerçeklikten kaçışın/değişimin öyle kolay olmadığını hesaba katmanın gerekli olduğu.. Tam tersine, daha ağır sorumluluklar bekliyor olabilir bizi. Başta geçmişimiz olmak üzere‘her şeyle her yerde aynı anda’yüzleşeceğimiz bir macerayı göze almaya hazır mıyız?
- Aslında hayal gücüyle birçok olasılığı tek bir hayata sığdırmanın mümkün olabildiği..Yeter ki hayatımıza en geniş perspektiften, sonsuz olasılıkları düşünerek bakalım. Ancak o zaman sorunlarımızı çözebilir ve kendimize yeni bir hayat kurabiliriz.
…
Sonuçta film öyle yorucu ki (hayat gibi!), benim en sevdiğim evren "sadece bir kaya parçası ol" evreniydi. Onca karmaşadan sonra sadece bir taş olup uçurumdan aşağı yuvarlanmak epey rahatlattı beni..
(aşağıda dingin akan bir nehir düşledim çünkü!)
Peki ya siz hangi evrende, ne olmak isterdiniz?
..
B.Y.
23 Mart 2023 Bahçelievler-Ankara
----
01 Kasım 2024 14:01
07 Kasım 2024 20:34
01 Kasım 2024 14:27
12 Kasım 2024 20:27
03 Kasım 2024 21:01
05 Kasım 2024 20:23
09 Kasım 2024 12:57
01 Kasım 2024 21:43
03 Kasım 2024 20:23
20 Kasım 2024 20:01