Kaç Çeşit Öğretmen Var?
Her işin başı eğitim, diye başlayan cümleleri hepimiz kurarız yeri geldiğinde. Canımızdan bir parça olan çocuklarımız, öğretmenin eline bırakılır ki çocuklar kendine, sevdiklerine, yaşadığı topraklara ve hayata karşı sorumluluklarını yerine getirebilsin. Kendi ayakları üzerinde dursun. Bunun için ağırdır öğretmenin işi.
Üniversiteye başladığımız ilk gün hocamız bize “Para için yapacaksanız bu mesleği yapmayın. Hemen okulu bırakın. Çünkü alacağınız para yaptığınız işi karşılamayacak. Mesleği severseniz faydalı olursunuz.” demişti. Doğru bir tespit yapmıştı hocamız. Her meslek tabiî ki severek yapılmalı ancak öğretmenin bir insanın geleceğine olan etkisi düşünülünce öğretmenliğin neden kutsal bir meslek olduğu da anlaşılıyor.
Gelin görün ki hepimizin hayatına dokunan öğretmenler bugün çeşit çeşit isimler altında sınıflarına giriyor. Uzman öğretmen, başöğretmen, sözleşmeli öğretmen, özel sektör öğretmeni, piktes öğretmeni (Geçici koruma altındaki Suriyeli çocukların eğitimini yapan geçici kadrodaki öğretmenler), ücretli öğretmen. Bunların dışında atama bekleyen öğretmenler de var ki artık sayısı milyona yaklaşıyor. Temel soru şu: Bu kadar çeşitlilikte öğretmenler aynı sınıfa giriyorlar. Ülkenin geleceğinde aynı sorumluluğu alıyorlar. Aynı işi yapıyorlar. Aynı emeği veriyorlar. Peki aynı özlük haklarına, aynı geçim standartlarına sahipler mi?
Maalesef hayır. Ev kirasını ödeyemeyen öğretmenin, yok parasına özel sektörde çalıştırılan öğretmenin, geçici süre derse giren öğretmenin, yan sınıfta derse giren öğretmenle arasında maaş olarak büyük fark olan öğretmenin hayatına kim dokunacak? Öğretmen olma hevesiyle üniversitelere giden ama atanamayan öğretmen adaylarının sesini kim duyacak? Öğretmenler Günü geldiğinde güzel sözler işiten öğretmenlerin nasıl bir hayat yaşadıklarının farkına varılmadığı, ihtiyaçlarının karşılanmadığı bir eğitim sistemi başarıya ulaşamaz.
Şu bir gerçek ki öğretmenlerin -yönetici konumundakilerin iyi niyetli yaklaşımları, girişimleri olanları bir tarafa-bu kadar bölünmüş bir yapıda geçim sıkıntısı çekmelerine, özlük haklarının hak ettikleri seviyede olmamasına rağmen eğitim sistemimizde bir şeyler ortaya konuyorsa bu, üniversite de hocamızın söylediği ‘Mesleği severseniz faydalı olursunuz’ sözünü öğretmenlerin özümsemesinden dolayıdır...