İDEOLOJİSİZ EĞİTİM OLUR MU?
İdeolojiyi kısaca hayatı, toplumu anlamaya ve kavramaya yönelik sistemli düşünce olarak tanımlayabiliriz. Her sosyal sınıfın kendine göre bir ideolojisi vardır ve hayata o perspektiften bakar. Eğitim ise bireye ilgi ve yetenekleri doğrultusunda iş ve meslek kazandırma, kültür aktarma sürecidir. Eğitimin tanımında yer alan kültür aktarma işlevi aslında ideoloji yükleme işlevidir.
Her devlet kendi kimliğine ve ideolojik ihtiyaçlarına uygun bir eğitim sistemi inşa eder. Eğitim uzak hedeflerini devletin ideolojik hedefleri belirler. Atatürk, ulusal kurtuluş ardından her alanda devrimler yaptı. Topluma yeni bir kimlik ve değerler sistemi aşıladı. Türk millî kimliği, ve modern değerlerin topluma taşınmasında eğitimden yararlanıldı. Atatürk, eğitimden beklentisini “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesiller olarak ifade etti.
Günümüzde ideolojisiz eğitimden bahsedenler aslında Atatürk’ün tarif ettiği ve Türk eğitim sistemini temelini oluşturan millî ve laik eğitimi hedef almaktadırlar. Millî ve laik eğitime karşı çıkmak da bir ideolojik tercihtir. Postmodernizmin eğitimdeki savunucuları millîliğin yerine yerelliği; laikliğin/bilimselliğin yerine göreliliği ikame etmek istemektedirler. Bu da ideolojik bir eğitimdir. Çağımızda postmodernizm büyük tekellerin çıkarlarına hizmet etmektedir. Bunun için millî devletin millî eğitimi “ideolojik” olarak karalanıp itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır.
“Nasıl birey yetiştirelim ve ne öğretelim” soruları eğitimin ideolojisiz olamayacağını göstermektedir. Büyük tekeller eğitim “ tüketim budalası” yetiştirsin istiyor. Tüketim için akla ihtiyaç yok. Bireyi millî bilinç ve hedeflerden koparmak için de tarihle olan bağlarını koparmak gerekiyor. Dünden kopanın yarına yönelik hedefi olmaz. Amaçsız, kimliksiz birey anlık zevklerin peşine takılır ve tüketici olur.
Türk millî eğitim sistemi mevcut hâliyle Türkiye gerçeklerinden kopuktur, neoliberal ve postmodern sistemin çıkarlarına uygundur. Sistemin çıkarına uygun olduğu oranda da geçersizdir ve çıkmazdadır.