Dezavantajlı Çocuklara Yeni Tuzak “Sınıf Tekrarı”

Eğitim Bilimleri - Alaaddin DİNÇER

4+4+4 eğitim sistemine geçilmesinin ardından kaldırılan sınıfta kalma diğer adıyla sınıf tekrarı yeniden gündeme getirilerek sınıf  tekrarı uygulamasına geri dönüleceği Sayın Bakan tarafından açıklanmış bulunmaktadır.Orta okullarda sınıf tekrarına yeniden dönülmesine “çocukların dört işlemi bilmeden sınıf geçtikleri,bu durumunda başarısızlığa neden olduğu”  grekçe olarak sunulmaktadır. MEB'in 21 Temmuz 2012 tarihinde 57 maddeden oluşan yönetmelik değişikliğinde sınıf tekrarının kaldırıldığı ksein bir dille ifade edilmiştir.O tarihten bu yana orta okullarda sınıf  tekrarı uygulanmamaktadır.Bkz yönetmelik ilgili bölüm 22. Madde ''Aynı Yönetmeliğin “47'nci maddesinin ikinci fıkrasının değişen (b) ve (c) bentleri ile yürürlükten kaldırılan (d) bendi.

Piyasacı ve özelleştirmeci eğitim anlayışı; çocuklara eşit fırsatlar sunarak adaleti sağlamak, bütüncül ve çok yönlü/amaçlı gelişmelerine yönelik okul  ortamları oluşturmak yerine,velileri müşteri olarak gören ve eğitimi “müşteri memnuniyeti” üzerinden düzenleyen, çocuklar arasında rekabeti ve yarışı teşvik eden sistemin de büyük oranda bu kesimlere göre örgütlenmesi gerektiğine inanan düşünce sistematiğine dayanmaktadır. O nedenle sınıf tekrarı önerisi basit bir “dört işlem yapamama” üzerine kurgulanmış bir öneri olmayıp tamamıyla sınıfsal tercihlerden  kaynaklanan bir öneri olma özelliği taşımaktadır.Böyle bir yönelim kültürel ve ekonomik yönden en zayıf olan kesimin/halkanın sistemden kopmasına ve dışlanmasına yol açacaktır

Sınıf Tekrarı Eğitimin “Turnusolu” Olacak!

2018-19 MEB İstatistiklerine göre ilkokul,ortaokul  ve liselerde 398 bin 815 özel eğitime gereksinim duyan (engelli) öğrenci eğitim görmektedir.Bu  öğrencilerin 134 bin 77’si ortaokullarda  okumaktadır. Her ne kadar destek eğitimii alsalarda bu  öğrenciler dezavantajlı grup olarak bilinmekte ve bir üst sınıfa geçmeleri sağlanmaktadır.Bunun yanı sıra anadili Türkçe olmayan farklı etnik gruplara mensup çocuklarda dezavantajlı grup olarak görülmektedir.Aynı şekilde sosyo ekonomik koşulları çok bozuk ve kötüleşmiş olan toplumsal gruplardan çocuklarda bilim insanları tarafından dezavantajlı grup kategorisinde değerlendirilmektedir.

 2012-13 Eğitim öğretim yılında sınıf tekrarının kalkmasının ardından açık ortaokula giden öğrenci sayısında ciddi azalma olduğunu görmekteyiz.Sınıf tekrarının uygulandığı 2011-12 eğitim yılında 607 bin 890 olan açık ilköğretim öğrenci sayısı 2012-13 yılında 367 bin 277’ye gerilemiş,2018-19  yılında ise 189 bin 754’e düşmüştür.Bu tablo çocukların örgün öğretim içinde kalmaları bakımından olumlu bir gelişmedir.Şimdi orta okullarda yeniden sınıf tekrarına dönülerek çocukların örgün öğretimden kopartılarak açıköğretime   yönlendirilmelerinin ve okuldan uzaklaştırılmalarının yolunun açılması demektir.Sınıf tekrarı aslında çocukları dezavantajlı konumlarına göre yeniden bir elemeye ve sınıfsal ayrıştırmaya tabi tutmak anlamına gelmektedir.

Öneriler ve sonuç, Milli Eğitim Temel Kanununa göre, öğrencileri, çeşitli program ve okullarla ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde yükseköğretime, mesleğe, iş alanlarına ve hayata hazırlamak temel amaçlardan biridir (MEB, 2012).Dolayısıyla esas yapılması gereken eğitim sistemini kanunda belirtilen amaçlara uygun yapılandırmak,sınıf tekrarını geri getirmek yerine, okullar arasında %70 oranında olduğu bizzat Bakan tarafından ifade edilen makası daraltacak, dezavantajlı çocukların eğitim sistemi içinde yaşadıkları mağduriyetleri önleyecek çözüm politikaları üretmektir. Ortaöğretimde sınıf tekrarı yapan öğrencilere yönelik yapılan araştırmalarda ortaya çıkan yüksek kaygı düzeyini ortaokul öğrencilerine de yaşatacak ve onlara yeni tuzaklar kuracak adımları atmaktan uzak durmak gerekmektedir.Çocukların mutlu olacakları eğitimi ve okulları oluşturmak sınıf tekrarını geri getirmekten daha değerlidir.