PAULO FREIRE ve ELEŞTİREL PEDAGOJİ
PERSPEKTİFİNDEN EĞİTİM – 2
Freire, ezen ezilen çelişkisinin dönüşümünde alçakgönüllüğe dikkat çeker. Ezen kibirli, ezilense utandırılmıştır. Ezenin ve ezilenin alçakgönüllü olabilmeleri için ezenin, ezilenin davasından yana dönüşmesi, ezilenin de kendi özgürlüğü için savaşması gerekir. Ancak bu durumda her ikisi de tevazuyu öğrenebilir (Freire, 2014). Bu yazıda özgürleştirici bilinçli eylemde/praksiste, Freire’nin problem tanımlayıcı eğitimle ilgili görüşlerine kısaca değinilecektir. Bu model, geleneksel bankacı eğitim modelinin radikal eleştirisini yaparak, kendisinin geliştirdiği alternatif bir eğitim kuramıdır.
Freire, yaşamın en belirgin özelliğinin,düzenli ve işlevsel bir gelişme olduğunu savunur. İnsanın bitmemiş bir karakteri vardır. Bu bitmemişlik, eğitimin köklerinde bulunur. İnsanın bitmemiş karakteri ve gerçekliğin dönüşme özelliği, eğitimin sürekli bir etkinlik olmasını zorunlu kılar. Bu nedenle, özgürleşmeye yürekten bağlı olunmalıdır. Özgürleşme bilinçli bir eylemdir/praksistir: İnsanların üzerinde yaşadıkları dünyayı dönüştürmek için düşünmesi ve eyleme geçmesidir. Özgürleştirici eğitim, idrak edimlerinden oluşur.Bu bilincin özüne,problem tanımlayıcı eğitim uygundur. Bu yöntemin temelinde diyalog vardır. Diyalog aracılığıyla yüzleşerek ezen ezilen çelişkisinin üstesinden gelinmeye çalışılır. Problem tanımlayıcı ve diyalogcu eğitimde alçakgönüllülük esastır. Birbirini dinleme, saygı, sevgi, güven duyma ve birlikte dönüşme için tevazu gerekir. Babacan tavırlı olmak, minnet duyulmak sahte yüce gönüllülüktür. Sorun tanımlayıcı eğitimde insan özgürleşerek, eleştirel biçimde algılayarak kendini geliştirebilir. Burada,diyalog bilinçliliğin oluşmasında en önemli öğedir. Freire’nin bankacı eğitim olarak betimlediği model, bilgiyi bir yatırım olarak gören anlayıştır. Diyaloğa direnir, gerçekliği mit haline getirir.
Eğitim, praksis içinde sürekli yeniden oluşturulur; olmak için olma sürecinde olmak zorundadır(Freire, 2016, s. 67-72).Bilincin doğasını yansıtan problem tanımlayıcı eğitim, gerçekliği deşifre eder. Eğer insanlar araştırıcıysa ve ontolojik yetileri insanlaşmaysa er ya da geç eğitimdeki çelişkileri görebilir ve kendi özgürleşmeleri için mücade edebilir. Herkesin söz söyleme hakkının olduğu eleştirel bilinçle gelişim sağlanır. Böylece öğrenciler, ortaya konan problemlerin çözümüne meydan okuyarak, kendilerini yükümlü göreceklerdir. Freire’e göre hiç kimse, ötekileri, engellerken, gerçekten insan olamaz. Bencilce daha fazlasına sahip olma tutumu,insandışılaşmanın bir başka biçimidir. İnsani varoluş, insanca var olmak dünyayı ve ona ilişkin problemleri birlikte dönüştürmektir.
