Bu Coğrafya’da Kadın Olmak

Fikir Yazıları - SERPİL ARI

Bu Coğrafya’da Kadın Olmak

“Coğrafya Kaderdir” der. Zülfü Livaneli “Huzursuzluk” kitabında.

Ne büyük haksızlık değil mi? biraz düşündüğümüzde bu iki kelime...

Neden diye sizinde haykırasınız gelmiyor mu?

Nerde kaldı dünyada ki eşitlik kavramı?

Neden?

Neden kaderdir Coğrafya?

İsyanımız aslında bu cümlenin gerçekten de haklı oluşu belki de!

Gerçekten de doğduğumuz toprakların kaderimiz oluşu!

Yüzyıllar boyunca hep uçurumlar vardı. Doğu ve Batı insanı arasında, toplumsal olaylar olarak baktığımızda, bu nasıl adaletsizliktir demekten kendimi almıyorum şahsen.

Adaletsizlik ve eşitsizlik en çokta kadının payına düşen olmuştur.

Coğrafya da, kader de hep kadına dayatmalarda bulunmuştur. Kadınlara yetmiştir gücü bu iki kavramında...

Bu Coğrafya’da kader, sadece kadına mal edilmiştir.

Kadın gelenekselleştirilmiş,

Kader kadının yazgısı olarak içselleştirilmeye çalışılmış,

Zorlanmış,

İçi boşaltılmaya çalışılan bir varlık olarak hayatta kalmasına izin verilmiştir.

Kadın bu coğrafyada sürekli ötekileştirilmiştir.

Sürekli hor görülmüş,

Sürekli denetim altında tutulmaya çalışılmıştır.

Özgürlüğü bilinçli şekilde, taktiksel hamlelerle elinden alınmıştır.

Kimi zaman dinden dem vurulmuştur kadına.

Kimi zaman ayıp elalem ne derlerle...

Sadece kadınlara kırmızı bir hat çizmiştir kader!

Öğrenilmiş çaresizliğin toplumda ki adı olmuştur.

-“kaderine razı ol”

“kader de geç!”
“Kader işte!”
“Başa gelen çekilir.”gibi teslimiyetçi zihnilerin ellerinde kalmıştır kadınlarımız.

Coğrafyamızın tarihsel sürecine baktığımızda olaylar aslında farklı gelişmiştir hatta şöyle demek daha doğru olur sanırım gelişmişliğini yitirmiştir.

Yüzyıllar öncesinde Hakan’ın yanında toplantılara başkanlık eden kadından, toplumda gölgeleşen kadına...

Yüzyıllar sonrasında Araplaşmanın kültürümüzü asimile çalışmaları başarılı olmuş ve kadınlarımıza erkeğin dört adım gerisinden yürümesi reva görülmüştür.

Silikleştirilmiştir kadın,

Görünmez bir hal verilmeye çalışılmış, yok sayılmıştır.

Kadının adının yok sayılması da işine gelmiştir yine bu toplumun.

Kadının, eğitim hayatı elinden alınmaya çalışılmış, bazen hiç verilmemiş bile..

istek ve talepleri hep es geçilmiş, isteyerek ya da istemeyerek bir sürü misyon üzerine yüklenmiştir.

Çoğu da istemeyerektir aslında, geçmişten günümüze erkeğin yapamayacağına inandırıldığı her işi kadınlara yüklemiştir toplum. Bunda erkek egemenliğini kutsal gören geleneksel zihniyetli kadınların rolü de çok fazladır aslında.

(“Mesela şu an tam yazmaya konsantre olmaya çalışırken çamaşır makinesi ötmeye başladı??Çamaşırlar beni çıkart diye ses veriyor bana?? buyurun bakalım ben yazmak istiyorum öte yandan aklım çamaşırlarda:))))

Hayatın tam da kendisi bu işte bu coğrafya da yazmak isteyen kadın, öte yandan serilmesi gereken çamaşırlar.”)

Dedim ya ne çok misyon yüklenmiştir kadınlara.

Ev hayatında da, iş hayatında da, toplumsal hayatta da, her şey, herkes kadının gözünün içine bakar.

Evin kızı olmuştur.

Evin ablası olmuştur.

Elin kızı olarak girdiği evde; evin annesi olmuştur.

Kimsenin kahrını çekemeyeceği nice insana eş olmuştur.

Emeği de hep ucuz olmuştur bu coğrafyada. Gün boyu çalışıp didinse de hem iş hayatı, hem ev hayatı, hem çocuk yetiştirme ile cebelleşse de

Bütün gün ne yapıyorsun ki cümleleriyle teri ile suladığı emeği hep gasp edilmiş görmezden gelinmiştir.

Gelenek ve görenekleri canının istediği gibi şekillendirmiştir bu coğrafya.

Ev içinde iş bölümünden bir haber yetiştirilen erkekler işlerine geldiğinde kadınları evlerin hep ustabaşısı gibi görüp, işleri bittiğinde çırak muamelesi gösterip bir teşekkürü çok görmüşlerdir.

Gelişmemiş ülkelerin en zorlananı kadınlar olmuştur. Hayatın bütün külfetini çeken emektarlarken hiç bir zaman hak ettikleri yerlere gelememişlerdir.

Gerek eğitimli, gerekse hiç eğitim görmemiş ne kadar kadın varsa

Bundan sonra bu köşeden onların sesi olmaya çalışacağım sizlere,

Gerek sosyal hayatında

Gerek evinde

Gerek sokakta

Fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalan

Elinden eğitim ve iş hayatı alınmış

Ya da alınmadan baskı altına alınmış kadınlarımızın sesi olmaya çalışacağım.

Kadının adı var ve olmalı diye haykıracağım gücümün yettiğince.

Çünkü kadın güçlenirse, bu coğrafya değişecektir.

Çünkü Kadın güçlenirse bu coğrafyada en fazla yeri kapsayacaktır.

Çünkü kadın güçlenirse toplumsal devrimin öncüsü olacaktır.

Çiçekleri Sever bütün kadınlar.

Kadınlar güçlenirse her taraf bahçelerle dolacak en nadide

orkidedeler...

frezyalar...

krizantemler...

Açacaktır bu coğrafya’da...