BİR KÖY ÖĞRETMENİNİN SINIF ÖĞRETMENİNE MEKTUBU: SEVGİLİ ÖĞRETMENİM
Sevgili Öğretmenim,
Yarınlara umut olmak için çıktığım yolda tam 14 yıldır, size ve aileme söz verdiğim gibi, sevgimi hiç usanmadan, geleceğe güvenle gülümseyerek bir nakış gibi işliyorum ve son nefesime kadar da işlemeye devam edeceğim. Sarsılmaz bir inançla mesleğimi özümsüyorum, tıpkı sizin gibi iyi öğretmen olmak için…İyi bir öğretmenin nitelikli öğretmen olması gerektiğini bana ilk olarak siz öğrettiniz. Siz benim “canım sınıf öğretmenim”siniz. Okulun ilk günü tahta sıraya oturur oturmaz, benimle ve diğer arkadaşlarımla tanışmak için hissettiğiniz heyecanı ilk günkü gibi anımsıyorum. Şimdi bir yetişkin olarak bunu “çocuksu heyecan” olarak nitelendiriyorum. Ne güzel bir duygudur ki içinizdeki çocuk hep canlı kalmış, soldurmamışsınız, yok etmemişsiniz ve biz öğrencilerinize hissettirmişsiniz. O gün, gözlerimin içine bakarak gülümsemeniz benim için o kadar önemli ve değerliydi ki…Sizinle kurduğum o ilk göz teması, o ilk bakış, ailemin yanından ilk defa ayrılmamın bana yaşattığı kaygıyı ve üzüntüyü bir anda unutturmuştu. Zihnime “Evet… güvendeyim, sevgi dolu bir ortamdayım, sıcak bir atmosferde mutluluk dolu yepyeni bir sosyal çevre ile iç içeyim.” mesajını vermişti. Çok teşekkür ederim benim güzel öğretmenim…
Öğretmenim, siz öğretmenlik mesleğini sevmemde bana hep örnek oldunuz. “İyi bir öğretmen nasıl olunur?” sorusunun yanıtına hem davranışlarınızla hem de akademik başarınızla her daim gösterdiniz. Evet, eğitimin temel unsuru öğretmendir. Ben, sizde iyi bir öğretmenin, nitelikli olması gerektiğini, yani toplumun gelişmesine katkı sunan öğretmen olması gerektiğini gördüm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dediği gibi “Öğretmenlik, milletleri kurtaranların ve yükseltenlerin, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirenlerin mesleğidir.”özlü sözü de nitelikli öğretmende olması gereken özellikleri ne güzel de anlatıyor…Öyle değil mi öğretmenim? Biliyoruz ki, nitelikli öğretmen olmayı yani “iyi öğretmen” sıfatını kazanmayı temel sorumluluğumuz olarak gördükçe Başöğretmenimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarabilme gayesi gerçekleşir. Aksi halde bu gaye hayal olmaktan öteye geçemez...
Öğretmenim ben de sizin gibi mesleğimi çok seviyorum. “Dünyaya yeniden gelmiş olsaydınız, hangi mesleği yapardınız?” şeklinde tarafıma bir soru yöneltilmiş olsa yine son nefesime kadar “ÖĞRETMEN OLURDUM.” yanıtını verirdim. Çok teşekkür ederim benim canım öğretmenim…
Öğretmenim, şimdi bir köy öğretmeniyim. Çiçeklerimi, -mis kokan çiçeklerimi- bir bahçıvan gibi hiç usanmadan suluyorum. Her birini ayrı ayrı, ince ince…Doğruluğu, iyiliği, güzeli bir rehber gibi adım adım öğretiyorum. Öğrencilerime , köyüme, ülkeme örnek oluyorum, model oluyorum, bir pusula, bir fener gibi ülkemin güzel çocuklarına…Başöğretmen Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yolunda ülkümün yükselmek, ileri gitmek olduğunu bilerek, Şanlı Türk Bayrağımız”ı gönderde dalgalandırarak, yurdumu yücelterek bir vatan sevdalısı olarak yeni nesli eserim yapıyorum ve her daim yapmaya da devam edeceğim. Sizden de öğrendiğim gibi, ülkemizin pırıl pırıl çocuklarının “iyi insan, iyi yurttaş, iyi meslek sahibi bireyler olarak yetişmesine katkı sağlamak ancak mesleğini sevmekten ve nitelikli olmaktan geçer. Çok teşekkür ederim benim yüreği sonsuz sevgi dolu, canım öğretmenim…
Sabiha AYDIN
Müdür Yetkili Sınıf Öğretmeni
Kumköy İlkokulu
Çarşamba/SAMSUN