OKULLAR KAPANSIN DİYENLERE SÖZÜM
Bazı sözcükler ağızdan ne kadar çok kolay çıkıyor değil mi?
Açılsın, açılsın, açılsın… Yok, yok hayır kapansın, kapansın, kapansın!
Bugünü mü düşüneceğiz yoksa geleceğe mi odaklanacağız? Geçmişte yaşananlardan ders mi çıkartacağız yoksa tecrübe edinerek öğrenmeye devam mı edeceğiz? Maalesef hayretler içerisindeyim ve gelişmeleri merakla izliyorum.
Soruyorum sizlere, sayıları onsekizmilyonu geçmiş genç nesilleri; sokaklarda, plajlarda, kafelerde kuralsızca dolaşan, evi ona dar gelmiş insanların insafına mı bırakacağız?
31 Ağustos 2020 okulların açılacağı tarih olarak hedef gösterilmişken, tedbir almayanlara mı kızacağız yoksa tedbirsizce etrafta dolaşanlara mı?
Ey Türk İstikbalinin evladı! Senin içine virüs girmiş, acele temizlenmelisin! Bencillik virüsü bu! Kendinden başka kimseyi düşünmeyen. Anı yaşama hayalleri sarmış bedenini. Geleceği yok sayan düşüncelere dalmışsın. Nöronların bozulmuş. 3 ay eve kapandıktan sonra dışarıya saldın kendini. Her şey eskisi gibi sandın. Sokaklara, kafelere, gezmelere, tatillere, plajlara gittin. Ey bu topraklar için toprağa düşmüş vatan evlatları; neslin ve milletin devamını düşünen bu asil milletin evlatları! İnsanoğlu kendini düşünür olmuş. Görevimizi yerine getiremedik. Sizlerden sonsuz kere özürler diliyorum.
O kadar çok söylenecek söz var ki! Kime ne söylesem, kim ne anlayacak bilmiyorum.
Toplum olarak kuralsızız zaten, bu kadar serbest bırakmak bu kadar özgürleşmek neden? Hastanelerde mücadele eden sağlık ordusunun, cephede mücadele eden savunma ordusunun, geleceği inşa eden eğitim ordusunun hakkını nasıl ödeyeceğiz?
Eğitim; yetişkin nesillerin genç nesillere bilgi, beceri ve tecrübesini aktarma süreci değil mi? Okullar kapalı kalsın derken ne kadar kurallara uyuyor ve sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz?
Belki de okullar misyonunu tamamladı. Belki de farklı bir görev üstlenmeli, belki de dönüşmeli artık. Okulsuz toplum oluşacak ve okulsuz eğitim de alınabileceği düşünülmeli belki de. Alışılmış ve bilindik doğrular değişecek belki de!
Çocuklarımızın farklı becerileri edinebilmesi için okul olmadan neler yapmalıyız? Belki de buna odaklanmalıyız, onu dertlenmeliyiz. Belki de özdenetimi yüksek nesiller yetiştirmeye odaklanmalıyız. Teknoloji ile adapte olmuş öğrenme ortamları oluşturmalıyız.
Bugünlerde komple teorilerini okudukça inanmaya başladım. Dünya nüfusu mu azaltılmaya çalışılıyor, insanlara korku mu salınmak isteniyor, insanlar robotlaştırılmak mı isteniyor?
Gözlerimi açıp kapattığımda yoksa amaç eğitim ordusunu bertaraf etmek mi? Geleceği inşa edenleri pasifize etmek mi? Nedir bu düşüncesizlik. Yoksa gerekli tedbirleri almayan, kuralsızlara göz yumanların okul çağında çocukları mı yok? Nedir bu vurdumduymazlık?
Üzülüyorum, gözlerim doluyor, gerçekten gelecek için çabalayan ve geleceğe nitelikli bireyler yetiştirme derdinde olanlar adına üzülüyorum.
Okullar kapansın diyenlere bir çift sözüm var. Önce kafeleri, lokantaları, kalabalık plajları kapatın. 20 yıl sonrasının sorunlarını bugünden çözemeyenler, bir milletin ahını alacaklar. Bu böyle biline!
Sevgili okur, unutmayalım ki! Her şey çocuklarımız için. Neslin devamı ve onlara daha yaşanılır bir dünya bırakmak için. Milli Eğitim Bakanımız Prof. Dr. Ziya Selçuk hocamız ne güzel ifade etmiş;
““Okullar açılmasın.” demek; maskesiz sokağa çıkmak, mesafesiz yaşamak ve hiçbir tedbiri umursamamak kadar basit. Dışarıya adım atan herkes, 18 milyon öğrencinin sorumluluğunu omzunda hissetmek zorunda... Lütfen, tedbir alalım.”
Sevgili okur lütfen tedbir alalım. Sokakta, evde, parkta, bahçede, plajda, kafede, lokantada… Buralar açıkken okulların kapalı kalmasına hala anlam veremiyorum.
Saygılarımla.
Kadir BAYŞU