Aygül BALKIN
………………………………………………………….
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değildir.
Onlar Hayat’ın kendine duyduğu hasretin oğulları ve kızlarıdır.
Onlar sizin vasıtanızla gelirler, fakat sizden değiller,
Ve gerçi sizinledirler, ama size ait değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, ama düşüncelerinizi değil,
Zira onların kendi düşünceleri var.
Onların bedenlerini barındırabilirsiniz, ama ruhlarını değil,
Zira onların ruhları yarının hanesini mesken tutmuştur, sizin ziyaret edemeyeceğiniz, rüyalarınızda bile.
Onlar gibi olmaya gayret edebilirsiniz, ama onları kendinize benzetmeye kalkmayın
Zira hayat geriye doğru gitmez, ne de oyalanır dünle.
……………………………………………………………….
Halil CİBRAN
AİLE: Anne ve Baba Olmak
Aile, evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük toplumsal kurum olarak tanımlanır (Türk Dil Kurumu). Dünyaya geldiğimiz ilk günden itibaren bir toplum içinde doğarız ve bu toplumsal yapıda hayatla ilk tanışıklığımız bir “Aile” içerisinde olur. Aile, kadınlar ve erkekler olarak işbölümünün şekillendiği yer olmakla beraber, sosyalleşmenin ilk başladığı ve insan eğitiminin ilk tohumlarının atıldığı yerdir.
Aile kurumu ile beraber eğitim, siyaset, din, hukuk, ekonomi gibi kurumların içinde yer aldığı toplumsal yapı bize çeşitli statüler verir ki bu statülerin bazılarına doğuştan sahibizdir; cinsiyet gibi, ırk gibi, ailemizin sahip olduğu soy gibi. Birde sonradan edinmiş olduğumuz statüler vardır. Bu statüler bizi bir meslek sahibi ya da bir gruba üye yapabilir aynı zamanda birisine eş, birisine kardeş, birisine teyze ve birilerinin anne babası olma gibi statüler sonradan edindiğimiz statülerdir. Bu statüler içinde belki en önemsediğimiz statü edindiğimiz meslekler gibi görünsede asıl önemli olanı, bir ülkenin ve dünyanın geleceği olan bir nesli, çocuklarımızı yetiştiren ve bir kere edindikten sonra hayat boyu devam eden “Anne” ve “Baba” statüsüne sahip olmaktır.
Anne ve Baba Kimdir?
Sokrates çağlar öncesinde her gün kullandığımız, ama üzerinde gerçekten hiç düşünmediğimiz başlıca kavramları sorgulamanın önemini dile getirmiş, böylece bizim bilgi ya da bilgisizliğimizi onların gerçek anlamlarını ortaya çıkarmakla mümkün olabileceğini belirtmişti (Felsefe Kitabı, Alfa Yayınları, 2015).
Anne ve Baba ile bildiklerimiz muhtemelen kendi anne ve baba ile ilgili bildiklerimizle sınırlıdır. Nasıl bir ailede, nasıl bir anne baba ile büyüdüysek ya da yakın çevremizde deneyimlediğimiz anne ve baba örnekleri gelecekte nasıl bir anne ve baba olacağımızın da belirleyicisi olmaktadır.
Peki, bir insanı tam olarak anne ve baba yapan şeyin ne olduğunu hiç düşündünüz mü?
Öncelikle her iki kelimenin de sözlükte ne anlama geldiklerine ve kökenine bakalım.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre anne; “Çocuğu olan kadın” anlamında kullanılmaktadır. Dr.Dursun Ayan’ın çalışmasında; tarihte en eski kaynaklarda anne yerine kullanılan kelimenin yine doğum anlamını içeren “Ög” sözcüğü olduğu belirtilmiştir. Günümüzde “Annesiz” anlamına gelen “Öksüz” kelimesinin kökeni Orhun Yazıtlarında “Ögsiz” olarak geçtiği belirtilmektedir. (www.Etimolojiturkce.com). Zamanla “Ög” sözcüğü yerine “Ana” sözcüğü yerini almıştır. “Anadolu dillerinde “an” kökünün de doğurma, dişilik, üreticilik gibi nitelik taşıyan eylemleri yarattığı bilinmektedir.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre baba; Yine anne sözcüğünde olduğu gibi “Çocuğu olan erkek, peder” ve “Çocuğun dünyaya gelmesinde etken olan erkek” anlamlarına gelmektedir. Etimolojiturkce internet sitesinde Baba kelimesini yerine dede, ata kelimelerinin kullanıldığı ve "Yaşlı adam” anlamına geldiği gibi “Sevgi ve Saygı hitabı” olarakta kullanıldığı belirtilmiştir [ Ebu Hayyan, Kitabü-l İdrak (1312) ].
