KUTUNUN DIŞINDA DÜŞÜNMENİN GÜCÜ
Prof.Dr. Abdurrahman TANRIÖĞEN
Çeşitli sınırlamalar ve kısıtlamalar ile kuşatılmış bir toplumda ya da dünyada yenilik ve ilerlemenin bir simgesi olarak “kutunun dışında düşünme” metaforu kullanılmaktadır. Bu, insanları geleneksel düşünme örüntülerinden kurtarıp yaratıcılığın keşfedilmemiş alanlarını araştırmaya güdüleyen bir yaklaşım olarak görülmektedir. Toplumun her alt sisteminde, bilimsel buluşlardan sanatsal yapıtlara kadar, kutunun dışında düşünme, insan tarihini şekillendirmede ve mümkün olanın sınırlarını zorlamada kilit rol oynamıştır.
Peki nedir bu kutu?
Kutunun dışında düşünmenin ayrıntılarına girmeden önce, kutu metaforunun neleri temsil ettiğini anlamak gerekir. Toplumun, kültürün ve kişisel deneyimlerin düşüncelerimize dayattığı kısıtlamaları, normları ve sınırlamaları simgeleyen kutu, alışılmış, rahat ve öngörülebilir olanı yani geleneksel fikirlerin yer aldığı bir alanı kapsar.
Kutunun dışında düşünmek, bu kısıtlamalardan kurtulmak ve keşif ve yenilikçilik ruhunu benimsemekle ilgilidir. Bu yolla hangi meslekte olursa olsun birey, varsayımlara meydan okumayı, kurulmuş normları sorgulamayı ve geleneksel olmayan fikirleri keşfetmeyi, cesaretle adım atmayı içerir. Geleneksel yaklaşımların etkisi altında kalmak yerine, bireylerin yeni ve farklı bir bakış açısı benimsemeleri, problemleri farklı açılardan görme ve yeni çözümler arama cesareti bulmaları teşvik edilir.
Kutunun dışında düşünme, aslında görünüşte bağlantısızmış gibi görünen kavramları birleştirme yeteneği, yeni olanakları görmek ve orijinal fikirleri gerçeğe dönüştürme becerisi olarak kabul edilen yaratıcılığın temelini oluşturur. Böyle bir yaklaşım, insan deneyimlerine açıklık gerektirir, belirsizliği kucaklamaya istekli olmayı ve başarısızlığı yaratıcı sürecin ayrılmaz bir parçası olarak kabul etmeye hazır olmayı gerektirir.
Kutunun dışında düşünme için en güçlü parametrelerinden biri çeşitliliktir. Farklı arka planlardan, kültürlerden ve disiplinlerden gelen bireylerle etkileşime girerek, kendimizi zengin bir manzara içinde bulma şansına sahip olabiliriz. Çeşitlilik, çeşitli deneyimlerin ve bakış açılarının bir araya gelerek yenilikçi düşünmeyi ilham verdiği verimli bir zemin oluşturabilir.
Tarih boyunca, düşünceleri kutunun dışında olan birçok örnek, toplumları üzerinde nasıl dönüştürücü bir etkiy sahip olduğunu göstermektedir:
Orville ve Wilbur Wright kardeşler uçuşun geleneksel bilgisini sorgulayarak, motorlu havacılığı öncüllemiş ve ulaşımın seyrini sonsuza dek değiştirerek tarihe geçmişlerdir.
Radyoaktivite üzerine çığır açan araştırmalarıyla, Curie, cinsiyet normlarına meydan okuyarak bilim alanını devrim yaratmış ve bu süreçte iki Nobel Ödülü kazanmıştır.
Teknoloji ve tasarım alanındaki vizyoner yaklaşımıyla Jobs, Apple Inc.'i dünyanın en yenilikçi şirketlerinden birine dönüştürmüş, müzikten telekomünikasyona kadar endüstrileri yeniden şekillendirmiştir.
