Prof. Dr. Şerife Işık ile “Pozitif Psikoloji” Hakkında II

Psikoloji-Sosyal Psikoloji - Prof. Dr. Şerife Işık Hülya Kandemir Yavuz

Prof. Dr. Şerife Işık ile “Pozitif Psikoloji” Hakkında II

Hülya Kandemir Yavuz: Hocam öncelikle “Pozitif Psikoloji” hakkında söyleşimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ediyoruz.

Hülya Kandemir Yavuz: ‘’İyi oluş, mutluluk, iyi hissetme ya da ihtiyaçlarını tatmin etmek değildir. İyi oluş erdemli olmakla ilişkilidir ve insan ancak özüne dönerek onu bulabilir’’ diyor. Aristoteles. Bireylerin sabit mutluluk düzeylerini belirleyen araştırma da %50 genetik, %10 yaşam şartları, %40’nı kendi davranışlarının belirlediğini söylüyor ve Aristo’yu destekliyor. Bireylerin kendilerini tanımaları, güçlü karakter özelliklerini ve duygularını tanımaları nasıl mümkün olabilir kendi çabalarıyla?

Prof. Dr. Şerife Işık: Günümüzde belirttiğiniz araştırma bulgusu ve Aristo’nun sözünü doğrulayan pek çok araştırma var. Aslında iyi oluşunuz tamamen sizin seçimlerinizle oluşan davranışlara bağlıdır. Örneğin yaşamınızın değerli ve yaşanmaya değer olduğu hissini veren etkinliklere yer vermek önemlidir; bu benim için kendimi sosyal amaçlara adamak olabilir, sizin için tutkunuzun peşinden koşmak olabilir, bir başkası için çevresiyle özenli ilişkiler kurmak olabilir. Bu bağlamda insan bence şu soruları kendine yönelterek verdiği cevaplar doğrultusunda harekete geçmeli:

  • Yaşamda coşku, minnettarlık, dinginlik, kadirşinaslık gibi pozitif duyguları ne kadar deneyimliyorum?
  • Yaşamda özellikle bir şeye yönelik heyecanlı ve ilgili hissediyor muyum?
  • Yaşamda kurduğum ilişkilerimden memnun muyum?
  • Yaşamımın bir anlamı ve amacı var mı?
  • Hedeflerime ulaşma konusunda ilerleme kaydediyor muyum?

Bu sorulara verdiğiniz cevaplar sizi tatmin etmiyorsa durup yaşamınızda neyi değiştirmek istediğinize ya da yaşamınıza neyi dahil etmek istediğinize odaklanmanız gerekiyor. Demek istediğim iyi oluşun tek bir yolu yoktur, tıpkı Marcus Aurelius’un iki bin yıl önce şu sözlerinde belirttiği gibi: Kendi içini kaz, o kaynak ki, sürekli kazarsan sürekli fışkırabilir.

Hülya Kandemir Yavuz: Bireyler pozitif terapi alanında bir uzmana ihtiyaç duyduklarında kimlere başvurmalı? Bütün terapistler bu alanda çalışma yapıyorlar mı ya da birey istediği terapi yöntemini seçme hakkına sahip mi yoksa bu uzman tarafından mı belirleniyor?

Prof. Dr. Şerife Işık: Ülkemizde özellikle pozitif psikoterapi alanında eğitim veren bir kurum olmadığı için bazı uzmanlar ve akademisyenler kendi kişisel çabaları ile yurt dışında aldıkları eğitimlerle gerek bireysel gerekse grupla psikolojik danışma sürecinde pozitif psikoterapi uygulamaktadır. Bunun ülkemizde pozitif psikoterapinin gelişimi açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Öte yandan özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi gibi çok köklü psikolojik danışma kuramlarından bazıları son yıllarda pozitif psikoterapi tekniklerini kendi kuramları ile bütünleştirmektedir. Bu da ruh sağlığı alanına çok önemli bir katkıdır. Ancak yine de pozitif psikoterapi bağlamında yeterliği olan ruh sağlığı uzmanı ülkemizde yok denecek azdır.

Hülya Kandemir Yavuz: Sağlıklı bireyler sağlıklı toplumlar demek. Sağlıklı bireyler yetiştirmek ebeveynlerin ve okulların birinci amacı olduğuna göre pozitif psikoloji uygulamaları evde ve okulda nasıl yapılabilir?

