Öğrencilerin derslere ilgisizliğinin pek çok sebebi olsa da esas sorun ders içeriklerinin öğrencilerin ihtiyaçlarına hitap etmemesidir. Her insan ihtiyaç duyduğu bilgiyi öğrenir. Ona dışardan dayatılan ve ihtiyacını karşılamayan bilgileri gereksiz bulur, öğrenmek istemez. Haklıdır da. Türkiye’de eğitimi öğretime; öğretimi de ezberlenen kalıp bilgilere indirgediğimiz için öğrencilerin derslere ilgisi ve motivasyonu düşük oluyor. Öğretmenler bile bu sorunu yaşıyor. Kendi anlattıkları dersin öğrenciye pratik yararının ne olduğunu içten içe sorgulamaktalar.
Öğrenci okulda, derslerde kendini, aradığını bulamadığı ve her gün uzunca bir süre okulda tutulduğu için bunalmaktadır. Disiplin problemlerinin en temel sebebi kanımca budur. Böylesi bir durumda hiçbir disiplin yaptırımı işe yaramaz. Ögretmenlerin ve okul yöneticilerinin bireysel çabaları da sonucu değiştirmez.
Okullar öğrenciler için “hapishane”olmaktan çıkarılıp onların kendini bulduğu, ilgilerine hitap eden, hayatın içindeki kurumlar hâline getirilmedikçe okullarda disiplin sorunu ortadan kalkmaz. Karnı aç olan öğrencinin önceliği açlığıdır. Kuru bilgiler onun karnını doyurmaz. Okullar öğrencilerin biyolojik, sosyal, kültürel, sportif ihtiyaçlarına cevap veren ve öğrencilere okulun işleyişinde görev ve sorumluluk yükleyen kurumlara dönüştürülmedikçe hiçbir yönetmelik, öğretim programı değişikliği sonuç vermeyecektir.