Birinci Dünya Savaşından yenik düşmüş bir ülkeyi, paylaşımcı devletlerin pençelerinden kurtaran büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, dünya tarihinin kutunun dışında düşünme becerisine sahip ender liderlerinden birisidir. Gerek savaş meydanlarındaki usta manevralarıyla, gerekse Cumhuriyetin ilanında sonra toplumsal kalkınmanın temellerini atmada gösterdiği yeni yaklaşımlar, çok kısa bir sürede ülkenin çağdaş uygarlıklar düzeyine yükselme sürecine girmesine yol açmıştır. Atatürk’ün kutunun dışında düşünme örnekleri bu kısa makaleye sığdırılamayacak kadar çok ve kapsamlıdır. “Hattı müdafa yoktur sathı müdafa vardır; bu satıh bütün vatandır” ilkesi bu farklı bakışın en önemli örneklerinden ve yaşamın tüm alanlarına model olarak uygulanabilecek bir bakış açısıdır. Daha önce de çeşitli kanallarda anlattığım ve yazdığım gibi, bu ilkenin eğitim alanına yansıtılması gerçekleşmiş ve adeta “hattı eğitim yoktur, sathı eğitim vardır” düşüncesi, ülke kalkınmasının tetikleyicisi olan eğitimin tüm ülkeda yaygınlaştırılması ile sonuçlanmıştır.
Sadece öğretmen değil, insan kaynağının da eksikliğinin yaşandığı yıllarda, köye öğretmen göndermek yerine köy çocuklarını öğretmen olarak yetiştirerek kendi kaynaklarına rücu etmelerini hedefleyen “Köy Enstitüleri” de kutunun dışında düşünen Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un başarılı projelerinden birisidir. Ancak kutunun sınırları içerisinde kalma eğiliminde olan tutucu güçlerin engeline takılan zamanın en ileri eğitim kurumu olan enstitülerin nefesi kesilmiştir.
Kutunun dışında düşünmenin faydaları tartışmasız olsa da, her zaman kolay bir yol değildir. Direnç - hem içsel hem de dışsal olarak – bu süreçte önemli engeller oluşturabilir. Başarısızlık korkusu, toplumsal normlar ve kökleşmiş alışkanlıklar genellikle bizi kutunun sınırları içinde tutmak için işbirliği yapar. Bu engellerin üstesinden gelmek cesaret, azim ve yaratıcılığın dönüştürücü gücüne olan kararlı bir inanç gerektirir.
Toplumumuzun her alanında ya da kurumunda çalışan işgörenlerin “kutunun dışında düşünebilme” becerisini ve alışkanlığını kazanmaları insan kaynağımızın niteliğini artırıcı bir yenilik olacaktır. Kutunun dışında düşünebilmek için nelerin yapılabileceği konusunda çok fazla yöntem uygulanabilir. Aşağıda bu yöntemlerden ve önerilerden bazıları ana hatlarıyla belirtilmektedir. Özellikle toplumun eğitim alt sisteminden çalışan her düzeydeki eğitimcilerimizin bu beceriye ulaşmasının sağlanması, yenilikçi adımların atılmaması için çalışan engelleyici güçlerin durdurulabilmesinin yolunu açacaktır.
"Kutunun dışında düşünmek" yaratıcı ve yenilikçi fikirler üretmeyi gerektirir, ancak bunun önünde bazı engeller olabilir. Bu engelleri aşmanın yolları şunlardır:
- Önyargıları ve Stereotipleri Yıkmak. Bu farklı kültürlerden, yaş gruplarından veya disiplinlerden gelen insanların bakış açılarını öğrenmek ve başkalarının durumunu anlamaya çalışarak onların deneyimlerinden ve düşüncelerinden yararlanmakla yani onlarla empati kurmakla sözkonusu olabilir.
