MASALLARDA TERAPİ – TERAPİDE MASALLAR

Prof. Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK
Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi

Şimdi, çocukluğunuza bir yolculuk yapacağız sizlerle. Çocukluğunuzdaki masalları anımsayacağız.. Kendimizi rahat bırakalım, gevşeyelim.. Gözlerimiz kapalı.. Çocukluğunuzu düşünüyorsunuz. Sıcak, güvenli bir ortamda küçük bir çocuksunuz. Hani size anlatılan masallar vardı. Masala ben başlayacağım siz devam edeceksiniz...
Bir varmış
Bir yokmuş
Evvel zaman içinde
Kalbur saman içinde
Develer tellal iken
Pireler berber iken
Ben annemin beşiğini
Tıngır mıngır sallar iken
.....
İlk çağrışımları yakalayın ve bellek arşivinizden çıkıp gelen o masalı sürdürün lütfen...
Masal kahramanlarını gözünüzün önüne getirin; onu iyice canlandırın hayalinizde, o nasıl bir kahraman?.. Özellikleri neler?.. Masaldaki olayları anımsayın. Siz masalda hangi kahramanla özdeşleşiyorsunuz?
Size hangi yönlerden benziyor acaba.? Nasıl bir çocuk o masalı dinleyen.? O masal sizin için ne ifade ediyor?..
Tüm bunları hissetmeye çalışın. O duyguyu yakalayın: O çocuk ne istiyor sizce ve masal ona istediğini veriyor mu?..
Hazır olduğunuzda gözlerinizi açabilirsiniz...
....
Evet, çocukluğumuz ve çocukluğumuzun masalları.. Masal dünyasında hayaller kuran o çocuk halimiz.. Yetişkin olsak da zaman zaman sığınmak ihtiyacı duyduğumuz o büyülü dünya.. İsterseniz bir deneyin; içinizde sıkıntı hissedip hiçbir şey yapmak istemediğiniz bir anda elinize iyi bir masal kitabı alın ve okumaya başlayın.. Kendinizi bırakın ve çocukluğunuza dönün..
Göreceksiniz ki masallar bizi şefkatle sarar, yaralarımıza merhem olur! Çünkü masallarda hep iyiler kazanır.. Dünyanın güvenilir bir yer olduğuna bizi inandırır!. Adil bir dünya hayalimizi besler..
O masalı okurken kendi iç sesimize kulak vererek çocukluğumuzun saflığına dönmek ve anlatılanlar ile birlikte yüreğimizdeki duyguları hissederek ruhumuzu keşfetmek mümkündür.

Masallar: Kuşaktan kuşağa aktarılan insanlık mirası
Analitik Psikoloji Ekolünün kurucusu Psikanalist Carl Gustav Jung (1875-1961), kuramını mitolojik ve antropolojik çalışmalar ile geliştirmiş ve kültürel mirasın masallar yoluyla aktarıldığına dikkat çekmiştir.
Jung, ‘Toplumsal bilinçaltı’ kavramıyla; kültürel mirasın ‘arketipler’ (imgesel motif ve semboller) olarak masal ve öykü gibi söylencelerle nesilden nesile aktarıldığını ifade eder. Ona göre bu arketiplerin silinmesi altı-yedi nesil alır!
Bazı sembollerin mitolojide, dinlerde, peri masallarında, simya yazınlarında ve yaratıcı dışavurumun bulunduğu diğer tüm eserlerde, tarih boyunca tekrar ve tekrar kendini gösterdiğini gözlemlemiştir. Öyle ki; birbirini etkilemesi imkansız olan kültürlerde dahi bu ortak sembollerin varlığını keşfetmiştir.
Jung’un tanımını yaptığı arketipler arasında doğum, yeniden dünyaya geliş, ölüm, sihir, kahraman, çocuk, hileci kişi, yaşlı bilge, toprak ana, dev gibi imgeler ile ağaçlar, güneş, ay, rüzgar, ırmak, ateş, hayvanlar gibi doğal objeler ve yüzük, silah gibi insan yapısı nesneler sayılabilir.
Jung’a göre, “her insan aynı temel arketip imgelerine sahiptir”. Bu nedenle farklı kültürlerdeki masallar, söylenceler, destanlar birbirine benzer ögeler içerir.. Çünkü bunlar, insanlık tarihinin ortak mirasıdır!
Peri masalları ve mitoslar, bize açık bir HARİTA bırakmışlardır; onunla geçmişin bilgilerini ve uygulamalarını kavrayarak bugün üstünde yürüyeceğimiz yolları keşfederiz!. Böylece ‘geçmiş ile şimdi’ arasında ‘bilinçdışı ile bilinç’ arasında bir köprü oluşturulur.
O halde, çocuklukta bizi uyutan, avutan, düşler alemine yolculuğa götüren masallar şimdi içimizdeki çocuğa ulaşıp onunla iletişim kurmamızı sağlayabiliyorsa o masal kahramanı artık bizi uyandırıp kendimizle yüzleştiriyor ve düşler aleminden gerçeğe doğru yolculuğa çıkarıyor demektir.
Gökten üç elma değil, yüzlerce masal düştü. Siz kendi masalınızı yakalayın. Masallarınızı hiç yitirmeyin!