DÂNYÂL PEYGAMBER MAKAMI’NDA BİR KİTABE: OKUMA YANLIŞLARI

Fikir Yazıları - İnanç turizmi açısından önemi bilinen Tarsus, Mersin ilinin en doğusunda yer almaktadır. Mürsel olmayan peygamberlerden sayılan Hz. Dânyâl’in türbe ve makamı ilçenin merkezinde

Not: Çözünürlük probleminden dolayı görseller, metnin sonuna da eklenmiştir.

DÂNYÂL PEYGAMBER MAKAMI’NDA BİR KİTABE: OKUMA YANLIŞLARI

İnanç turizmi açısından önemi bilinen Tarsus, Mersin ilinin en doğusunda yer almaktadır. Mürsel olmayan peygamberlerden sayılan Hz. Dânyâl’in türbe ve makamı ilçenin merkezinde yer almaktadır. Dânyâl Peygamber Makamı olarak anılan ve bulunduğu sokağa da adını veren ziyaretgah, buraya ayrı bir değer katmıştır.

Dânyâl Peygamber’in adı Ahd-i Atîk’te “Dânîel” olarak geçmektedir. Bu isim İbrânice’de “Tanrı Hükmetti” veya “Benim hakîmim Tanrı’dır” anlamına gelmektedir. Hz. Dânyâl, MÖ VI. yüzyılda Bâbil sarayında yaşamış Yahudi bir peygamberdir. Ergenlik çağında Kudüs kuşatması sırasında, arkadaşları ve diğer esirlerle Babilonya’ya götürülmüştür. Buradaki hapishanede üç yıl kalmıştır. Allah’a yalvarması üzerine, onunla birlikte üç arkadaşına her çeşit kitap ve hikmette bilgi ve akıl bağışlanmıştır. Kralın huzuruna çıktıklarında ise, diğer bütün falcılardan ve sihirbazlardan çok üstün oldukları görülmüş, böylece Pers Kralı Kuruş’un (Cyrus) saltanatının birinci yılına kadar bu görevde kalmıştır. Buhtu’n-nasr’ın gördüğü kötü bir rüyayı güzel bir şekilde yorumlayınca da Bâbil vilayetine hâkim ve reis yapılmıştır. Ona olan ilgi Buhtu’n-nasr’ın oğlu döneminde devam etmiştir. Rivayete göre, Kral Belşatsar’ın ziyafetinde meçhul bir el tarafından yazılan yazıyı okuyunca, ona erguvan renginde bir elbise giydirilmiş, böylece ülkede üçüncü hükümdar olmuştur. Medli Darius ve Persli Kuruş’un saltanatını gören Hz. Dânyâl’in, uzun yaşamış olduğuna inanılmaktadır. Ne zaman ve nerede öldüğü ise bilinmemektedir (Harman, 1993, s. 480-481).

Kur’ân-ı Kerîm ve hadislerde Hz. Dânyâl’in ismi ve kendisiyle ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Diğer İslâmî kaynaklarda “mürsel” olmayan Nebî ve bir bilge kişi olarak nitelendirilmektedir. Hayatı ile ilgili bilgi ve rivayetler ise Kitâb-ı Mukaddes’ten kaynaklanmaktadır. Kimi İslâmî kaynaklarda Hz. Dânyâl’in cesedinin Hz. Ömer zamanında Ebû Mûsâ el-Eş’arî tarafından fethedilen Sûs şehrindeki bir hazine dairesinde gömülü olduğu nakledilmektedir (bk. Taberî I, 553-554; Sa’lebî, s. 258-261).

Felaket anlarında duası alınan Hz. Dânyâl’in, baş gösteren kuraklık ve kıtlık üzerine Tarsus’a geldiği ve burada öldüğü rivayet edilmektedir. Hz. Ömer döneminde Tarsus fethedilince de büyük bir lahit içerisinde altın ipliklerle dokunmuş kumaşa sarılı bir ceset bulunmuştur. Cesedin parmağındaki yüzükte bulunan semboller, cesedin Dânyâl peygambere ait olduğunu düşündürmüştür. Çıkarılmasını önlemek için de daha derine gömülmüş ve Berdan Nehri’nden gelen çayın suyu üzerinden geçirilmiştir (Ateş, 2013)

Kolaylıkla erişilebilen ve milyonlarca kişinin ziyaret ettiği bu kutsal mekânın girişinde bir kitabe yer almaktadır. Burada, Cami’in minaresinin tamir edilişi altı beyitle anlatılmıştır. Beyitler, aruzun Mef’ûlü/Fâ’ilâtü/Mefâ’îlü/Fâ’ilün kalıbıyla yazılmış, altıncı beyitte tamirin yapılışına tarih düşürülmüştür. Beşinci beyitte, altıncı beyitin ilk mısra’ının tam, ikinci mısra’ının cevher tarihle hesaplanması gerektiği vurgulanmış, her ikisinin altına 1274 (1857) tarihi not edilmiştir. Bazı kaynaklarda da Cami’in 1810, 1857, 1864 olmak üzere üç defa tamir edildiğine dair bilgiler bulunmaktadır (Eser, 2014, s. 24).

