Hayatını kaybettiği duyurulduğunda, herkes bir yakınını kaybetmiş gibi hissetti ve kendi evinden bir cenaze çıkacakmış gibi derinden etkilendi. Onu son yolculuğuna uğurlamak için, genci-yaşlısı, fakiri-zengini, sağcısı-solcusu, dinsizi-dindarı,alevisi-sünnisi, Türkü-Kürdü-Arabı-Lazı-Çerkezi yan yana saf tuttu. Herkes kendinden gördüğü birini kaybetmenin üzüntüsünü yaşadı.
Bu durum, ülkemiz açısından nadir görülen bir tablo idi. Kimseyi, ötekileştirmeden, kırıp dökmeden, güler yüzü, sevgi dolu yüreği ile tüm insanların ortak paydası olmuştu Barış MANÇO. Bu cenazedeki birlik, adı gibi toplumun her kesimi ile BARIŞık yaşamasının sonucuydu. İmam sorduğunda, öyle laf olsun diye değil yürekten seslendi herkes ….Barış’ı iyi bilirdik. Üzerinde hiçbirimizin hakkı yoktu ama onun çocuklarımızın gülüşünde, evlerimizdeki huzur ve neşede hakkı vardı. Olmayan hakkımızı ona helal ederken onun evlerimizde bıraktığı boşluğu ve bizim için ne denli değerli olduğunu bir kez daha hissettik. O güzel insan, öğütlerini bize miras bırakıp ayağında çizmesi yüzünde sıcak gülüşüyle sonsuzluğa doğru yürüyüp gitti…
Bir toplumda siyasi, etnik, mezhepsel, sınıfsal, bölgesel, çatışmalar yaşanabilir. Bu tehlikeli durum, toplumu ayrıştırıp çözülmeye doğru götürür. Milleti yek vücut tutabilmek için her kesimle diyaloğu olan, tüm çevrelerin sevdiği, saydığı insanlara ihtiyaç vardır. Barış MANÇO işte böyle biriydi.
Ben böyle insanları, toplumun ayrışmasını engelleyen, toplumdaki kesimleri birbirine bağlayan altın halkalar olarak görürüm.
Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Toprak Dedemiz Hayrettin KARACA da altın halkalarımızdan biriydi. O da tevazusu, hoşgörüsü, ülkemiz için yürüttüğü fedakarca çalışmalar ile her kesimin sevgisini kazanmış çok değerli bir insandı.
Böyle değerli insanlara o kadar çok ihtiyacımız var ki!
Bir eğitimci olarak “Böyle altın halkaları nasıl yetiştirebiliriz?” sorusu beynimi sürekli meşgul eden bir sorudur. Şayet bunu başarabilirsek, toplumsal barışımızı kimse bozamayacak kardeşi kardeşe düşman edemeyecekler ve ülkemize huzur gelecektir. Neticede hiçbir güç ülkemizi bölüp parçalayamayacaktır. İşte bu yüzden altın halkalar çok önemlidir.
Bunun için altın halka insanlarımızın kişisel özellikleri incelenmeli, aynı niteliklere sahip bireyler yetiştirilmelidir. Mevcut haliyle öğretim programlarında çocuklara empati, hoşgörü, iletişim gibi becerilerin kazandırılması yer alsa da yeni nesle bu becerilerin kazandırılamadığı açıktır. Bunun sebepleri irdelenmeli, eğitim sisteminde gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Ülkemizin birlik ve bütünlüğüne maya olmuş tüm değerli insanları rahmet ve minnetle anıyoruz.
Doğan CEYLAN