Bir cumartesi günü oturmuşum bilgisayarın başına..
Balkonumun önünde palmiyeler, arkasında deniz.. “yaaar.. yar.. seni kara saplı bıçak gibi sineme sapladılar..” diye başlasam olmayacak! Konjonktüre uygun değil bu giriş.. Niyetim ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ üzerine ilgili-ilgisiz şeyler yazmak olsa da..
Örneğin; bir haftadır sürekli duyduğum bu başlığın bana ‘Saatli Maarif Takvimi’ni çağrıştırması gibi..
Bu çağrışım sizde de oldu mu bilmiyorum ama bizim evde her yılbaşında en önemli konudur; mutlaka ‘saatli Maarif Takvimi’ alınacak ve mutfakta yemek masasının dayandığı duvardaki değişmeyen yerine asılacak.. Her gün bir yaprak koparılıp önündeki ve arkasındaki bütün bilgiler sesli okunacak.. Okunacak ki, okuma-yazma bilmeyen teyzem (şimdi hayatta değil) ve o sırada yemek yapmakta olan annem (şimdi 92 yaşında) dinleyecek ve okuyanın sözü sık sık “Aaa.. öyle miymiş.. evet, doğru..hımm.. hiç duymadım..vb.” yorumlarla kesilecek.
Bizim evin değişmeyen bu ritüeli hala bir şekilde devam ediyor çünkü ablam ve gelin hanımın bu yıla girerken en önemli sorunu annem için Saatli Maarif Takvimi bulmak oldu.
Bu çağrışımın izini sürdüm ve açtım bizim ‘Özgür Ansiklopedi (vikipedi)’yi ve inceledim:
“Saatli maarif takvimi, takvimden ziyade daha çok bir ansiklopedi niteliğinde olan temel bir başvuru aracıdır. Anadolu'da 'halk takvimi' olarak adlandırılan ve genellikle örf ve inanışlardan hareketle hazırlanan takvimde hıdırellez ve cemre gibi hadiselerden bahseder.
Tasarım olarak ortasında günün tarihi sayısal bir biçimde verilir. İki yanında namaz vakitleri güneş, öğle, ikindi, akşam, yatsı, imsak diye sıralanır. Ön sayfanın alt tarafında yeni doğan çocuklar için erkek ve kız adları önerilir. En altta da güne uygun bir ayet, bir vecize veya benzeri bir alıntı paylaşılır. Arka tarafında ya Ali bin Ebu Talib'in cenkleri, ya pehlivan tefrikaları, ya da o güne denk gelen önemli tarihi hadise hikâye edilir. Kimilerinde yemek tarifleri veya ev hanımları için önemli püf noktaları da bulunur..”
( vikipedi, 04.05.2024 tarihinde alındı)
…
Sezgilerim beni yanıltmadı yine.. Saatli Maarif Takvimi ile Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli birbiriyle pek bir uyum içinde göründü nedense!.
Sadece aklıma takılan küçük bir nokta var: Artık hayatta olmayan teyzem ile 92 yaşındaki annemin sevdiği Saatli Maarif Takvimini çağrıştıran bir Müfredat Modeli bugünün çocuk ve gençlerine uyar mı?
Yok, hayır ben eleştiri yazısı yazmıyorum.. Bakan bey “yapıcı eleştirilere açığız” dese de ben kapalıyım doğrusu.. bu cumartesi günü eleştiri yapmak gibi bir niyetim yok.. zaten görüş bildirme süresi doldu.. işe yaramayacak/yararlanılmayacak görüşlerimi niye bildireyim ki!?
Ama şaşırdım doğrusu; bir hafta ‘askıda kalan’ taslak için 45 bin 636 kişi görüş bildirmiş.. Bravo!.. Neden şaşırdım; taslak 3500 sayfa.. yani tümünü incelemek için her gün 500 sayfa okuyup incelemek gerekiyor.. Bu kadar hızlı ‘okur-yazar-kavrar’ bir kitlemiz olduğunu tahmin edemezdim..
Ben sadece;
Kur’an-ı Kerim Dersi
Peygamberimizin Hayatı Dersi
Temel Dini Bilgiler Dersi
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi.. programlarına göz attım ama görüş bildirmiyorum.. ısrar etmeyin lütfen. Ben sadece gözlemciyim çünkü işim bu! İnsanı tanıma ve anlama konusunda 40+ yıldır çalışan bir akademisyen olarak gözlem yapmaya devam ediyorum.. Bazen de kendi kendime sorular soruyorum:
- Türkiye Yüzyılı olarak kastedilen hangi yüzyıl acaba?
- Demokrasiyi, kendi hedeflerine ulaşmak için bir ‘lokomotif’ olarak tanımlamış olanların o lokomotif ile ileriye mi geriye mi yolculuk yaptıkları?
- ‘Dindar ve kindar bir nesil’ yetiştirmek için eğitim programlarını sürekli değiştirip, özgürlükleri kısıtlayarak geçen 22 yılda yapılanların işe yarayıp yaramadığı?
Sorular uzayıp gidiyor ama benim ‘Saatli Maarif Takvimine’ ( ayy.. çok pardon!) ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline’ ayırdığım sürenin sonuna geldik.. Ben sahile doğru yürüyüşe çıkarken siz isterseniz soruların yanıtını düşünün ama bence zaten biliyorsunuz.
Yine de ben umutluyum yeni müfredattan çünkü artık ‘dindar ve kindar nesil’ yetiştirmek yerine yeni bir hedef konmuş ki; nasıl olacağını hiç anlamasam da, ifadeler çok hoşuma gitti:
"Medeniyetimizin üzerine inşa edildiği temel kavramlar olan aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim sahibi nesiller yetiştirmek için madde-mana, akıl-duygu, nefis-vicdan, insan-toplum ve zaman-mekân dengesini gözetir."
Sizin de hoşunuza gitti mi?
Bir de üç gündür aklıma takılan bir cümle var, yazımı onunla bitireyim. Cumhurbaşkanı Başdanışmanının, 1 Mayıs kutlamaları için Taksim‘e yürümek isteyen yurttaşlara yönelik o sözleri:
“Size ve sizin gibi hukuk ve kural tanımazlara demokrasi çok fazla… Ya devlet başa ya kuzgun leşe!”
Siz yine de demokraside kalın bence!
Saygı ve sorumlulukla efendim.
B.Y.
04 Mayıs 2024, Gazipaşa