Peki, bir çocuk dünyaya getirmek ve bir çocuğun dünyaya gelmesinde etken olmak, evlat edinmek ya da evladının kimliğinde annesi ya da babası olarak gözükmek, çocuğumuzun bize anne ya da baba diye seslenmesi bizi gerçekten “Anne” “Baba” yapar mı? Ya da “Annelik” ve “Babalık” için yeterli midir?
Bir çocuk için Anne mi Baba mı daha önemli midir?
İmparator Penguenleri belgeselini izleyenler bilirler. Antarktika’da yaşayan imparator penguenler, hava sıcaklığının kışın eksi 50 dereceye düştüğü, rüzgârınsa saatte 200 kilometre hıza ulaştığı dünyanın en soğuk bölgesinde, pek az canlının dayanabileceği şartlar altında yaşıyorlar. Tek eşli olan imparator penguenleri üreme zamanlarında bizlere örnek olabilecek bir davranış gösteriyorlar. Dişi penguenler beslenmek ve yavrularına yiyecek arayışı için açık denizlere dönmeden önce yaklaşık yarım kilo ağırlığındaki yumurtalarını buzun üzerine düşürmeden dikkatlice eşlerinin ayaklarının üstüne geçirirler. Görevi eşinden devralan erkek penguenler ise, ortalama iki ay boyunca yumurtaları ayaklarının üstünde, üzerlerini battaniye gibi örten özel vücut bölgesinin içinde taşırlar. Yumurta buza kısa bir süre dahi temas etse, içindeki yavru ölebilir. Son derece özenli olan baba penguen anne penguen gelinceye kadar yavrusunu özenle korur.
İnsanlar için durum nasıldır? Anne ile Baba arasında penguenler gibi bir uyum, işbirliği söz konusu mudur yoksa yavrusunu 9 ay boyunca karnında taşıyan anne, babadan çok daha önemli midir?
Doç.Dr. Oya Güngörmüş Özkardeş; annelerin çocukları için niçin babalarından daha önemli olduğuna dair bazı görüşleri şöyle sıralamaktadır;
- Babalar biyolojik olarak gereklidir.
- Anne dokuz ay karnında taşıdığı için çocuğuyla arasındaki bağ çok özeldir.
- Çocuğun bakımını anne yapmalıdır. Çünkü kadınlar biyolojik açıdan bu konuda daha donanımlıdır.
- Anneler çocuklarıyla daha çok zaman geçirirler.
- Babalar anneler kadar çocuklarını etkileyemezler.
- Özellikle bebekler için anneler daha önemlidir, çünkü bebeğin her türlü gereksinimini anlayıp karşılayabilir.
Peki, bu görüşlerin ne kadarı doğru?
Özkardeş, bu görüşleri doğrulamadan önce babalar ile ilgili yapılan araştırmaların görüşlerine de yer vermiştir. Yapılan araştırmalara göre;
- Bazı kültürlerde doğduğu andan başlayarak çocuğun tüm sorumluluğu babaya verilmektedir.
- Babaların varlığı annenin doğum anında yaşadığı zorlukları daha hafif atlatmasına yardımcı olmaktadır.
- Özellikle bebeklerin, anneleri aracılığıyla dünyayı tanıdıkları, öncelikle yalnızca bir ebeveyne bağlandıkları görüşünün doğru olmadığı düşünülmektedir.
- Bebekler ilk günlerden başlayarak çevrelerindeki yetişkinlerle farklı ilişkiler kurarlar. Örneğin babalarından gelen oyun oynama isteğine daha olumlu tepki verirler.
- Doğumdan sonra babalarda da bir takım hormon düzeylerinde bazı değişikler (testosteron ile estradiol düzeyinde düşme, prolaktin ile kortizol düzeyinde yükselme) olduğu saptanmıştır.
- Babalarda anneler kadar bebeklerin bakımını başarıyla gerçekleştirebilmektedir.
Bu bilgiler, anne ve babanın her ikisinin de çocuk için önemli ve birbirini tamamlayıcı rolleri olduğunu göstermektedir ( Ana Baba Okulu, 2014)
Sosyalleşme sürecinin ilk olarak ailede başladığını ve hayat boyu devam ettiğini belirtmiştik. Bu süreç içerisinde anne baba davranışları önemli yer tutar. Çocuk doğumdan itibaren, çevresinde yaşayan insanların tutum ve davranışlarını taklit eder. Bu taklit önce anne baba imajıyla başlar. Ebeveynlerin gerek kendi aralarında gerekse çocuklarıyla kurduğu iletişim biçimi, çocuğun gelecekte sergileyeceği tutum ve davranışları belirlemektedir. Aile ve toplumsal hayatımızda, çocuklarımızı tanımak, gelişim özelliklerini bilmek, gelişim sürecinde meydana gelen değişimi izleyebilmek anne-babaların en temel görevlerinden olmalıdır ( Eğitim Sosyolojisi,2018).
Çocuklarımız anne ve baba olarak bizden ne bekler?
Prof Dr Norma Razon çocukların temel ihtiyaçlarını bize şu şekilde sıralamıştır;
Bir çocuk öncelikle “Sevgi ve Şefkat ister” Şefkat görerek, sevildiğini ve istendiğini hissederek büyüyen çocuk mutlu olur, çevresi ile iyi ilişkiler kurar. Sevgi ve şefkatten yoksun büyüyen çocuğun ise, uyum ve davranış bozukluğu göstermesi olasıdır. Çocuk gelişiminde en yararlı olan sevgi, ölçülü olandır.
Her yaştaki çocuk ailesinden “İlgi” bekler, kendine, yaptıklarına, anlattıklarına ilgi gösterilmesini ister. Bu ilginin de sevgi gibi kararlı ve ölçülü olması gerekir. Aşırı ilgi de yetersiz ilgi de çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkiler.
Çocuk sağlıklı büyüyebilmek için kendini “Güven içinde hissetmek” ister. Dengeli sevgi, ölçülü ilgili, çocukta güven duygusu yaratır. Ailede kuralların sık sık değişmemesi, değer yargılarının kesin olması, ailenin dengeli bir disiplin uygulaması, hem çocuğun istenen davranış modelini kazanmasını, hem de kendini güven içinde hissetmesini sağlar. Güven içinde büyüyen çocuk, çevresine kolay uyum sağlar, çevresindekilerle olumlu ilişkiler kurabilir, bu duygudan yoksun olan çocuk çekingen ve kararsız olur, kendine de, çevresine de güven duymaz.
Çocuğun ailesine güven duyması kadar, “kendine güven duymak” da ister. Çocuğun kendine güven duyması ve doğru davranışı özgürce seçebilmesi için, kendi başına bazı işleri başarması, başarısı ile kendisini kanıtlaması gerekir. Çocuğa kendisini kanıtlaması ve bağımsız olması için fırsatlar verilmelidir.
Nasıl bir Anne ve Baba Olmak?
Cüceloğlu, “Geliştiren Anne-Baba” kitabında nasıl bir anne ve baba olmak istediğimizi sorguluyor. Bilen bir anne baba mı? Bilmediğini bilen, öğrenen, kendini geliştiren anne baba mı?
Bilen tavrı içinde denetleyici anne-babalık yapanlar için önemli olan çocuğun davranışıdır ve o nedenle çocuğun davranışını terbiye etmeye kalkarlar. Geliştiren anne-baba çocuğun davranışına değil, kendi davranışına odaklanır. “İyi ve doğru olanı” kendisi yaparak, örnek olur, çocuğunun da “iyi”yi seçmesinin ve “doğru”yu yapmasını bekler.
Çocuğun davranışından çok kendisini eğitmeyi hedefleyen anne baba çocuğun konuşmalarından çok kendi konuşmasına odaklanır, çocuğuna örnek olacak şekilde zengin ve güzel konuşur.
Çocukların hayatımıza en önemli katkısı bizim olabileceğimiz en iyi insan olmaya çabalamamıza ve sonunda olmamıza vesile olmalarıdır. Çocuklarımız bize olgunlaşma fırsatı sunarlar. Bir insanın olabileceğinin en iyisi olma yönünde gelişmesi müthiş haz verici, doyumlu bir süreçtir. Bize bu hediyeyi ancak çocuklarımız verir ve anne babanın kendi olarak gelişip olgunlaşması çocuklarına verebilecekleri en büyük hediyedir (Cüceloğlu, 2017).
Bize anne ve baba olma statüsünü kazandıran, bilen değil onlarla beraber hayatı yeniden öğrenmeye başladığımız sevgili oğullarım Yasin Ege ve Kemal Efe’ye ithafen.
Kaynakça;
Ayan, D. (2011), “Ög”den “Anne”ye: Türkçe Söz Varlığı Anne, Aile ve Toplum Eğitim Kültür ve Araştırma Dergisi, Yıl: 12 Cilt: 7 Sayı: 26 Temmuz-Ağustos-Eylül 2011 ISSN: 1303-0256
Cibran, H. (2008), “ Ermiş ”, Çev. Aslan, İ. Kaknüs Yayınları, İstanbul
Cüceloğlu, D. (2017), “Geliştiren Anne Baba”, Remzi Kitabevi, Şubat
Köse, E. , Zeki Genç, S. (2018), “Eğitim Sosyolojisi”, Pegem Akademi, Eylül, Ankara
“ The Philosophy Book: Felsefe Kitabı ”, (2015), Çev. Lakşe, E., Alfa Yayınları, İstanbul
Yavuzer, H. (2014), “Ana Baba Okulu”, Remzi Kitabevi, Eylül
İnternet Kaynakları
https://www.etimolojiturkce.com/kelime/anne/baba/Ocak_2020
https://sozluk.gov.tr/Ocak_2020
https://www.atlasdergisi.com/kesfet/bilim/buzun-imparatorlari/Ocak_2020