Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

2022 ve Sevginin Lokasyonu

Dç. Dr. Muhammet Özdemir

Kategori: Fikir Yazıları - Tarih: 02 Ocak 2022 20:55 - Okunma sayısı: 803

2022 ve Sevginin Lokasyonu

2022 ve Sevginin Lokasyonu
2021 senesi 2020 yılından bence daha iyiydi ve 2022 senesinin de 2021’den daha iyi olmasını dilerim. Kavram, olgu ve teorilerin lokasyonları önemlidir. Lokasyon terimini ilk kez kullanan Alfred Weber ve söz konusu kavramı kültüre uygulayan Homi K. Bhabha, onunla, zaman ve mekânla ilişkiyi kastetmişlerdir. Gilles Deleuze’ün “sınır” veya “fark” yaklaşımı, örneğin siyah ve beyaz arasındaki ayrımın çağdaş dönemde belirsizleştiğini ve bunda bir iyiliğin bulunduğunu düşünmeye pek çok yorumcuyu ikna etmiştir. Bhabha bunlardan biridir ve düşünmeye başlarken siyah veya beyaz olmayan, ama özgül olan deneyimlerin de saptandığı bir zemini gerekli görmüştür. Peki, sevginin lokasyonu nerededir?
Bence sevginin lokasyonu toplumsal dayanışma ve yardımlaşmadadır. Bunun için insan bireylerinin birbirlerini tanımalarına ve birbirlerine güvenmelerine gerek yoktur. Nitekim dinlerde –özellikle de İslâmiyet’te- yardımlaşmada tanınmama ve dayanışmada tanınma önerilmektedir. Çünkü yardımlaşma sürekli değildir, ama dayanışma süreklidir. Çağdaş bireyciliğin modern Avrupa toplumculuğuna kıyasla bazı avantajları olduğu gibi önemli dezavantajları da vardır. Dezavantajlardan bir tanesi insan bireylerinin birbirlerinden uzaklaşıp sadece tüketecekleri piyasaya yakınlaşmalarıdır. Tam bu noktada İslâm dininin modern öncesi mirasından ve bazı modern deneyimlerinden daha ilham verebilecek bir kaynak bulmak zordur. Bu kaynağı Kur’ân-ı Kerîm, Sünnet veya gelenekle sınırlandırmamak gerekecektir. Çünkü İslâm hepsidir. Ayrıca ehil olmayan insanların söylemleriyle İslâm’ı özdeşleştirmemek gereklidir. Bunun nedeni, İslâm’dan başka dönülebilecek ve akıl yürütmede kullanılabilecek başka özgül ve özerk bir toplumsal deneyimin bulunmayışıdır. Örneğin Kur’âncılık, örneğin Turancılık, örneğin sosyalizm ve örneğin feminizm birer teoridir, ama bilfiil analiz edilebilecek toplumsal deneyimler değildirler, çünkü bunların tamamı modern ve çağdaş fikirlere verilmiş olumlu veya olumsuz yanıtların ürünüdürler. İslâm böyle değildir ve yeniden toplumsal din deneyimlerine gereksinimin yaklaştığı bir posthuman evresinde sevginin doğru lokasyonu için ona ciddi bir ihtiyaç vardır. Buna göre sevgi, insan bireylerinin birbirleriyle yakınlaşmalarının, dayanışma ve yardımlaşmalarının gelenekselleşmiş bir iletişim tarzının güncellenmesi yoluyla devam ettirilebildiği bir tür toplumsallaşma pratiğidir. İsterseniz buna samimi, geçerli ve tutarlı bir ahlak pratiği de diyebilirsiniz.
Sevgi, 2022 yılının en değerli kavramı olacaktır, çünkü son 20 yıl içerisindeki maddi kazanımlarını zamanla kaybetmeye başlayan insanlar aslında maddiyatı yaratanın insanın kendisi olduğunu ve insan varsa her şeyin anlamlı olduğunu anlamaya başlayacaklardır. Bana sorarsanız bunu anladı herkes, ama henüz dile ve söze dökmekte biraz tereddütlüler. Yardımlaşma ve dayanışmanın koşulsuz ve maddiyatsız olması gerekiyor. İlk etapta statü, itibar ve para hiçbir şekilde konuşulmamalı. Hatta dertlerin çoğunluğunun para değil dürüstçe yalnızlaşma olduğu belirtilmeli. Bu arada yardım ve dayanışmayla yaklaşılan insan da bu şansa bir fırsat gözüyle değil, sahip çıkması gereken bir insan ortaklığı olarak bakmalı. Hz. Mevlânâ’nın ve Hz. Hacı Bektâşî Velî’nin mirası tam olarak budur. Yani insanların birbirlerine değer vermeleridir. Küresel kapitalizm koşullarının rekabetçi mantığı 2020’lerde yenilmişe ve kendini revize edeceğe benziyorsa bunun nedeni insanın her türlü kazanım ve başarıdan üstün olmasındandır. Rekabeti yöneten bir ahlak ve sevginin bulunmayışı sonunda bilim ve kültürün göz ardı edilmesine yol açtı ve mediokrasi denilen ve alanında yetkin olmayanların söz sahibi oldukları bir dünyaya tüm insanları hapsetti. “Ne olursa olsun kazanayım ve başarılı olayım” hırsı yanlıştır ve birlikte olmayan kazanımlar hem kalıcı değildir, hem de aslında birer kayıptır. Toplumsal temelli ahlak –yani insanların ötekini düşünerek davranmaları gereğini içeren yerleşik ilişki, eylem ve iletişim kuralları- kim ne yaparsa yapsın bireyci ahlakların yerini almaya başlayacak ve sevgi bireyselliğin güncellenmesini talep edecektir.
2022 yılının her birinize, tüm sevdiklerinize, Türkiye’den başlayarak bütün dünyaya dayanışma ve yardımlaşma, ahlak ve sevgi getirmesini dilerim. Tabiatta olanlar kötü değildir, ama ahlak ve sevgi olmadığında kötüleşmektedirler. 2022 yılı bütün dünyada sevgi senesi olsun!

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Fikir Yazıları Yazıları