CEMİL KURT
Kategori: Bilimsel Makaleler - Tarih: 24 Mayıs 2021 20:15 - Okunma sayısı: 3.502
2023 Eğitim Vizyonu Doğrultusunda Bölgesel Eğitim Farklılıklarının Azaltılması:
Yeni Yaklaşımlar ve Eğitimcilerin Beceri Gelişimleri-3
Hızla gelişen bilim ve teknoloji, toplumların sosyal yapısındaki değişimi ve gelişimi kaçınılmaz hale getirmekte ve eğitim-öğretim kurumlarının da bu değişime ayak uydurma zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Diğer yandan teknolojinin sürekli gelişimi, teknolojinin eğitime entegrasyonunu da zorunlu hale getirirken, eğitim sistemleri de “okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar” her alanda, çağın gereksinimlerini karşılayabilmek ve çağa uyum sağlayabilmek için sürekli gelişim ve değişim mecburiyetindedir.
Bu değişim içerisinde; öğretim etkinliklerini planlama, öğrenme-öğretme sürecine uygun öğretim yöntem ve tekniklerinden yararlanma, öğrenciler ile etkili iletişim kurabilme, etkili bir sınıf yönetimi becerisine sahip olma, zamanı etkili kullanma, öğrenmeyi değerlendirme ve etkili rehberlik yapabilme olarak sıralanan öğretmenlerin sahip olması gereken bazı meslekî nitelikler de değişkenlik göstermeye başlamıştır. Daha iyi öğrenciler yetiştirebilmek için öğretmenler de sürekli olarak öğrenmeli ve kendilerini geliştirmelidir. Eğitim tarihinde, öğretmenlere mesleki gelişim fırsatları sağlamanın ilk amacı, öğrenci başarısını elde etmek olmuştur.
Hiçbir eğitim modeli, o modeli işletecek personelin niteliğinin üstünde hizmet üretemez. Bundan dolayıdır ki, dünyanın hemen her yerinde politika yapıcıları, eğitim sistemlerinde uygulanan reformların temeline öğretmenleri yerleştirmiştir. Meslekî gelişim; genellikle bir öğretmenin veya okul müdürünün bilgi, beceri ve uzmanlığını geliştirmek üzere tasarlanmış ve öğretmen yetiştirme sürecindeki eğitimler de dâhil olmak üzere bir eğitimcinin meslek hayatı boyunca dâhil olduğu tüm etkinlikleri içerecek şekilde, geniş bir kapsamda ele alınmaktadır. Bu yüzden, öğretmenlerin kendilerini geliştirmek adına, yirmi birinci yüzyıl becerileriyle pekiştirilen mesleki eğitimlere ihtiyaçları bulunmaktadır.
Tüm bu değişimlerden, eğitim öğretim ortamları da nasibini almıştır. Sınıflar, daha teknolojik olmakla birlikte, öğrencinin daha verimli bir şekilde öğrenebileceği ortamlara ihtiyaç duyulmuştur. Mevcut eğitim materyallerine yenileri eklenmiş ve sınıf içi eğitime artık, sanal ortamlar da dâhil olmaya başlamıştır.
Türk eğitim sistemi uygulamalarında, öğretim programlarını uygulayacak ve yönetecek eğitimcilerin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Bu durum hem ülke hem bölge düzeyinde sorun alanlarını ortaya çıkarmaktadır. Böylelikle eğitimde uygulanan yeni yaklaşımlar doğrultusunda, eğitimcilerin mesleki gelişim becerilerinin artırılmasına yönelik uygulamalarda görülen bölgeler arasındaki farklılıklar, beş maddede belirtilmiştir.
1.Öğretme becerilerinin öğretmenlere kazandırılması ve öğretmenin gelişime açık olması:
Öğretmenlerdeki motivasyon eksikliği, Türkiye’deki tüm bölgelerde ilk sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu motivasyona yönelik alt unsurlar; öğretmenin ulaşımı (Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Doğu Karadeniz Bölgesi öncelikli olmak üzere), tayin, veli tutumları, okula ait sorunlar, okul yöneticilerinin tavırları ve yeniliklere bakış açıları şeklinde sıralanabilir. Bu durum, öğretmenlerin gerekli olan kişisel gelişim becerilerine motive olamamasına neden olmaktadır. İkinci sorun alanında ise, kendini yetiştirmek veya mesleki becerisini geliştirmek adına yüksek lisans yapmak isteyen öğretmenlere okul yönetimlerinin olumsuz bakış açısı, yer almaktadır.