- Korku ve Çekingenliği Yenmek. Stephen Johnson harika kitabın “Peynirimi Kim Kaptı” (Who Moved My Cheese?)’da “korkunun ötesine geçerseniz özgürleşirsiniz” demektedir. Aynı öneri, Edwards Deming’in ünlü 14 ilkesinde de “drive out fear” (korkuyu ortadan kaldırın) şeklinde belirtilmektedir. Korku hata yapmamak için yaşatılan bir duygudur oysa, hatalar öğrenme sürecinin bir parçasıdır. Hatalardan ders çıkarmak ve devam etmek önemlidir. Bunun yanı sıra riski yönetmeyi öğrenmek, başka bir deyişle riskleri analiz ederek ve yöneterek daha cesur kararların alınması yaratıcılığı tetikleyen bir güç haline gelebilir.
- Alışkanlıkları Kırmak. Alışkanlıklar kutunun dışında düşünmenin engellerinden birisi olabilir. Günlük rutinlerinizde küçük değişiklikler yaparak farklı düşünme yollarını keşfetmek, farklı alanlarda kurslara katılmak, yeni hobiler edinmek veya seyahat etmek gibi yollarla zihninizi tazelemek yararlı olacaktır.
- Bilgi ve Kaynak Erişimini Artırmak. Yeni bilgiler edinmek için kitaplar okuyun, seminerlere katılın ve çevrimiçi kurslardan yararlanın. Farklı kaynaklardan bilgi edinmek, olaylara ve sorunlara farklı açılardan bakmanızı sağlar.
- Çevresel Etkenler. Farklı fikirlerin özgürce paylaşıldığı ve tartışıldığı, işbirliğine dayalı çalışma ortamları oluşturmak ve fiziksel çalışma ortamlarının değiştirilerek yaratıcılığı etkilemek mümkün olabilir.
- Zihinsel Esneklik ve Açıklık. Zihinsel berraklığı artırıcı ve daha yaratıcı düşünmeyi teşvik edici tekniklere başvurmak da yararlı olabilir. Bu tekniklerin seçimi sizin fiziksel ve düşünsel yapınızla ilişkilidir. İbadet etmek, spor yapmak, meditasyon ve yoga yapmak gibi teknikler bu süreçte tercih edilen bazı yollardır. Ayrıca beyin fırtınası seansları özgür düşünmeyi teşvik edici bir etkiye sahiptir.
- Teknoloji ve Araçlar. Teknolojiyi yakından takip edin. Özellikle son yıllarda oldukça gelişen yapay zeka gibi yazılımlar hakkında bilgi sahibi olun ve bunları yaratıcı süreçlerde kullanın.
- Öz-farkındalık ve İç Gözlem. Belki de en önemlisi kişinin kendisini iyi tanımasıdır. Kendi güçlü ve zayıf yönlerinizi, önyargılarınızı ve alışkanlıklarınızı anlayarak bunları nasıl aşabileceğinizi belirleyin. Açık fikirli olmak ve çevrenizdeki diğer kişilerden geri bildirim alarak kendinizi geliştirin.
Gittikçe karmaşık ve birbirine bağlı hale gelen bir dünyada seyir ederken, kutunun dışında düşünmenin önemi hiçbir zaman bu kadar büyük olmamıştı. Küresel zorluklarla başa çıkıyor ya da kişisel hedeflere ulaşmaya çalışıyor olalım, yaratıcılığı ve yeniliği kucaklamak ilerleme için temeldir. Farklı düşünmeye cesaret ederek, insan zihninin sınırsız potansiyelini açığa çıkarır ve daha parlak, daha kapsayıcı bir geleceğin yolunu açarız.
Sonuç olarak, kutunun dışında düşünmek sadece bir kavram değildir; bu, harekete geçme çağrısıdır - bireylerin yaratıcılıklarını ortaya çıkarmaları, mevcut durumu sorgulamaları ve mümkün olanı yeniden tanımlamaları için bir çağrıdır. Keşif ve buluş yolculuğuna çıkarken, özellikle eğitim alanında çalışan eğitimciler olarak bilinmezliği kucaklayalım, beklentileri altüst edelim ve cesurca kutunun sınırlarının ötesine geçelim. Zira ülkenin kalkınmasının dinamosu olan okullarımızın böyle düşünen okul paydaşlarına çok fazla ihtiyacı bulunmaktadır.