Prof. Dr. Şerife Işık: Öncelikle doğumdan ölüme ve aradaki tüm duraklarda yaşamda neyin doğru gittiğini ve yaşamı değerli kılan şeylerin ne olduğu konusunda çocukların ve gençlerin bakış açısını genişletmek çok önemli. “Bizi iyi hissettiren pozitif özellikler nelerdir? Hangi güçlü özelliklerimiz tam olarak işlevde bulunmamızı sağlar? Daha iyi bir toplum için vatandaş olarak geliştirmemiz gereken özellikler nelerdir?” gibi soruların cevapları üzerinde durulmalı. Bu noktada gerek evde gerekse okulda çocukların ve gençlerin karakter güçlerinin (öğrenme aşkı, azim, umut, cesaret, estetik ve mükemmelliğin takdir edilmesi, alçakgönüllülük, adil olma gibi) ne anlama geldiğini öğrenmelerine, kendisinde var olan karakter güçlerini fark etmelerine, bu güçlü yanlarını günlük yaşamdaki tüm etkinliklerde kullanmalarına rehberlik etme ve sonrasında karakter güçlerini kullanmanın kendisine ve diğer insanlara katkısını değerlendirmelerine yönelik etkinlikler sunulması önemlidir. Örneğin umut karakter gücünü harekete geçirebilmek için çocuk ya da gençle birlikte umudu anlatan bir fotoğraf bulmak ya da çekmek ve bu fotoğrafı çerçeveleterek odasına/sınıfa asmasını sağlamak çok temel düzeyde bir etkinlik olabilir. Ya da çocuk ve gençlerin başka insanlara, doğaya ve dünyaya ilişkin iyi dileklerini yazdıkları notları, okulda kütüphanede yer alan kitapların içine koymaları ya da bu notları sabah park halindeki araçların camına ya da komşularının kapılarının önüne koymaları evde desteklenebilecek bir etkinlik olabilir.

Öte yandan ebeveynlerin ve öğretmenlerin kasıtlı olarak kendisinin, başkalarının veya dünyanın iyi oluşunu korumak veya iyileştirmek için iyi oluş okuryazarlığına sahip olmaları çocuklara ve gençlere örnek olmaları açısından önemlidir. Örneğin iyi oluşla ilgili okumalar, dinlemeler ve izlemeler yapılması (roman okumak, müzik dinlemek, yaşam hikayeleri incelemek gibi) ya da iyi oluşla ilgili yazmak, konuşmak ve bir şey oluşturmak (şarkı söylemek, dans etmek, resim yapmak, sevdiklerini telefonla aramak gibi) olabilir. Ebeveynlerin ve öğretmenlerin buradaki amacı iyi oluş dilini bilinçli bir şekilde kullanarak çocuğa/gence model olmaktır.

İyi oluş kavramı görüldüğü gibi tek bir özellikle açıklanamayacak kadar geniş bir içeriğe sahiptir. Alan yazında iyi oluşu açıklayan pek çok model olmakla birlikte çocukların ve gençlerin iyi oluşunu artırmak için hem evde hem de okulda PERMA modeli temel alınarak etkinlikler düzenlenebilir. Bu modelde “P” pozitif duygular, “E” bağlılık, “R” pozitif ilişkiler, “M” anlam ve “A” başarı alanlarını temsil eder. Bu bağlamda günlük yaşamımıza coşku, neşe, çılgınlık gibi pozitif duyguları tecrübe edeceğimiz anlar eklemek; hobiler ve ilgiler temel alınarak serbest zaman faaliyetlerine daha çok zaman ayırmak; aile üyelerimiz, arkadaşlarımız ve genel olarak çevremizdeki kişilerle güçlü bağlar kurmaya daha çok özen göstermek; uğruna emek harcayacağımız bir amaca sahip olmak ve yaşamdaki zaferlerimiz ya da yenilgilerden sonra tekrar ayağa kalkarak “bunu yaptım ve iyi de yaptım” şeklinde kutlamalarımız hem kendimizin hem de başka insanların iyi oluşlarına katkı sağlayacaktır.

Hülya Kandemir Yavuz: Hocam değerleri görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için hem Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi hem de okuyucularımız adına çok teşekkür ederiz.