ÖĞRETMENİMİ KAYBETTİM, HÜKÜMSÜZDÜR !

Fikir Yazıları - Öğretmenin toplumdaki yerini eğitimin toplumdaki yeri belirler. Bir toplumun iktisadiyatında üretim gelişmekteyse buna koşut olarak eğitim ve bilim alanında da gelişme ve ilerleme sağlanır.

ÖĞRETMENİMİ KAYBETTİM, HÜKÜMSÜZDÜR !

Öğretmenin toplumdaki yerini eğitimin toplumdaki yeri belirler. Bir toplumun iktisadiyatında üretim gelişmekteyse buna koşut olarak eğitim ve bilim alanında da gelişme ve ilerleme sağlanır.

Dünya tekelleri 1970'lerden sonra ellerindeki stoku eritmek için toplumları neoliberal/postmodern politikalarla üretimden kopardı. Üretimden kopan toplumlar akılcılık ve bilimsellikten de koptular ve Yeni Orta Çağ'a girildi. Toplumsal üretimden ve kimlikten kopan bireyler sistemin tüketicisi hâline geldiler. Sistemin topluma kendi kültürünü aşılaması için birçok aracı vardır. Eğitim ve eğitimciler de sistemin tüketim kültürünü aşılamanın aracı oldular. Eğitimciler tüketim kültürünü aşılarken kendileri de tüketim sisteminin parçası oldular.

Öğretmenler odasında yeni çıkan arabaları, aldığı kıyafeti, gittiği oteli, konuşmakta, fakat eğitimle, alanıyla ilgili gelişmeleri takip etmemekte, dünyanın ve insanlığın gidişatı hakkında kafa yormamaktadır. Sistem kendi insan tipiyle kendi öğretmenini de yaratmış, apolitik, sistemin kendine biçtiği rolü benimsemiş, sistem içi kariyer basamaklarında tırmanma yolunu, sıradan bir insan olmayı seçmiş. Çürümüş sistemin çürük hukukunu ve etik anlayışını kabul etmiş. Millî Eğitim'de atama ve terfinin nasıl gerçekleştiğine bakmamız yeterlidir. Oysa Cumhuriyet'in ilk yılları fedakâr, kahraman öğretmenlerin hikâyeleriyle doludur. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının da konusu olmuştur. Nerede Cumhuriyet'in Feride’si, nerede Köy Enstitülerinin Fakir Baykurtları, Talip Apaydınları, Mahmut Makalları... Öğretmenimi kaybettim, hükümsüzdür! 24 Kasım’ın tüketim ve hediye günü değil, sorgulama günü olması dileğiyle…