Psikoterapi deyince daha çok aklımıza gelen, “konuşma” yoluyla, sözel olarak kişilere sağlanan psikolojik destektir. Bunun dışında şu anda bir kaynak taraması yapacak olsanız, çok sayıda teknikle karşılaşırsınız ve bunlardan biri de, dışavurumcu sanat terapileri şemsiyesi altındaki “dans ve hareket terapisi” olur. Aslında bir yanıyla, beden psikoterapisi alanına da yakın olan dans ve hareket terapisi, tüm hareket, eylem ve etkinliklerimizin benliğimizi yansıtttığı, duygu ve düşünceleri davranışlarımızla dışa vurduğumuza göre, bu davranış havuzunun bedende kayıtlı olduğu düşüncesine dayanır. Yani bedenin hareketi ya da dansı, kişinin dünyayı algılamasına bağlı olarak ortaya çıkar ve bu nedenle de, kişinin kendini keşfetmesi, kendini değerlendirmesi ve yeniden düzenlemesi çabasında yeni bir dil kullanır gibi işlev görür.
İnsanın kaçınamayacağı bir ifade yolu olarak hareket, zihinden komut alır ve zihin bedeni yönetir elbet ama acaba beden de zihni yönetmiyor mu? Bu sorunun cevabını ararsak karşımıza içiçe geçmiş beden-zihin halkaları çıkar, yani beden-zihin bütünlüğü içinde, yaşayan insanın öyküsü. Bu öykünün her insana özgü içeriği, dünyaya geldiğimiz anda ve aslında doğmadan da önce oluşmaya başlamıştır. O halde insan her hareketiyle, onu okumamız için bir öykü sunmaktadır bize. İşte dans ve hareket terapisi, kimi zaman öykünün kahramanının da farkında olmadığı bir gerçekliği ortaya çıkarması için bireye sunulan sistemli destektir.
Son yıllarda yaygınlaşan sanat terapileri yaklaşımlarından biri olarak dans ve hareket terapisi, esasen kişinin yaratıcılığının kaynaklarına inmesine yardım eder. Birey, yaşamdaki çatışmalarının çözümünde daha önce kullanmadığı yeni yollarla, farklı yorumlamalar yapması, yeni kararlar alması için kendisinde bir güç bulur, bunu eyleme döker ve dans ve hareket tekniklerinden yararlanarak değişim ve gelişim amacına ilerler.
İşte tüm bu anlattıklarımı temellendirmek ve “nasıl olabilir” sorusuna bir yanıt vermek üzere, bir kitap yazıldı ülkemizde! Uzun zamandır uygulamacısı olduğum sanatla terapi ve yaratıcılık alanında, dans ve hareket modülümüzde bizi destekleyecek değerli bir kaynak kitabımız var artık! “Dans ve Hareket Terapisi Grup Uygulamaları” kitabının yazarları Binnur Yeşilyaprak ve Şule Çağlar, uzakları yakın ettiler, bilgiyi eyleme döktüler ve niçininden başlayıp ne yapılacağına uzanan yolda bize dans ve hareket terapisini anlattılar, gruplarda çalışma örnekleri paylaştılar…
Kitap dört bölümden ve eklerde de uygulama örneklerinden oluşuyor. Dans ve hareket terapisinin tanıtımı, tarihçesi ve kavramlarını içeren birinci ve ikinci bölümü, dans hareket terapisinde yöntem başlığıyla üçüncü bölüm izliyor. Bu bölümde, Laban Hareket Analizi, Marian Chase yöntemi ve Mary Whitehouse Yöntemi tanıtılıyor, DHT sürecini oluşturan ögeler ve teknikler açıklanıyor. Böylece, dans ve hareket terapisini tanımış, dünyadaki çeşitli teknikleri öğrenmiş hale geliyorsunuz. O halde, dördüncü bölümde uygulamalarla bir atölyenin nasıl gerçekleşeceğini anlamaya hazırsınız! Tanışma etkinlikleri, ısınma etkinlikleri, beden etkinlikleri ve tematik uygulamalar için örneklerle dolu sayfalarda gezinebilirsiniz!
Bu kitap, dans ve hareket terapisi alanında yeterli eğitimi aldıktan sonra uygulamalarına başlamak isteyenler için doyurucu bir kaynak olacaktır. Yazarlarının bu alanda gerçekleştirdikleri atölyeler ve uygulamalı seminerlerin de tanıtıldığı kitap, igililer için bir modeldir aynı zamanda. Modelllerimiz ne kadar çok olursa seçim o kadar doyurucu olur, o nedenle iyi ki bu kitabı okuyabiliyoruz!
Bir kitabı tanıtan bir yazıyı okumak iyi fikirdir ama daha iyisi o kitabı okumaktır! Haydi şimdi ilk işiniz bu olsun, dans ve hareket terapisiyle ilgilenmeniz de şart değil, hayatınızın niteliğini artırmak için istekli olun yeter!