“Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz.” Jean-Baptiste Poquelin (Moliere)
Sorumluluk her şeyden önce insana özgüdür. İnsana özgü oluşu, insanın akıl ve iradeye sahip olmasıdır. İnsanın akıl ve iradesiyle seçim yapma özgürlüğü bulunmasına karşın, beraberinde bunların sonuçlarını üstlenme sorumluluğu da vardır. Bireysel, toplumsal ve yönetsel hayatın önemli belirleyicilerinden birisi olan sorumluluk, bireyi hem kendisine karşı hem topluma karşı hem de (varsa) görevli olduğu kuruma yöneliktir. Bireysel anlamda sorumluluk, kişinin kendi söz ve eylemlerinin veya kendi yetki alanına giren davranışlarının sonuçlarını üstlenmesidir. Toplumsal anlamda sorumluluk, kişinin toplum halinde yaşamanın bir gereği olarak işbölümünün gerektirdiği söz, eylem ve davranışlarının sonuçlarını üstlenmesidir. Yönetsel anlamda sorumluluk, belirli bir görevin istenen nitelik ve nicelikte yerine getirilmesi amacıyla gerçekleştirilen söz, eylem ve davranışların sonuçlarını üstlenmektir. Sorumluluğun temelinde olan yetkinin sorumluluğun gereklerini yerine getirirken kullanılması gerekmektedir. Sorumluluğun gerektirdiği yetkiyi insana devlet, toplum veya kurum vermektedir. İnsan özgü olan sorumluluk, ağır bir yükümlülüktür ve beraberinde sorgulamayı da getirmektedir. Diğer taraftan sorumluluk duygusuyla hareket etmek aynı zamanda etiğe ve vicdana uygun söz, eylem ve davranışta bulunmayı gerektirmektedir.
Okul yönetiminde sorumluluk, önemi gittikçe ön plana çıkan bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Okul müdürüne, yasal olarak okuldaki insan kaynağı, öğrenci, eğitim-öğretim ve okul işletmesiyle ilgili birçok görevler verilerek bunların yerine getirme sorumluluğu verilmiştir. Bu sorumluluk gereği olarak da okul müdürüne yasal olarak yetki de verilmiştir. Okul müdürü, yasal olarak okulda olup biten her şeyden birinci derecede sorumlu olan kişidir. Bu sorumluluk aslında ağır bir yükümlülüktür ve okul müdürünü yasal çerçeve içerisinde sorgulamaya, etiğe ve vicdana uygun söz, eylem ve davranışta bulunmaya yöneltmektedir. Okul müdürü, üstlendiği sorumluluk bilinciyle okulun iç ve dış paydaşlarıyla olumlu ve etkin iletişimi gerçekleştirebilmelidir.
Bir insan olarak okul müdürü, üstlendiği ağır sorumluluğun gereklerini yerine getirirken zaman zaman zorlanacaktır ki bu olağandır. Bir yönetici olarak okul müdürü, sorumluluğunu yerine getirirken vicdani olarak ikilem de kalabilecek, yasallık konusunda şüpheleri olabilecek ve okuldaki işlerin doğru ve etkin yapıldığından endişe duyabilecektir. Bir yönetici olarak okul müdürü, sorumlu olduğu eğitimin niteliğinden de zaman zaman kuşku duyabilecektir. Tüm bunlar, okul müdürünün sorumluluğunu en doğru ve en iyi şekilde yerine getirebilmesi adına yol gösterici pusula işlevini görmektedir. Okul müdürünün sorumluluklarını yerine getirirken, okulun insan merkezli ve değere dayalı bir kurum olduğunu, sorumluluğun da asla devredilemeyeceğini hiç akıldan çıkarmaması gerekmektedir. Diğer taraftan da sorumluluğunu yerine getirirken yasal metinler kadar insan faktörünün de önemli olduğu bilinciyle hareket edebilmelidir. Sonuç olarak okul müdürü, üstlendiği sorumluluğu potansiyelini ve yeterliklerini işe koşmak için elde ettiği bir fırsat olarak görmesi gerekmektedir.
Prof. Dr. Ali Rıza ERDEM (Adnan Menderes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi)