Dokuzuncu Sınıftan Onuncu Sınıfa Geçemeyenler!

Eğitim Bilimleri - Eğitim sisteminin temel sorunları arasında özellikle dokuzuncu sınıfta yoğunlaşan  sınıf tekrarı diğer bir ifade ile sınıfta kalma önemini ve sorun sıralamasındaki yerini korumaya devam etmektedir.

Dokuzuncu Sınıftan Onuncu Sınıfa Geçemeyenler!

Alaaddin Dinçer/Eğitimci

Eğitim sisteminin temel sorunları arasında özellikle dokuzuncu sınıfta yoğunlaşan  sınıf tekrarı diğer bir ifade ile sınıfta kalma önemini ve sorun sıralamasındaki yerini korumaya devam etmektedir.Çocuğun gelişim aşamalarında ergenlik yaşıda olan dokuzuncu sınıf yaşı bir bakıma öğretim yaşantısının da dönüm yılı olmaktadır.Dokuzuncu sınıf aynı zamanda çocukların ortak ders gördüğü sınıftır. Liselerin dört yıla çıkarılmasından bu yana dokuzuncu sınıfta benzer sonuçlar (sınıf tekrarı yoğunlaşması) yaşanmaktadır.Dokuzuncu sınıftan onuncu sınıfa geçmeyi başaranların ortaöğretim programları arasında yatay geçişinin yanında, güçlü bir ortaöğretim temeli oluşturmayı amaçlayan ve bu yönüyle ortak dersler okutulan dokuzuncu sınıf bir tür eleme sınıfı işlevi görmektedir.O nedenle dokuzuncu sınıfı okunan dersler dahil bütün yönleri ile ele alıp yeniden yapılandırmak,yeni bir hal ve yol bulmak gerekmektedir. 

 

2017-18/2018-19 meb istatistiklerinden yararlanarak ve bu istatistikleri karşılaştırarak hazırlanan bu çalışmada, iller bazında dokuzuncu sınıflarda görülen sınıf tekrarı/bir üst sınıfa geçememe sayıları değerlendirilmiştir.İller bazlı değerlendirme dışında onuncu ve on birinci sınıflardaki genel sınıf tekrarı ortalamaları da çıkarılmışır.Buna göre;öğrencilerin %17,67’sı dokuzuncu sınıftan onuncu sınıfa, %4,51’i onuncu sınıftan on birinci, %5.44’ü onbirinci sınıftan onikinci sınıfa geçememiştir.Dokuzuncu sınıftan onuncu sınıfa geçemeyenlerin %98,24’ü meslek lisesi %1,76’sı genel  liselerde okuyan öğrencilerden oluşmaktadır. Geçemeyenlerin içinde kızların oranı %42,49 oğlanların oranı %57,51’dir.  Onikinci sınıf düzeyinde olup örneğin 2019’da YKS’ye başvuru yapmayanların sayısı 7  bin 698’dir. Başvurmmayan bu sayının özel eğitim gereksinimli çocuklardan oluştuğu kuvetle muhtemeldir. Ayrıca 2015-16 meb istatistiklerinde dokuzuncu sınıfta görünen 1 milyon 354 bin 314 öğrenciden 363 bin 915 (%26,87) öğrenci 2018-19 yılında onikinci sınıfa kadar ulaşma başarısını gösterememiştir. Başka bir ifade ile söyleyecek olusak,2015-16  öğretim yılında lise birinci sınıfta görünen her dört öğrenciden biri 2018-19 öğretim yılında lise onikinci sınıfta görünmemektedir.Bu oran 2012-13/2015-16 arası dönemde %36,25,2009-10/2012-13 arası dönemde ise %38,30 olmuştu.

 

Yıllar itibarı ortaya çıkan azalma olumlu olmakla birlikte son dört yıllık dönemde oluşan %26,87’lik oranın hala çok yüksek bir oran olduğunu belirtmem gerekmektedir.Geçmiş dönemlerde de sınıf tekrarında meslek liseleri daha yüksek orandadır.Oysa meslek liseleri son yıllarda niceliksel yatırımlar bakımından oldukça geniş olanaklara kavuşturulmuştur. Örneğin,bir dersliğe 22,33 bir öğretmene 10,81 öğrenci düşmektedir. Nicel gelişmeye rağmen nitel dönüşümde sıçrama görülmemesi üzerinde önemle durulması ve düşünülmesi gereken bir durumdur. İstatistiklerde din öğretimi genel müdürlüğü bünyesinde bulunan imam hatip liselerinin hangi kategoride gösterildiği bilinmemektedir. Eğer meslek liseleri kategorisi içinde gösterilmişse ki muhtemelen öyledir, o zaman bu alanda görülen bir üst sınıfa geçemeyenlerin oranının yüksek olmasında imam hatip liselerinin etkisinin olduğu yorumu yapılabilir. 

