Türk Eğitim Sisteminde Bürokrasi ve Merkeziyetçilik: Sorunlar ve Öneriler

Eğitim Bilimleri - Dr. Cemil Kurt

Türk Eğitim Sisteminde Bürokrasi ve Merkeziyetçilik: Sorunlar ve Öneriler

Türk eğitim sistemi, yıllar içinde birçok değişikliğe uğramış olsa da, hala önemli zorluklarla karşı karşıya. Öğrenci, öğretmen ve okulların karar alma süreçlerinde yaşanan kısıtlamalar, genellikle bürokratik işlemler ve merkeziyetçilikten kaynaklanmaktadır. Bürokratik engeller ve merkeziyetçilik, eğitimde hızlı ve etkili karar almayı engellemektedir. Özellikle, merkezi karar alma süreci, yerel ihtiyaçları ve dinamikleri göz ardı ederek standart çözümler sunmaya eğilimlidir. Bunun sonucunda, eğitimde gerçekten etkili olabilecek çözümler geliştirmek zorlaşmaktadır. Ayrıca, her okulun kendine özgü ihtiyaçları ve koşulları olduğu göz önüne alındığında, tek tip bir yaklaşımın başarılı olması mümkün değildir. Genel olarak eğitimde merkeziyetçilik ve bürokrasinin öne çıkan nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

Merkezi Planlama ve Kontrol Mekanizmaları: Türk eğitim sistemi, genellikle merkezi planlama ve kontrol mekanizmaları üzerine kurulmuştur. Merkeziyetçi bir yaklaşım, karar alma süreçlerini genellikle üst düzeydeki yöneticilerin ve bürokratların kontrolü altında tutar.

Yasal Düzenlemeler ve Kurumsal Yapılanma: Eğitimle ilgili yasal düzenlemelerin karmaşıklığı ve sık sık değişen kurumsal yapılar, bürokrasinin artmasına ve merkeziyetçiliğin güçlenmesine neden olmaktadır. Bu durum, karar alma süreçlerini yavaşlatır ve esnekliği azaltır.

Standartlaştırma ve Merkezi Sınavlar: Türk eğitim sistemi, sık sık standartlaştırılmış müfredat ve merkezi sınavlar üzerine odaklanır. Bu durum, öğretmenlerin ve okulların kendi öğrenci popülasyonlarına uygun öğretim stratejileri geliştirmesini engellemekte ve karar alma süreçlerini merkezi bir otoriteye bağlı hale getirmektedir.

Mali Kaynakların Merkezi Kontrolü: Eğitim bütçesinin merkezi olarak kontrol edilmesi, okulların ve yerel yönetimlerin kendi ihtiyaçlarına ve önceliklerine göre kaynakları yönlendirmesini zorlaştırmaktadır. Bu durum, yerel düzeyde özerkliğin azalmasına ve bürokratik engellerin artmasına yol açmaktadır.

Kültürel ve Tarihsel Etkiler: Türkiye'nin tarihsel ve kültürel geçmişi, merkeziyetçi bir yaklaşımın yaygınlaşmasına katkıda bulunduğu söylenebilir. Bu durum, eğitim sisteminin de merkeziyetçi bir yapıya sahip olmasını teşvik etmektedir.

Bu sorunların üstesinden gelmenin bir yolu, okullara daha fazla özerklik tanımaktır. Özerklik, okulların karar alma süreçlerinde daha fazla yetkiye sahip olmaları anlamına gelir. Okul yöneticileri ve öğretmenler, kendi öğrenci popülasyonları ve yerel ihtiyaçlarına en uygun olan eğitim stratejilerini belirleme konusunda daha fazla özgürlüğe sahip olmalıdır. Böylelikle, eğitimdeki yenilik ve etkinlik artırılabilir. Ancak, bu sorunları aşmanın yolu, okullara daha fazla özerklik tanınması ve karar almak için yerel kaynaklar ile öğretmenlerin uzmanlığından yararlanılması olabilir.

