Tüm Hayatımızın Biricik Merkezi "Çocuk": L'Enfant/The Child Filmi Üzerine

Sinema - Hamit Ölçer

Tüm Hayatımızın Biricik Merkezi “Çocuk”:

L’Enfant/The Child Filmi Üzerine

Kanaatimce en aşılamaz eşiklerden biri olduğunu düşündüğüm “onur” duygusunun “çocuk” aracılığıyla nasıl da çarpıcı bir gerçek olarak karşımıza çıktığını vurgulamak amacıyla yazmak istediğim bu kısa yazının konusunun, belki de tüm hayatım boyunca en çok vurgulamak istediğim şeylerin başında geldiğini söyleyebilirim. Gerek kişisel yaşantımız açısından gerekse de toplumsal hayatımız açısından tüm bir hayatın anlamının ve varoluşsal krizinin en önemli ölçütünün “Çocuk” olduğunu düşünüyorum. Bu yalnızca bir çocuğa sahip olmayla ilgili kişisel bir duygunun ötesinde geniş bir vizyonu içerir. Hayata bir çocuğun varoluşu üzerinden bakmak kadar tüyler ürperten bir gerçek yoktur. Bu yazı Dardenne Kardeşler'in 2005 yapımı L'Enfant (Çocuk) filmine odaklanmaktadır.

Neredeyse tüm problemlerimizin odak noktası çocukların durumunun ne olacağı meselesidir. Şu haliyle tüm dünyada küresel organizasyonların gerek söylemsel açıdan gerekse de pratik açıdan çocuk faktörünü merkezi konuların başında tuttuğunu görmekteyiz. Başka deyişle çocuklar noktasında gelişen duygu ve düşünce birikiminin pratize edildiği uluslararası toplumsal bir duyarlılıktan söz edebiliriz. UNICEF gibi örneğin. Öte yandan burada belki de en kritik nokta çocuğun ebeveyn için ne anlama geldiğidir.

İster çocuklarımız olsun veya olmasın ama her defasında eğer şimdiden ve dahası bir gelecek kaygısından söz ediyorsak sanırım herkesin en çok düşündüğü şey çocuklar olsa gerektir. Her şey çocuklar içindir. Bu yeryüzünde hemen herkes kendi çocukları için çalışır, didinir, mücadele eder. Bir adamı ayakta tutan, uyku kaçırtan, canlı kılan, hayal gücünü geliştiren en önemli faktör çocuktur. Bir anne için çocuk vazgeçilmezdir. Şu halde kendimize şu soruyu sorabiliriz: Çocuklarımızın geleceği ne olacak? Belki de daha sosyolojik haliyle şöyle sorabiliriz: Çocuklardan ne haber?

Öyle sanıyorum ki sinema tarihinde bir çocuğa sahip olmanın ne denli önemli bir sorumluluk gerektirdiğini en çarpıcı haliyle ifade eden yönetmenlerin başında Dardenne Kardeşler gelir diyebiliriz. Jean-Pierre Dardenne&Luc Dardenne Kardeşler… Dardenne Kardeşler’in L’Enfant filmi 2005 yapımıdır ve bu film aynı yıl Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü’nü alır. Jérémie Renier ve Déborah François ünlü oyunculardır.

Dardenne Kardeşler çocuk faktörünü merkeze alarak insandaki onur duygusunun önemine ve bir babanın bu anlamda onur duygusuyla hareket etmenin ne denli büyük bir sorumluluk gerektirdiğine işaret ederler. Filmin temel problemi kısaca şöyledir: Çocuğunu para karşılığında -muhtemelen organ mafyasına- satan bir gencin sonrasında kendi çocuğunu adamların elinden kurtarmak adına nasıl hırsızlığa bulaştığı ve nihayetinde sorumsuz bir gencin nasıl gerçek bir adama, sorumlu bir babaya dönüştüğü anlatılır. Genç adam yaptığı yanlışın bedelini ağır öder. Kodese düşer.

Filmin son sahnesi çok çarpıcı ve gerçekçidir. Çocuğun annesi adamı ziyarete gelir. Adam masadaki kahveyi yudumlamaya çalışırken kahve adamın boğazında düğümlenir ve bu sahne adamın ağlamaklı kırışık yüz ifadesiyle birleştiği andır. Çocuğun annesi genç kadın da bu arada adamın ellerini tutar ve masada birbirlerine sarılarak ağlamaya devam ederler. Adamın gözyaşları aslında bir kırılmayı ifade eder. Ağlamaya devam ederler. Çünkü her şey “Çocuk” içindir. Ve aslında burada mesele Çocuk'tan ziyade Baba'nın kendisidir. Genç adam ağlar. O artık büyümüştür ve olgunlaşmıştır.

Not: Filmi çeşitli film sitelerinde bulmanız mümkündür. Film ayrıca Türkçe olarak seslendirilmiştir. Şimdilik sadece Youtube kanalında filmin Türkçe Altyazı versiyonunun linkini aşağıya aktarıyorum. İzlemenizi tavsiye ederim.

https://www.youtube.com/watch?v=nBBQeQZHb50