 

2017-18 yılının dokuzuncu sınıf öğrenci sayısı ile 2018-19 yılının onuncu sınıf öğrenci sayısının  karşılaştırması yapılan il sayısı 40 olup,bu illerin seçiminde bölgesel dağılım ve öğrenci sayısının çıkluğuna göre örneklemler oluşturulmuştur. 22’si büyükşehir 19’u dğer şehirlerden olan illere Marmara Bölgesinden İstanbul, Kocaeli, Bursa, Sakarya, Edirne ve Çanakkale, İç Anadolu Bölgesinden Ankara,Konya, Kayseri ,Kırıkkale ve Sivas,Ege Bölgesinden İzmir, Manisa, Aydın, Afyon ve Kütahya, Ak Deniz Bölgesinden Adana, Hatay, Antalya, İsparta ve Osmaniye, Karadeniz Bölgesinden Trabzon,Samsun, Rize,Tokat, Çorum ve Zonguldak, Doğu Anadolu Bölgesinden Malatya, Erzurum, Van, Elazığ, Muş, Ağrı ve Hakkari, Güneydoğu Anadolu Bölgesinden Gazi Antep, Şanlı Urfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Adıyaman ve Şırnak illeri dahil edilmiştir.Aşağıda tabloda yer almayan 40 ilde de benzer

karşılıkları bulmak mümkün.

 

İller ve dokuzuncu sınıfta sınıf tekrarına kalma oranları %

İl Adı

Oranı

İl Adı

Oranı

İl Adı

Oranı

İl Adı

Oranı

Van

 50,23

Batman

 22.23

Adana

 17,27

Osmaniye

 14,03

Ağrı

 35,84

Erzurum

 22.08

Tokat

 17,19

İsparta

 13,51

Ş.Urfa

 33,21

Konya

 21,41

Sivas

 17,20

Çorum

 13,37

Muş

 30,16

Afyon

 20,54

Trabzon

 15,94

Edirne

 12,33

Diyarbakır

 29,66

Zonguldak

 19,32

Kocaeli

 15,92

Çanakkale

 12,27

Hakkari

 29,30

Manisa

 19,03

Kayseri

 15,74

Rize

 12,27

Mardin

 27,57

Aydın

 18,55

Samsun

 15,53

Bursa

 12,17

Şırnak

 27,17

Adıyaan

 18,07

Kütahya

 15,51

Ankara

 11,75

G.Antep

 25,64

İzmir

 17,40

Elazığ

 14,92

Kırıkkale

 11,14

Hatay

 23,38

İstanbul

 17,37

Malatye

 14,33

Antalya

 10,81

-----------

----------

-----------

---------

----------

----------

Balıkkesir

 10,70

 

Tartışma ve sonuç,sınıf tekrarı,okul terkleri ve devamsızlık sorunu eğitim sisteminin oldukça yakıcı sorunlarındandır.Yıllardır çözülememiş olup bu yaklaşımlarla devam edilirse de daha uzun yıllar  çözülme olanağı olmayacaktır.Sınıf tekrarının neredeyse tamamının meslek liselerinde görülmesi, bu liselere giden çocukların eleğin altında kalan ve alt sınıflarda ki başarıları en düşük çocuklar olduğu gerçeğini akıllara getirmektedir. Tablonun ilk sutununda yer alan10 ilin bir üst sınıfa geçememe oranının  yüksek olmasının altında yatan nedenleri ise şöyle sıralamak mümkün,

-Ebeveynlerin sosyo ekonomik kültür  ve eğitim düzeylerinin durumu,aile içi iletişimsizlik.anne ve babaların çocuk yetiştirme tarzı,

-Dil bariyeri ve dil problemleri,

-Çocuk işçiliği ve çocuk gelinler sorununun bu illerde yaygın olması ve bu soruna hala somut ve kalıcı çözümler bulunmamış olması,

-Okula ve eğitime karşı yaşanan güven kaybı ve bundan kaynaklanan yurttaş ilgisizliği,

-Köyden kente göç olgusunun yarattığı travma ve bu travmadan kaynaklı sosyal uyumsuzluklar,

