Toplum ve İnsan Doğası I

Sosyoloji - Prof. Dr. Metin Becermen Hasan Güneş

  1. G: Geleneğin insan doğası üzerine etkisi nedir?
  2. B: Gelenek ile ilgisinde daha çok dile değineceğim. Çünkü her insan bir geleneğin içine doğmaktadır. Bir geleneğe doğmak da bir dile doğmak demektir. Bizim ufkumuzu, düşünme biçimimizi belirleyen şey dildir. Dil insanın biçimlenmesinin koşuludur. İnsan dil ile biçimlenir. Elbette dile eşlik eden başka unsurlar da vardır; ancak bunlar dil olmadan bir anlam ifade etmezler. Bizim olanaklarımızı geliştirmemizde ve gerçekleştirmemizde dilin, dil ile dünya bağının kurulmasının önemli bir yeri vardır. İçine doğulan gelenekle ilişkisinde bizim kendimizi oluşturmamız ve kurmamız mümkün oluyor. Bazen gelenekle, yani dille -geleneğin dili ve elbette düşünme ve yaşama biçimi ile- hesaplaşmak da gerekiyor. Çünkü gelenekten gelen kimi unsurlar problemli olabiliyor. Bu da dil ile yani bir düşünme ve yaşama biçimiyle kendini ortaya koyuyor. Gelenekle hesaplaşıp kendini ortaya koymak bu düşünme ve yaşama biçimiyle hesaplaşmak demektir. Burada gelenekten neyi alıp geliştireceğimize ve yeni bakış açıları oluşturacağımıza karar vermek önemli görünüyor. Bizi biz yapan şey kararlarımız olmaktadır. Hangi olanaklarımız geliştireceğimize vereceğimiz kararlar nasıl bir insan olacağımızı da belirlemektedir.

  1. G: Alışkanlıkların insan doğası üzerine etkileri nelerdir?
  2. B: Alışkanlıklarımız süreç içinde oluşmaktadır. Bazı kişiler için alışkanlık konusu “olumsuz” bir şey olarak değerlendirilmektedir. Ancak neyi alışkanlık edindiğimiz önemli görünüyor. İnsanların değerini harcamayı, doğayı tahrip etmeyi, çöpleri yere dökmeyi, arabadan çöp atmayı, piknik alanlarını çöp yığınına dönüştürmeyi vs. alışkanlık edinerek yaşayabiliriz. Bunun yanında insanların değerini, doğa ile insan bağının farkında olarak doğayı korumayı alışkanlık edinerek de yaşayabiliriz. Hangi olanaklarımızı gerçekleştireceğimiz konusunda hangi alışkanlıkları edindiğimiz önemlidir. Başkasının, başkalarının var olduğunun ve bu dünyayı birlikte paylaştığımızın, insan ile doğa bağının öneminin farkında olarak yaşamak, bu şekilde yaşamayı alışkanlık edinmek farklı ve yaşanabilir bir dünya inşa etmenin koşulu ve zeminidir.

  1. G: Önyargıların ve kalıp yargıların insan doğası üzerine etkileri nelerdir?
  2. B: Önyargı konusu önemli bir tartışma konusudur. Gadamer’in de dediği gibi “önyargıya” karşı bir “önyargımız” var. O, bunu, Aydınlanma ile ilişkisinde ele alıyor. Ben biraz yaşadıklarımız ile bağı içinde değerlendireceğim.

İlk soruya verdiğim yanıtta bir geleneğe, dolayısıyla bir dile doğduğumuzu söylemiştim -ki bu da Gadamer’in söyledikleriyle bağlantısı içinde bir değerlendirmedir. Bizi belirleyen şey “geleneğin dili”dir. Dolayısıyla bu dilin ufku ile olan bitene bakıyoruz. Her insan bunu tecrübe ediyor. İşte burada önyargıların kalıp yargılara dönüşmesi söz konusu oluyor. Örneğin ayrımcılık, etnik milliyetçilik, ırkçılık, dincilik, mezhepçilik, bir ideolojiyi üstün tutmak vs. bazı önyargıların kalıp yargılara dönüşmesiyle oluşuyor. Bu noktada dikkatli olmak gerekiyor. Eğer bir önyargımız kendi üzerine dönük değilse, yani bir eleştirellik barındırmıyorsa (eleştiriye açık değilse) bundan kurtulmak insani olanaklarımızın olumlu bir biçimde geliştirilmesine katkı sunar. Önyargılarımızla hesaplaşmak bizi biz yapan şeydir. Bu şekilde “sorunların”, “sorunlarımızın” üstesinden gelebiliriz.