“REHBER ÖĞRETMEN” DEĞİL “EĞİTİM PSİKOLOĞU”
Prof. Dr. Ali Rıza ERDEM
Adnan Menderes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi
Eğitimden beklenen yararın en üst düzeyde elde edilebilmesi amacıyla eğitim hizmetini alan öğrencilere psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin verilmesi gerekliliği artık tüm dünyada kabul görmektedir. Okulda eğitim hizmetini alan öğrencilere verilen psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri, doğrudan öğreneni hedef alarak öğrenene yardım etmeyi amaçlamaktadır. Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri, temelde öğrenenin kendini daha iyi tanıyabilmesine, gerçekçi kararlar verebilmesine ve karşılaştığı problemleri çözebilme becerisini kazandırarak gelişim ve uyumunu sağlıklı bir biçimde sürdürebilmesine yardımcı olmak amacıyla öğrenenle yüz-yüze kurulan psikolojik yardım ilişkisidir.
Türkiye’de okullarda psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri “Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği” çerçevesinde yürütülmektedir. Bu yönetmeliğin amacı, il/ilçe düzeyinde psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin ve bu hizmetlerin verildiği rehberlik ve araştırma merkezleri ile eğitim-öğretim kurumlarındaki psikolojik danışma ve rehberlik servislerinin kuruluş ve işleyişine ilişkin esasları düzenlemektir. Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri yönetmeliğinde psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında yürütüldüğü belirtilmektedir. Ayrıca okul müdürü, okul rehber öğretmen(ler)i, sınıf rehber öğretmeni ve diğer öğretmenlerin görev tanımları yapılarak psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinde işbirliği yapılması gerektiği üzerinde durulmuştur.
Okulda psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin yürütülmesinden birinci derecede okul rehber öğretmen(ler)i sorumludur. “Rehber öğretmen” terimi, üzerinde tartışılması gereken bir terim olarak karşımıza çıkmaktadır. “Rehber öğretmen” terimiyle ilgili tartışma noktaları şunlar olabilir:
1. “Rehber öğretmen” terimi, terim kargaşasına neden olabilmektedir, çünkü özünde her öğretmen rehberdir. Rehber öğretmen teriminden rehberliği sadece rehber öğretmen(ler) yapmakta diğer öğretmen(ler) ise rehberliği göz ardı etmektedir anlamı çıkabilmektedir. Diğer bir deyişle rehberlik sadece rehber öğretmenlerin görevi diğer öğretmenlerin görevi değil olarak algılanabilmektedir. Oysa öğretmenin gerçekleştirdiği her bir etkinliğin özünde rehberlik bulunmaktadır.
2. “Rehber öğretmen” terimi, görev ve sorumluluk kargaşasına neden olabilmektedir. Rehberliği, rehber öğretmen(ler)in yapması gerektiği anlayışı uygulamada öğretmen(ler)le rehber öğretmen(ler) arasında görev ve sorumluluk paylaşımında sıkıntıların ve problemlerin oluşmasına neden olabilmektedir.
3. “Rehber öğretmen” terimi, öğretmen(ler)in yaptığı nöbet görevi gibi idarenin verdiği diğer görevleri de rehber öğretmen(ler)in yapmasını gerekli kılmaktadır. Mademki okuldaki psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerini yürüten “rehber öğretmen” olarak adlandırılmaktadır, o zaman rehber öğretmen(ler) de öğretmen(ler)in yaptığı nöbet görevi gibi idarenin verdiği diğer görevleri de yapmak durumundadır.
“Rehber öğretmen” terimi yerine, gerçekleştirilen hizmeti daha iyi ifade edebilecek ve terim kargaşasını ortadan kaldırabilecek “eğitim psikoloğu” teriminin kullanılması daha yerinde olabilecektir. “Eğitim psikoloğu” terimi hem psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin daha sağlıklı yürütülmesini hem de terim kargaşasını önleyerek görev ve sorumlulukların netleşmesini sağlayabilecektir. “Rehber öğretmen” terimi yerine “eğitim psikoloğu” teriminin kullanılmasının gerekliliği üzerine yapılacak tartışmalar, eğitimden hedeflenen yararın en üst düzeyde elde edilebilmesi açısından hayati önem taşımaktadır.