ATATÜRK’Ü ANMAK

Fikir Yazıları - Sabiha AYDIN Sınıf Öğretmeni Müdür Yetkili Öğretmen

ATATÜRK’Ü ANMAK
Bugün 10 Kasım. Bundan tam 82 yıl önce saat 09:05’te Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü kaybettik. Üzülüyoruz elbette…Ancak Mustafa Kemal ATATÜRK’ün mücadeleci kişiliği düşünüldüğünde, bu günün yas günü olmaktan çok hem tarihi anımsamak hem de geleceğe ilişkin tasarımlarımızı gözden geçirmek için bir fırsat olarak kullanmak zorundayız.
Tarihsel açıdan baktığımızda iki önemli hususu sürekli hatırımızda tutmalıyız: İlki, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ve silah arkadaşlarının “Kurtuluş Savaşı” mücadelesidir. Emperyalist güçlerin geçmişte Anadolu’yu işgal ettiklerini ve Anadolu’daki Türk varlığını ortadan kaldırmaya çalıştıklarını biliyoruz. Zannetmeyelim ki , emperyalist güçler geçmişte yenilgiye uğrasalar bile bu emellerinden vazgeçmişlerdir. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Gençliğe Hitabesi’nde de vurguladığı gibi “Siz çocuklarımızın, gençlerimizin ve yöneticilerimizin sürekli tetikte olmaları gerekmektedir.” Her Türk yurttaşı Anadolu’daki varlığını Kurtuluş Savaşı’na, Milli Mücadele’ye ve silah arkadaşlarına borçlu olduğunu asla unutmamalıdır. Diğer önemli husus ise kurduğu “Cumhuriyet” ve yaptığı “Devrimler”dir. Mustafa Kemal ATATÜRK, sadece Anadolu’daki Türk varlığını Anadolu’ya perçinlemekle kalmamış, aynı zamanda “en büyük eserim” dediği kurduğu “Cumhuriyet” ve yaptığı “devrimler” ile Türk milletini hem modern bir toplum haline getirmiş hem de gelecek için çağdaş uygarlığı yakalayıp, geçme idealini ortaya koymuştur. Devrimlere baktığımızda Türk milletini demokrasi, insan hakları, bilim, eğitim, felsefe, sanat…vb. alanlarda gelişmesini hedeflediğini söylemek mümkündür. Bu tarihsel misyonu her Türk çocuğu, Her Türk genci daima aklında tutmalıdır. Bu sorumluluk geleceğimizi yeniden şekillendirmek açısından yaşamsal öneme sahiptir. Bu açıdan diyorum ki;
*Atatürkçülük bir uygarlık projesidir.
*Atatürkçülük bilimdir.
*Atatürkçülük sanattır.
*Atatürkçülük insan haklarıdır.
* Atatürkçülük üretmektir.
*Atatürkçülük geleceğe umutla bakmaktır.
Geleceğimizi inşa edecek kişiler olarak çocuklarımız ve gençlerimiz, hem Cumhuriyet’in hem de Cumhuriyet’imizin uygarlık kazanımlarının geliştiricisidirler. O halde çocuklarımız ve gençlerimiz bu misyonun yerine getirilebilmesinin “üretmek”ten geçtiğini bilmelilerdir. Üretmek ise “düşünmek, araştırmak, sorgulamak, tartışmak, çalışmak” demektir. Çalışmak, tarlada çalışmak, toprağı ekip biçmek, kendi ürünümüzü kendi toprağımızda kendimiz yetiştirmek, fabrikaları tüttürmek, kendi fabrikalarımızda yetiştirdiğimiz ürünleri işleyebilmek, bilişim devriminin getirdiği her türlü yeniliği kullanmak… demektir. Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK şöyle der: “Hayatta her şey için, maddiyat için, maneviyat için hayatta başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. Bilim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir.” Yani “bilim ve fennin dışında yol gösterici aramak aymazlıktır, bilgisizliktir, sapkınlıktır.” der.
Mustafa Kemal ATATÜRK’ü anlamaya çalışırken hatırımızdan çıkarmamamız gereken bir husustur kurduğu Cumhuriyet. Ulusun kendi kendisini yönetmesi anlamına gelen en demokratik yönetim biçimi olan Cumhuriyet’in bu yıl 97. Yılını kutlayarak her geçen yıl daha fazla gururlanıyoruz. “Cumhuriyet’i biz kurduk, O’nu yaşatacak ve yükseltecek olan sizlersiniz.” diyen Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün de dediği gibi bugün bize düşen görev ve sorumluluk, Cumhuriyet’i yüceltmeye çalışmaktır. Cumhuriyet’ i yüceltmek ise ancak çalışarak mümkün olmaktadır. “İlim Çin’de de olsa gidip alınız. İşleyen demir ışıldar. Emek olmadan yemek olmaz. İnsan ancak çalıştığını kazanır.” diyen atalarımızın torunları olarak bizlere düşen Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün de belirttiği gibi elbette çalışmaktır.
Evet, 10 Kasım’lar bir yas günü değildir, tarihimize bakarak Mustafa Kemal ATATÜRK’ten ve O’nun yaptıklarından ilham alarak geleceğimizi yeniden taçlandırmaktır. Bunu yaparken Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Laiklik, Halkçılık, Devletçilik, İnkılapçılık” olan bu altı ilkeyi unutmamalıyız. Çünkü O:
“Cumhuriyet, ahlaki fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir.” diyen bir Cumhuriyetçi’dir.
“Memleket mutlaka çağdaş, medeni, yepyeni olacaktır. Bizim için bu hayat davasıdır.” diyen çağdaş bir liderdir.
O’nun yaptıklarını, yapabildiklerini, cesaretini, inancını, fedakarlığını, çalışkanlığını, sanata ve kültüre saygısını, bilime-akla, kadına, çocuğa…vb. “insana” önem vermesini örnek alıp yaşamalıyız. O’nun mirası olan akıl ve bilim ışığında hareket etmeliyiz. O’nun ilke ve devrimlerini korumalı ve yaşatmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğunu her daim bilmeliyiz. Bizler çocuk, genç, yaşlı olarak sahip olunan kazanılmış değerlerin kıymetini bilmeliyiz. Unutmamalıyız ki, bu topraklarda yaşayan herkes, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve yasalar karşısında eşit olma hakkı”nı kısaca “birey” olmayı O’nun sayesinde kazanmıştır.

Sabiha AYDIN
Sınıf Öğretmeni
Müdür Yetkili Öğretmen
Çarşamba/SAMSUN

& quot;