Ayrıca, karar alma süreçlerinde yerel kaynaklardan ve öğretmenlerin uzmanlığından yararlanmak da önemlidir. Her okulun kendine özgü birikimi ve deneyimi vardır. Öğretmenler, sınıflarındaki öğrencilerin ihtiyaçlarını en iyi şekilde anlayan kişilerdir ve bu nedenle eğitim politikalarının oluşturulmasında ve uygulanmasında önemli bir rol oynamalıdırlar. Yerel kaynaklarla birlikte öğretmenlerin uzmanlığına dayalı kararlar, eğitimde daha etkili ve sürdürülebilir sonuçlar elde etmeye yardımcı olabilir.

Öğretmenlerin, kendi alanlarında uzmanlıklarını kullanarak müfredat geliştirme sürecine aktif olarak katılması sağlanabilir. Örneğin, belirli bir konuda öğrencilerin zorlandığına dair yerel verilere dayanarak, öğretmenler bu konuya odaklanan daha etkili öğretim materyalleri geliştirebilir veya mevcut müfredatı revize edebilirler. Yerel kaynaklar ve öğretmenlerin uzmanlığına dayalı olarak, öğrencilerin performansını değerlendirmek için daha uygun ve adil yöntemler geliştirilebilir. Örneğin, öğretmenler, sınıflarındaki öğrencilerin öğrenme stillerini ve ihtiyaçlarını daha iyi anladıkları için, çeşitli değerlendirme teknikleri ve araçları kullanarak daha kapsamlı bir değerlendirme süreci oluşturabilirler.

Sonuç olarak, Türk eğitim sistemi, özgürlük ve özerklik ilkesine daha fazla odaklanmalıdır. Bürokratik engeller ve merkeziyetçilik, eğitimde hızlı ve etkili karar almayı engellemektedir. Okullara daha fazla özerklik tanınması ve karar alma süreçlerinde yerel kaynaklardan ve öğretmenlerin uzmanlığından yararlanılması, eğitimdeki kaliteyi artırabilir ve öğrencilerin gereksinimlerine daha iyi yanıt verilebilir.

Yazan: Dr. Cemil Kurt

…………………………………….

KAYNAKLAR

Bozan, M. (2002). Merkeziyetçi yönetimden yerinden yönetime geçişte alternatif yaklaşımlar (Milli Eğitim Bakanlığı Örneği). http://hdl.handle.net/11616/2384

Karataş, İ. (2012). Türk eğitim sisteminde toplumsal katılımı sağlamak için bir model önerisi: Yerel eğitim şûraları.Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi,1(2), 151-166.

Sağlam, A. Ç., & Aydoğmuş, M. (2016). Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin eğitim sistemlerinin denetim yapıları karşılaştırıldığında türkiye eğitim sisteminin denetimi ne durumdadır?.Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,9(1), 17-38.

Başdemir, H. Y. (2014). Türkiye’de eğitim reformu için.Liberal Düşünce Dergisi, (76), 101-118.

Görgülü, D. (2019). Eğitim örgütlerinde yerelleşme.Uluslararası Liderlik Çalışmaları Dergisi: Kuram ve Uygulama,2(1), 73-85.

Bümen, N. T. (2019). Türkiye’de merkeziyetçiliğe karşı özerklik kıskacında eğitim programları: Sorunlar ve öneriler.Kastamonu Eğitim Dergisi,27(1), 175-185.

Yalçınkaya, M. (2004). Okul merkezli yönetim.Ege Eğitim Dergisi,5(2).

Başdemir, H. Y. (2012). Türk eğitim sisteminin yapısal sorunları ve bir öneri.Liberal Düşünce Dergisi, (67), 35-52.

Nurullah, G. Ü. R. (2017). Güven, bürokrasi ve refah devleti.İnsan ve Toplum,7(1), 89-115.

Öztürk, N. K. (2017).Bürokrasi-siyaset ilişkileri ve Türkiye. Siyasal Kitabevi.