Yusuf İPEKLİ Emekli öğretmen
Kategori: Fikir Yazıları - Tarih: 16 Kasım 2022 21:40 - Okunma sayısı: 1.849
Öğrenci okuldan niye kaçı(rılı)yor?
Yusuf İPEKLİ
Emekli öğretmen
Herkesin çok yoğun özel görev yüklediği ancak neresinden tutarsanız tutun elinizde kalan, devasa meselelerle dolu bir sorunumuz var: "Eğitim!"
Tüm aşamaları büyük problem olan eğitimimizin her basamağı, her uygulaması ayrı bir makale konusu aslında.
Ancak ele alacağımız konu için doğru soru(lar) şu: "Öğrenciler okuldan kaçı(rılı)yor mu? Okullardan neden kaçılıyor? Okuldan kaçma hangi kademelerde daha yoğun? Açık öğretim ortaokulu ve açık öğretim lisesi ile mesleki eğitim merkezleri neden cazip hale geldi?"
Dikkat ederseniz özellikle bilerek ve isteyerek okul terki kavramı yerine okuldan kaç(ırıl)ma kavramını kullandım.
Okuldan kaçma gerçeği hiç kuşkusuz ki, orta öğretimde daha yaygın. Bir kaç yıl öncesine kadar ortaokullarda okullardan kaçışlara tek tük rastladık. İlkokullarda bu kaçış hemen hemen hiç yoktu. Oysa günümüzde liselerden kaçış çok çok yoğun, ortaokullarda çığ gibi büyüyor, ilkokullarda da hızlı biçimde çoğalıyor.
Neden çok ama belli başlı sebepler şunlar:
Öğrenciler okulda kendilerini başarısız görüyorlar. Düşük not alınca bu algı pekişiyor. Anlatılanı anlamıyorlar. Daha doğrusu sistemin mülakatla (!) seçip atadığı öğretmenler anlatamıyorlar, rol model olamıyorlar. Aileleri ve çocukları eğitimin önemine inandıramıyoruz, EĞİTEMİYORUZ, ÖĞRETEMİYORUZ!
Güven kaybı zirvede...
Çünkü onlar biliyorlar ki, okula devam etseler de sınıf geçiyorlar, devam etmeseler de...
Çünkü onlar biliyorlar ki, okusalar da işsizler, okumasalar da...
Açık öğretim ortaokulunu ve lisesini bitirmek çok kolaylaştı. Çünkü sınavlar uzaktan, internet ortamında, çevrimiçi yapılıyor. Bir bilen, bilgisayar bile kullanamayan onlarca bilmeyenin yerine çevrimiçi sınava giriyor. Başarılı oluyor. AÖ öğrencisi bu sayede ortaokul ve/veya lise mezunu oluyor. Olayın farkında olan Milli Eğitim Bakanlığı bu gerçeğe bile bile lades diyor, çünkü onlara lise mezunu lazım. Yeter ki, nicel olarak mezun sayısı yükselsin.
Çocuklar yedi gün yirmi dört saat cep telefonuna bağımlı yaşıyorlar. İnternet ortamındaki sanal oyunlar onları esir almış vaziyette. Uyuşuk uyuşuk evden çıkmak zorlarına gidiyor. Nasıl olsa diploma da bir işe yaramıyor. O zaman öğrenci okula niye gitsin ki!
Bu başlığı iki bölümde ele almak çok doğru olur.
Birincisi, örgün eğitimin içinde yer alan öğrenciler için okullar çok pahalı. Düşünün ki, okula devam edecek birey için defter lazım. Çanta, kalem, silgi, boya, flüt, fırça, cetvel, pergel, iletki lazım. Elbise, gömlek, ayakkabı, kaban, kazak, çorap lazım. Harçlık lazım. Türlü tevirli yiyecek, su, tost lazım. Okula zorunlu ihtiyacı karşılamak için zorunlu bağış yapmak lazım. Bütün bunlar büyük bir maliyet gerektiriyor. Bu maliyeti karşılamak ise olmayan aile bütçesini sarsıyor. Sonuçta diploma da bir işe yaramadığına göre aile okuldan kaçışa göz yumuyor.
İkincisi ise, ailelerin çocuk işçinin getireceği paraya olan ihtiyacı. Bazen bazı aileler okuldan kaçışa seviniyor. Çünkü okuldan kaçan çocuk için okul masrafı yapılmadığı gibi bu çocuklar iyi kötü bir iş bulup üç beş kuruş kazanıyor. Bu da aile bütçesine katkı anlamına geliyor. Alan memnun veren memnun...
Eğitim sistemimiz malum sınava odaklı. Test çözümü her şeyin üzerinde. Bazı aileler okulu vakit kaybı olarak görüyor. Veli, okulda öğrenemeyen çocuğunu nasıl olsa “kursa gönderiyorum, özel ders aldırıyorum, okula ihtiyaç yok” diye düşünüp çocuğun kaydını açık liseye yaptırıyor değil mi?
6.Çeteleşme, mobing, baskı
Okullar maalesef birer çete yuvasına dönüştü. Öğrencilerin çoğunun elinde bıçak, dilinde küfür, peşinde diğer öğrenciler. Gücü gücü yeteni tehdit ediyor; gücü gücü yetene vuruyor, sövüyor; gücü gücü yetenden haraç alıyor. Aileler okul basıyor, öğretmenler dövülüyor, yaralanıyor, öldürülüyor. Bazı idareciler öğrenciye baskı uyguluyor, mobing eğitim aracı olarak kullanıyor. Seçmeli derslerde dini içerikli dersleri seçmeyenler ise yandı ki ne yandı...
Çaresiz kalan öğrenci okuldan kaçıyor, bu kaçışı kurtuluş olarak görüyor.
Yazık, çok yazık!
Sonuç: “O zaman ne yapmalı?”
1997 yılında hayat bulan 8 Yıllık Zorunlu ve Kesintisiz Eğitimden intikam almak için dayatılan ve kamuoyunda 4+4+4 eğitim sistemi olarak bilinen, 2012 - 2013 eğitim öğretim yılında başlayan 12 Yıllık Zorunlu Eğitim Sistemi tükenmiştir, maalesef iflas etmiştir.Dindar ve kindar nesil yetiştirme amacıyla getirilen ve iflasa neden olan inattan hemen vazgeçilmeli, 4+4+4 uygulaması acilen terk edilmelidir. Liseler zorunlu olmaktan çıkarılmalı, okul öncesi eğitim zorunlu hale getirilmelidir.
Zorunlu eğitimin süresi dokuz yıl olmalıdır. Bu dokuz yılın birinci yılı okul öncesi, beş yılı ilkokul, üç yılı ortaokul olarak planlanmalıdır. Lise okumak istemeyen bireyin çıraklık okullarına yönlendirilmesi ve meslek sahibi olması önemsenmelidir.
Mümkün mü? Mevcut iktidar yapısıyla, yakın gelecekte pek ihtimal dâhilinde değil. Ancak olası iktidar değişikliğinde iktidarı devralmaya hazırlanan irade şimdiden bu işe kafa yorarsa, program geliştirirse, kadro hazırlarsa hiç de fena olmaz.
Değil mi, ama!
01 Kasım 2024 14:01
07 Kasım 2024 20:34
01 Kasım 2024 14:27
12 Kasım 2024 20:27
03 Kasım 2024 21:01
05 Kasım 2024 20:23
09 Kasım 2024 12:57
01 Kasım 2024 21:43
20 Kasım 2024 20:01
03 Kasım 2024 20:23