Hız ve değişim çağımızın en belirgin özellikleri arasında yer almaktadır. Teknolojinin gelişmesi, değişim hareketlerini de hızlandırmış, artık değişken koşullara uyum sağlayabilmek hayati önem kazanmıştır. Bu durum hayatımıza "Uzun vade yok." sloganıyla birlikte yeni bir kavramı sokmuştur: Esnek çalışma.
Esneklik, çalışma hayatına dair ezberleri bozarak iş ilişkilerine farklı bir boyut getirmektedir. Hepimiz biliriz, bazı meslekler, devlet garantisi altında sayılır ve devlet işine girenlerin ömür boyu bu garanti kapsamında rahat edeceği düşünülür. Devletin memura verdiği maaş yüksek olmayabilir ancak işten atılma korkusu olmadan yaşamak yine de birçok insan için çok caziptir. "Devlete kapağı atmak" deyimi bu düşüncenin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Oysa artık "Uzun vade yok!" sloganıyla birlikte "Sırtını devlete yasla, bir ömür rahat et!" anlayışı tarihe karışmak üzere. Çağımızın aranan insanı, "değişimle değişebilen insan" modelidir. Bu durum, değişime ayak uyduramayan çalışanların iş güvencesini ortadan kaldıran uygulamaların bir bir hayatımıza dâhil olmaya başlamasına neden olmuştur. Eğitim çalışanları da bu durumdan nasibini alacağa benziyor. "Uzun vade yok!" sloganı ve iş saatlerinin çalışan tarafından belirlenmesine olanak tanıyan esnek çalışma modelinin eğitime yansımalarına göz atmakta fayda var, böylece gelecekteki değişimi hissedebiliriz.
Sözleşmeli öğretmenlik; 2004 yılından sonra hayata geçirilmiştir. O güne kadar kadrolu çalıştırılan öğretmenler, sözleşmeli statüye alınmıştır. Değişikliğin gerekçesinin öğretmenlerin kendilerini sürekli geliştirebilmelerinin yolunu açmak olduğu açıklanmıştır. Sözleşmeli öğretmenler, kadrolu öğretmenlerin sahip olduğu tayin isteme, sağlık özrü tayini gibi haklardan yararlanamamakta ve sözleşmeleri her yıl ocak ayında yenilenmektedir.
Ücretli öğretmenlik; taşeronluk sisteminin eğitimdeki karşılığıdır. Aynı okulda çalışan ve otuz saat derse giren kadrolu öğretmen ile ücretli öğretmen arasında büyük bir ücret farkı vardır.
Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik, uzun vade yok sloganının eğitimde somutlaşmasıdır.
Uzaktan eğitim; gelişen teknolojiyle beraber hayatımıza girmiştir. Dijitalleşme ile yirmi dört saat boyunca erişilebilen ders içerikleri oluşturulmuştur. Artık öğrenciler, zaman ve mekândan bağımsız olarak eğitim alabilmektedirler. Böylece eğitim dört duvar arasından çıkmakta, kişiselleşmektedir. İş dünyasında görülen home ofis uygulaması öğrenme süreçlerinde, uzaktan eğitim olarak karşımıza çıkmaktadır. YÖK verileri son yıllarda uzaktan eğitime katılanların sayısının örgün eğitime katılanların sayısından iki kat fazla olduğunu göstermektedir.
Esnek modüler eğitim; 2023 Eğitim Vizyon Belgesi ile gündeme gelmiştir. Kişisel ilgi ve ihtiyaçlar göz önünde bulundurulmaksızın herkes için tek tip müfredatın uygulanmasının bugünün ihtiyaçlarına cevap vermediği vurgulanmakta modüler eğitime geçileceği söylenmektedir. Modüler eğitimle kişinin değişen şartlara göre kolayca şekil alabileceği bir eğitimden geçirilmesi planlanmaktadır. Bu eğitim süreci, diplomadan ziyade sürekli değişen şartların ihtiyacını karşılamaya yönelik sertifika programlarına dayanmakta, iş dünyasının değişken koşullarına bireyi önceden hazırlamak amaçlanmaktadır.
Görünen o ki tek bir dalda uzmanlaşmak, değişimin bile büyük bir değişim içinde olduğu geleceğin insan ihtiyacını karşılamamakta, farklı koşullara uyum sağlayabilen sertifika sahibi bireyler, iş dünyasının arzu ettiği çalışan profilini oluşturmaktadır. Bu insan tipini yetiştirecek olan eğitim sistemi de bu doğrultuda kendini yenilemektedir.