Hayat yolculuğunda bilincimizi genişleten ve kat ettiğimiz her bir fersah mesafede bizleri özgürleştiren biricik dostumuzdur Felsefe. Yazıya çok sevdiğim bir düşünürün sözleriyle başlamak istiyorum.
"Bir yerde herkes aynı şeyi düşünüyorsa, orada hiç kimse düşünmüyor demektir" / Walter Lippmann
İnsanlık tarihi boyunca hayatın her alanına feraset etmiş olan cehalet ve sığ düşünce ile nice savaşlar, soykırımlar ve benzeri utanç tabloları meydana gelmiştir. Temelinde insanı doğru düşünmekten alıkoyan cehaleti ve buradan beslenen toplumsal duyarsızlık ile her alanda savaşmış bir karşı güç vardır. Yanlışa yanlış diyen, insani duyguları yeşertmek için gayret gösteren ve ahlakı yeniden toplumun mihenk taşı yapmaya çalışan düşünce insanları. Bugün kazanılmış bütün haklarımızın zamanın bir yerinde yaşanmış derin sorgulama ve mücadelenin eseri olduğunu düşünecek olursak Felsefe hayatı daha güzel bir yer kılmak için mücadele veren bir yapıdır diyebiliriz.
Yaşantımızın son anına kadar süre gelecek olan felsefi sorgulamalar bu yolculuğun daha ilk adımlarında kendini nesnel dünyayı anlamlandırmaya çalışarak başlar. Hepimiz bir gün çocuktuk. Yetişkin insanların bilişsel kapasitelerini belirleyen en önemli özellikerimiz henüz çocukken ortaya çıkmaya başlar. Bu başlayış kimi zaman dokunduğumuz bir elmanın şeklini, bazen güneşin rengini veya elimize aldığımız bir nesnenin kokusunu tanımlamaya çalışmakla yol bulur. İlk adımlarını attığımız bu yol, sorgulamaların derinliği arttıkça bizleri adına bilgelik denilen büyük bir bilgi havuzuna doğru sürüklemeye başlar. Bu anlamda çocuklarımızın eğitim ve gelişim sürecini yakından takip etmeli ve eğitmenleriyle birlikte bu sürecin öncüleri olmalıyız.
Çocuklarımızın eğitim sürecinde karşılaştıkları en büyük sorunlar düşünme yetilerini geliştirecek bu yolun kapılarının henüz kendileri için açılmamış olmasından kaynaklıdır. Okuduğunu anlamama, karşılaştığı bir sorun karşısında tepkisiz kalma, öğrenmekte zorluk çekme gibi koşulların oluşmasına bu yoksunluk sebep olur.
Öncelikle biz aileleri olarak eğitim hayatlarında ve zorluk çektiğini düşündüğünüz konularda yardımcı olmak için onların gözleriyle bakmalıyız tanımlayamadıkları bir şeye, yine onların kulaklarıyla işitmeliyiz duyduklarında anlam veremedikleri herşeye. Onlar gibi dokunmalıyız ilk kez tecrübe edecekleri bir nesneye. Yani birlikte öğrenmeliyiz. Merak ettikleri konularda meraklarını arttırmak için yanlış bilgiler vermek ve o körpecik düşüncelerini yanlış yönlendirmek yerine onların diliyle anlamalarını sağlayacak sorular sormalıyız.
İyi bir gözlemci olmak için dinlemenin, hayatın bizlere sunduğu güzelliklerin tozunu almak için anlamaya çalışmanın ve anlamın izlerini taşıyan bilgiye ulaşmak için sorgulamanın her yaşta çok değerli olduğunu unutmayalım. Ne demiş Descartes; "düşünüyorum o halde varım"
Düşündükçe ve hayatı sorguladıkça dünyanın daha yaşanası bir yer olacağı ümidiyle.