2.Hizmet içi eğitimlerin ve eğitimcilerin nitelik sorunu:
Millî Eğitim Bakanlığı merkezi ve yerel düzeyde hizmet içi eğitimleri, sayısal olarak az ve yararlanıcıların sayısını da düşük tutmaktadır. Küresel salgın sürecinde Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğü, her ne kadar uzaktan eğitim yoluyla ve katılımcı sayılarını yüksek tutarak, hizmet içi çalışmalarının niceliğini ve niteliğini artırmaya çalışsa da bu çalışmalar, yüz yüze eğitimin öğretmene kazandıracağı nitelik ile kıyaslanamaz. Bu nedenle, niteliğini artırmak isteyen birçok yönetici ve öğretmen yüz yüze eğitimlere baş vursalar da kendilerine bir türlü sıra gelmemektedir. Dolayısıyla bu durum, önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Öğretmenler mesleğin ilk yıllarında, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu veya dezavantajlı bölgelerde ilk görevlerine atanmaktadır. Özellikle, merkezi düzeyde hizmet içi eğitimlere, yeni atanan öğretmenlerin katılabilmesi, mümkün olamamaktadır. Hizmet içi eğitim açığı, bu bölgelerdeki genç öğretmen kadrosunun yüksekliğinden dolayı, daha da derinleşmektedir.
Hizmet içi eğitimler, bölgeler arasında nitelik ve nicelik farklılıkları yaratmaktadır. Bunun en önemli nedenleri arasında, hizmet içi eğitimlerin bölgelerin ihtiyaçlarına indirgenmeden yapılması, eğitim ihtiyaçlarının tespitinde yaşanılan sıkıntılar, eğitmenlerin konuya hâkim olmaması, eğitim sürecinde zaman yönetimi problemleri yaşanması ve okul yönetimlerinin öğretmenlerinin hizmet içi eğitimlere gitmesini istememesi olarak sıralanmaktadır. Hizmet içi eğitim ile ilgili sorunlar, bölgesel farklılıklar göstermekte; ancak kırsal ve şehir merkezi arasındaki farklılıkların daha da derinleştiği görülmektedir.
3.Türkiye’de eğitim felsefesi sorunsallığı ve eğitimde yeni yaklaşımlar:
Türk eğitim sisteminde hala, yerine tam oturmuş bir eğitim felsefesi yaklaşımı olduğu söylenemez. Bu durum, eğitimcilerin eğitim felsefesi konusunda eksikliklerinin olduğu ve bu alanda tamamlayıcı eğitim ihtiyacına öncelik vermesiyle doğru orantılı olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğitimciler, eğitim felsefesini destekleyici kapsayıcı ve proje temelli eğitimler, yeni yaklaşımlar ile beceriler konularında, daha fazla bilgilendirici eğitim yapılmasını istemektedir. Bu sorun, Türkiye’de hemen hemen tüm bölgelerde homojen olarak görülmektedir.
4.Türkiye’de yönetici seçimi ve eğitimi:
Türkiye’de, eğitimdeki son otuz kırk yılda yönetici atama, önemli bir sorun olarak ortada durmaktadır. Özellikle liyakat esaslı ve objektif kriterler bağlamında, okul müdürü ve müdür yardımcısı atamaları yapılamamaktadır. Yapılan birçok düzenleme ve farklı uygulama, tarafları ve kamuoyu vicdanını tatmin etmemiştir. Atanan okul yöneticilerinde liderlik vasfının olmaması ve daha çok idareci olarak görev yapmaları, son yılların önemli sorunudur. Okul yönetici atama kriterlerinin çok zayıf kalması ve atanan yöneticilerin bir eğitime alınmamasının sonucunda, pek çok olumsuz örnekler ortaya çıkmıştır. Bu durumun düzeltilmesi, eğitimin düzlüğe çıkmasındaki, en önemli mihenk taşlarından birisi olacaktır.
5.Hizmet içi eğitimlerde gönüllülük esası:
Eğitimciler görevleri esnasında, zorunlu hizmet içi eğitimlere alınmaktadır. Bu durum, eğitimcilerin çoğu tarafından hoşnutsuzlukla karşılanmaktadır. Eğitimcilerin kendi ihtiyaçlarına yönelik olmayan nitelikleri artırmaya yönelik bu çalışmalar, eğitimcilere niteliksiz çalışmalar olarak geri yansımaktadır. Türkiye ölçeğinde bu sorun, hemen hemen tüm bölgelerde birbirine yakın olarak görülmektedir.
Son söz olarak, küresel salgın süreciyle, Türk eğitim sistemi uygulamalarındaki eğitime yönelik yeni yaklaşımları rayına oturtma çabaları, eğitimcilerin mesleki gelişimlerine yönelik süreçlerde, bir farklılaşma veya bazı alanlarda durağanlık olarak gözlemlenmektedir. Bölgeler arasındaki farklılıklar, şimdilik önemsenmeyebilir; ancak bu durum geçicidir, çünkü küresel salgın süreci bitip, eğitimin PIN kodlarına tekrar dönüldüğünde süreç, raftan inip kaldığı yerden, yeniden sorun olarak ortaya çıkacaktır.
Anahtar Kelimeler: Eğitimde Yeni Yaklaşımlar, Mesleki Gelişim, Beceri
01 Kasım 2024 14:01
07 Kasım 2024 20:34
01 Kasım 2024 14:27
12 Kasım 2024 20:27
03 Kasım 2024 21:01
05 Kasım 2024 20:23
09 Kasım 2024 12:57
01 Kasım 2024 21:43
03 Kasım 2024 20:23
18 Kasım 2024 20:06