-Kalabalık aile ortamları ve aile içi şiddet,barınma ve beslenme çalışma ortamı sorunları,

-Öğrencinin görme, işitme, konuşma ve benzeri sağlık sorunları, öğrencinin psikolojik durumu

-Öğrenmeye hazır olmama, yanlış çalışma alışkanlıkları,

-Ergenlik yaşının gerektirdiği zihinsel, bilişsel, duygusal ve sosyal açılardan yeterli ölçüde gelişmemiş olma, öğrenme güçlüğü,

-Kendine güvenin azlığı, sosyal becerilerin ve iletişim becerilerinin gelişmemiş olması, kaygının çok düşük ya da yüksek olması. Geçmişte yaşanan başarısızlıklara takılıp kalma, aşırı hareketlilik

-Sınıf ve okul ortamı çocukları rahatsız edebilecek durumdaysa, öğretmenin yanlış tutum ve davranışları varsa ya da uygun öğretim teknikleri kullanılmıyorsa ayrıca çocuk çeşitli nedenlerden ötürü arkadaşları tarafından dışlanma

-Çocuğun eğitimi için yeterli özen ve desteğin gösterilmemesi; aile, çocuğu okula gitme ve ders çalışma konusunda heveslendirmiyor, ona güvendiğini hissettirmiyor, gerektiğinde yardım etmiyor, destek olmuyorsa ayrıca bu konularda uygun olmayan ödül ve ceza teknikleri kullanıyorsa, 

-Anne babanın çocuğun ders çalışmaktan başka bir şey yapmasına izin vermemesi; sosyal faaliyetler, resim, müzik, spor etkinlikleri gibi başarıyı destekleyici çalışmaları gereksiz hatta zarar verici olarak görmesi, çocuğun oyun oynamasına, az da olsa arkadaşlarıyla görüşmesine izin vermemesi,

-Ailenin çocuk yetiştirme tarzı ve çocuğa gösterilen hatalı tutum ve yaklaşımlar, başarı üzerinde olumsuz etki yapar. Çocuğun çok gevşek bırakılması veya aşırı baskı ve otorite altında bulundurulması,

-Çocuğun her hareketinin gereğinden çok izlenmesi, en ufak hatasının bile sert tepkiyle karşılanması, sürekli eleştirilmesi, her düşünce ve davranışta zekâ belirtilerinin aranması,

-Anne babanın yaklaşımlarına karşı çocuğun verdiği tepkiler de başarısızlığa neden olur. Bazı çocuklar, anne babalarına duydukları kızgınlığı yaramazlık yaparak, ders çalışmayarak gösterirler. Böyle yapıp zayıf notlar alınca onları cezalandırıp intikam alacağını düşünürler. Çocuğa küçük yaşlardan başlanarak sorumluluk duygusu kazandırılamamışsa, bu duyguyu kazanmasına fırsat verilmemişse,
-Kalıtımla anne babadan çocuğa geçen bedensel ve zihinsel özellikler,

-Anne babanın çocuk ile birlikte yeterince zaman geçirmemesi sonucunda çocuk, anne ve babasıyla kaliteli zaman geçiremez ve paylaşımlarda bulunamazsa duygusal yoksunluk yaşar, ihtiyacı olan ilgiyi okulda araması gibi nedenler sıralanabilir.

 

Kuşkusuz yukarıda yer alan nedenleri ve benzerlerini çoğaltmak mümkün. Burada esas sorun bu durumun ileride ne işte ne de eğitimde olmayan milyonlar olarak karşımıza çıkması, ülke ve toplum için yararlı olmayan zararlı işler yapan nesillere dönüşmesidir. Eğitimde sınıf tekrarı, devamsızlık ve okul terkleri sosyal bir yaradır. Bu nedenle mümkün olduğu kadar ve hatta 18 yaşın sonuna kadar çocuğu örgün öğretimde tutacak çözümler üretilmelidir. Bu anlamda an itibarı ile örgün öğretim çağında olup (18 yaş dahil) açık öğretime devam eden çocuklara örgün öğretime tekrar dönebilmeleri için bir olanak daha verilmelidir. Açık öğretimli sayısını ne kadar azaltırsak sokakta karşılaşılan sorunları o kadar azaltmış oluruz. Bunu gerçekleştirmek için sorumluluğu olan bütün kişi ve kurumlar şimdi ve hemen adım atmanızı bekliyoruz. 29.10.2019