Eğitim, olgu, kavram ve genellemeler üzerinedir. Öğrenciler önce olguları, sonra kavramları öğrenir. Ardından olgu ve kavramlardan açıklayıcı, yordayıcı, betimleyici genellemelere ulaşılır. Bloom taksanomisine göre olgu ve kavramların bilgisinden, senteze varılıyorsa, öğrenci üst düzey düşünme becerilerini kullanmış olur. Freire’e göre kelimeler, kavramlar dönüştürücü olmalıdır. Freire’e göre “Pará’nın başkenti Belém’dir” gibi bir olgu bilgisinin ötesinde, öğrencinin,başkent kavramının ne olduğunu öğrenmesi daha değerlidir. Çünkü kavramların bilgisine sahip olma, öğrencileri ilişkisel düşünme, neden sonuç ilişkisini analiz etmeye götürür. Dolayısıyla öğrencilerin öteleme becerisi gelişir.Okuduğunu anlamada en önemli beceri, öğrencilerin öteleme yapabilmesidir. Freire’nin ifadesiyle problem tanımlayıcı modelde, bilginin içeriği bir armağan ya da zorlama değildir. Bireylere, bilmek istedikleri şeyler hakkında geliştirilmiş bir sunuştur. Programların içeriğini, problem olarak yeniden sunuştur. “Türkiye’nin başkenti Ankara’dır” olgu bilgisidir. Türkiye’nin başkenti neden Ankara seçilmiştir? sorusu eleştireldir. Öğrenci ve öğretmen neden sonuç ilişkilerini birlikte sorgular. Problem tanımlayıcı eğitimle, ekonomik ve kültürel koşulları tarihsel olarak sorgulama becerisi gelişir.
1940’lı yılların toplumcu gerçekçi büyük yazarı Rıfat Ilgaz, “Sarı Yazma” adlı otobiyografik romanında “eğitim, işe,önce yanlış çivileri sökmekle başlamalıdır” der.Freire de bu noktada eğitimde, öğrenci-öğretmen çelişkisinin çözülmesi gerektiğine dikkat çeker. Eğitimde konfeksiyon yaklaşımı olarak sunulan herşeyin düşünmeyi engellediğini belirtir. Freire’e göre insanlar praksis olmadan insani olamazlar. Bilgi, ancak buluş ve yeniden buluş yoluyla insanların durmak bilmeyen, sürekli, umut dolu araştırmalarıyla meydana gelebilir.Diyaloğa direnen, diyalog karşıtı bankacı eğitim modeliyle bilginin araştırma süreçleri inkâr edilir. Bu nedenle, bu modelde çelişki sürdürülür(Freire, 2016, s. 59). Öğrenciler bilgi yüklenecek bilgi hamalı ya dayardım edilecek nesneler değildir. Öğrenciler, ancak ve ancak yaratıcılığa dayanan problem tanımlayıcı eğitim modeliyle eleştirel düşünür haline gelebilirler. Çünkü insanın dönüştürücü faaliyeti yaratıcıdır. Gençtan (2018) yaratıcılığın içinde bulunulan duruma en uygun tepkiyi verebilmeyi içerdiğini söyler. Freire’nin ifadesiyle, hümanist ve özgürleştirici bir praksis olan problem tanımlayıcı eğitim, insanları, olma sürecindeki varlıklar olarak kabul eder. Bilgi de bir tarihselliğe sahiptir. Hiçbir zaman olmuş bitmiş bir halde değildir, her zaman olma sürecindedir. Dolayısıyla önemli olan, bilginin oluşturulduğu ve bilme temrini ile birlikte büyüyen ve kendini rafine eden merakı eğitmektir (Freire, 2014).
Yaratıcılığa dayanan ve insanları özgürleştirmeyi hedefleyen problem tanımlayıcı yöntem, eleştirel bilinci geliştirebilir, toplumsal yaşama katılımı kolaylaştırabilir.Freire, bireylerin, demokratik bir toplumda özne rolünü üstlenmelerinin olanaklı olmasını bu koşula bağlar.
Kaynakça
Freire, P. (2016). Ezilenlerin pedagojisi. (Çev. D. Hattatoğlu ve E. Özbek). 12. Basım. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Freire, P. (2014). Yüreğin Pedagojisi.(Çev. Ö. Orhangazi). Ankara: Ütopya Yayınları.
Gençtan, E. (2018). İnsan Olmak. 16. Basım. İstanbul: Metis.