2022 PISA sonuçlarının söylediği

Fikir Yazıları - Eğitimci Nihat ÖRS

2022 PISA sonuçlarının söylediği

Geçtiğimiz günlerde ülkelerin eğitimdeki durumlarını dünya çapında ortaya koyan PISA araştırma sonuçları yayınlandı. PISA’nın açılımı şu şekilde: Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı. PISA, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler hâlinde, 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren bir araştırma. Matematik okuryazarlığı, fen bilimleri okuryazarlığı ve okuma becerilerinin yanında, öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler toplanıyor PISA araştırması ile. PISA, Türkiye'de 19 Nisan-13 Mayıs 2022'de 60 ilden 196 okul ve 7 bin 250 öğrencinin katılımıyla bilgisayar tabanlı gerçekleştirildi. 81 ülke katıldı değerlendirmeye. Bu değerlendirme sonucunda Türkiye’nin 2018 matematik sıralaması 42 iken 2022’de 40.sıraya, Fen kategorisinde 39. sıradan 34. sıraya, okumada 40. sıradan 36. sıraya çıktı.

2022 PISA sonuçlarında Türkiye bundan on yıl öncesine göre ilerleme kaydetse de yine genel sıralamada OECD ortalamasının altında kaldı. PISA sonuçlarına göre Türkiye’nin matematik, fen bilimleri ve okuduğunu anlama alanlarında dünya sıralamasında hangi ülkelerin gerisinde ve ilerisinde olduğuna örnekler vermek isterim. Bu örnekler bizim dünya ligindeki yerimizi görmemiz açısından fikir verebilir.

Matematik puanı Türkiye’den yüksek ülkelerden bazıları: Singapur, Çin, Tayvan, Japonya, Kore, Estonya, Hollanda, Kanada, İsviçre, İngiltere, Polonya, Çekya, Avusturya, Yeni Zelanda, Almanya, Fransa, İspanya, İtalya, Portekiz, Vietnam, Hırvatistan, İsrail, Slovakya, ABD. Matematik puanı Türkiye’den düşük ülkelerden bazıları: Burnei, Sırbistan, Yunanistan, Romanya, Peru, Malezya, Tayland, Gürcistan, Bulgaristan Fas, Arnavutluk, Brezilya, Ürdün, Kosova, Kamboçya, Filipinler, Guatemala, Paraguay. Okuma puanı Türkiye’den yüksek ülkelerden bazıları: Singapur, Çin, Tayvan, Japonya,Kore,Estonya,Kanada,İsviçre,İngiltere,Polonya,Çekya,Avusturya,YeniZelanda,Almanya,Fransa,İtal-ya,Portekiz,Vietnam,Hırvatistan,İsrail,Vietnam,Letonya,ABD. Okuma puanı Türkiye’den düşük ülkelerden bazıları: İzlanda, Slovakya, Burnei, Sırbistan, Romanya, Bulgaristan, Şili, Meksika, Peru, Gürcistan, Arjantin, Brezilya, Kostarika, Fas, Ürdün, Panama, El Salvador, Kamboçya, Guatemala, Filipinler. Fen bilimlerinde Türkiye’den puanı yüksek ülkelerden bazıları: Singapur, Çin, Tayvan, Japonya, Kore, Estonya, Hollanda, Kanada, İsviçre,İngiltere,Polonya,Çekya, Yeni Zelanda, Almanya, Fransa, İspanya, İtalya, Portekiz, Hırvatistan, A BD, Norveç, Macaristan. Fen bilimlerinde Türkiye’den puanı düşük ülkelerden bazıları: İsrail, İzlanda, Burnei,Sırbistan,Yunanistan,Romanya,Peru,Malezya,

Tayland, Gürcistan, Bulgaristan, Fas, Kamboçya, Guatemala, Ürdün, Brezilya, Arnavutluk, Birleşik Arap Emirlikleri.

Tablo böyle. Bu değerlendirmenin en önemli ayağı uzmanların da ortaklaşa görüşü olarak okuma-anlama yeteneği. Çünkü okumayan ve okuduğunu anlayamayan,yorumlayamayan,çıkarım yapamayan öğrenciler matematikte de fen bilimlerinde de zorlanıyor. Bu konu üzerinde uzun uzun çalışmalar yapılmalı. Eğitimcilerin tespitleri, analizleri alınmalı. Elektronik aletlerin, internetin, sosyal medyanın her tarafımızı kuşattığı bu çağda öğrencileri kitap kokusuna ikna etmek, bildik yöntemlerin dışında yeni açılımlar gerektiriyor. Öğrenci okumanın yazmanın gerekliliğine, hayatında önemli bir yeri olduğuna yeteri kadar inanmıyor. Yapay zekâ ile kendi yerine düşünen bir kimlik olmasını yadırgamıyor. Hayatın kolaylaşması olarak görüyor. Okuduğunun hayatta bir karşılığı olduğunu göremiyor. Öğrencilerin belirli ilgi alanlarının olmaması; yaşlarına göre olması gereken genel kültürlerinin, bilgi seviyelerinin yeterli olmaması; gözlem yeteneklerinin gelişmemiş olması; çevrelerinde, ülkelerinde, dünyada olan olaylara duyarsız kalmaları yukarıdaki tablonun oluşmasına sebep olan etkenlerden. Bu tablonun oluşmasında öğrencilerin payına çok az düşer aslında. Çünkü onlara ortamı hazırlayan bizleriz. Bizlere düşen şey öğrencilerin bu durumlarda neler yapması gerektiğini onlara anlatabilmek. Gerekli alt yapıyı hazırlamak. Ülkenin gelişmişlik düzeyini arttırmak da işin en önemli ayaklarından biri. PISA sonuçlarına göre Türkiye’de her beş çocuktan biri parası olmadığı için haftada en az bir kez yemek yiyemiyor. Öğrencileri çalıştıklarında, okuduklarında karşılığını alacakları bir düzen sunmak ise bir o kadar önemli. Kolaycılığın, emek vermeden başarılı olunamayacağının işe yaramayacağını zihinlerine yerleştirmezsek seviye her geçen gün düşecektir. Bir araştırmada öğrencilere şu soru sorulmuş: Hayatta başarılı olmak için ne yapmalı? Üç tane de seçenek verilmiş.1- Çalışmak gerekir. 2-Şans gerekir. 3- Torpil bulmak gerekir. Verilen cevaplarda şans ve torpil seçenlerin toplamı çalışmak gerekir seçeneğini büyük oranda geçmiş. Böyle bir anlayışın yerleştiği ortamda okumanın, çalışmanın öneminden ne kadar bahsedilirse bahsedilsin sonuç istenilen seviyede olmayacaktır.

Meseleyi okul öncesinden, öğretmen yetiştirmeden, öğretmen ihtiyacının giderilmesinden, öğretmenin geçim sıkıntısından, ders kitaplarından, okul ortamından, müfredattan, sınav sisteminden, veliden, eğitime ayrılan paydan, eğitim politikalarından ve daha birçok etkenden bağımsız düşünmek soruna gerekli çözümün bulunmamasına sebep olur.