Kitabe’den Bir Görüntü:

11-8-VIQu6vQ.png

 

Kimin tarafından kaleme alındığı belli olmayan beyitlerin okunuşu ise, kitabenin hemen altında ziyaretçilere sunulmuştur. Ne var ki bu okunuşun pek sağlıklı olmadığı hemen görülebilmektedir:

11-8-p1EZ0OT.png

Bundan üç yıl önceki ziyaretim sırasında kelime uzunluklarının gösterilmediği, tamlama ve okuma yanlışlarının olduğu ve veznin dikkate alınmadığını görmüş; bir türlü yazma fırsatı bulamamıştım. Geçen günlerde tekrar ziyarete gittiğimde, okuma yanlışlarının fark edilip düzeltilmediğini gördüm ve burada konuya değinmenin uygun olacağını düşündüm.

Aşağıda, beyitlerin doğru okunuşu verilip, okumadaki hatalara dikkat çekilmiştir:

  1. Beyit:

Olmakda Dâniyâl Nebîye makâm-ı Kuds

İşbu mezâr-ı pâk u latîf-i cinân mahall

Okumada uzunluklar gösterilmemiş, “cennetler” anlamına gelen “cinân” kelimesi “cihân” olarak okunmuştur.      

  1. Beyit:

Bu ma’bedin kapusı açıldı bu cânibe

Züvvâre oldı işbu mahall şimdi pek güzel

Sadece uzunluklarda hatalar olduğu görülmektedir.

  1. Beyit:

Bu câmi’in menârı da yapıldı yeniden

Bir ehl-i hayr itmiş idi bu işi emel

Beyitte “câmi’in” olması gereken kelime “câmi’nin”  şeklinde yanlış yazılmıştır.

  1. Beyit:

Her kim muvaffak oldı ise ana dâ’imâ

Ecrin ‘inâyet ide Hudâvend-i lem-yezel

Uzunluklarda hatalar göze çarpmaktadır.

  1. Beyit:

Cevherle tâm bak iki târîhle rasîn

Hâmem binâ-yı nazmıma vaz’ eyledi temel

“Tâm”, “tanı”; “târîhle”, “ tarflıle”; “hâmem”, “hânem”; “nazmıma”, “bazmına” olarak yanlış okunmuş ve “sağlam” anlamına gelen “rasîn” kelimesi özel bir isim gibi algılanmış, büyük harfle yazılmıştır.

  1. Beyit:

Bu türbe-i münevvereye karşı hürmeten

Bir ehl-i hayr açdı kapu oldı bî-bedel

“Türbe-i münevvereye”, “Türbe münevvereye” olarak tamlamasız bir şekilde ve Farsça olumsuzluk eki olan “bî-” kelimeden ayrı “bî-bedel” olarak yazılmıştır.

Sonuç olarak, altı beyitin yer aldığı kitabede altı kelimenin tamamen yanlış okunduğu, bazı kelime ve tamlamaların da hatalı yazıldığı tespit edilmiştir. Okuma sırasında vezne uyulmadığı ve uzunlukların gösterilmediği dikkati çekmiştir. Bu sorunların giderilip düzeltilmesi, ziyaretçilere sağlıklı ve sağlam şekliyle sunulması gerekmektedir.  

Kaynaklar:

Ateş, Sabahattin, Hz. Danyal’ın Bereket Yurdu: Mersin, SomuncuBaba Dergisi, S. 157, Kasım 2013.

Eser, Erdal, Tarsus Makam Camii, Hz. Danyal Makam Türbesi Kazısı, CÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2014, C. 38, S. 2, s. 1-34.

Harman, Ömer Faruk, Dânyâl mad., TDV İslâm Ansiklopedisi, 1993, s. 480-481.

Sa’lebî, ‘Arâ’isü’l-mecâlis, s. 259-8-261.

Taberî, Târîh (Ebü’l-Fazl), I, 553-554.