Eğitim Politikaları Güven Endeksi Yerlerde Sürünüyor

Eğitim Bilimleri - Alaaddin Dinçer

Eğitim Politikaları Güven Endeksi Yerlerde Sürünüyor

Asıl Mesele, Eğitime Duyulan Güvensizlik

25 Ağustos 2023 tarihli Memurlar Net Sitesinde yer alan Özlem Ermş Beyhan’ın haberine göre,“Türkiye, OECD ülkeleri arasında halkı eğitim sistemine en az güvenen ülke. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'nın (OECD) son raporu, Türkiye'de halkın sadece yüzde 21'inin eğitim sistemine güvendiğini ortaya koydu. Bu oranla Türkiye tüm OECD ülkeleri arasında son sırada yer alıyor.

OECD ülkeleri ortalaması yüzde 66.8. Fahiş özel okul ücretlerinin gündem olduğu, iyi eğitimli gençlerinin yurtdışı fırsatlarının peşine düştüğü Türkiye, bu veriye göre eğitim sistemine güvende OECD ortalamasının oldukça altında yer alıyor.

Rapora göre Türkiye'nin bir üzerinde Litvanya, yüzde 37 ile yer alıyor, Macaristan halkının ise yüzde 47'si ülkedeki eğitim sistemine güveniyor. Ülkesindeki eğitim sistemine en çok güvenenler yüzde 87 ile Norveçliler.

PISA verileri bu güvensizliğin arka planını yani eğitimdeki sıkıntıları ortaya koyuyor. 15 yaş grubundaki öğrencilerin bilgi ve becerilerinin değerlendirildiği "Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı" (PISA) verilerine göre Türkiye okumada 37 ülke içinde 31'inci, matematikte ise 33'üncü sırada yer alıyor.”

Eğitim sistemine halkın güven duyduğu ülkeler arasında üst sıralarda yer almak için aşağıda yer alan görüş ve önerilerin yaşam bulmasını sağlamak gerekmektedir.

Görüş ve Öneriler,

Demokrasi, Katılım ve Bilim

Eğitimin ve bilginin temeli bilimdir. Bilimi esas almayan hiç bir eğitim sistemine güven duyulmaz. Bilim, hem eğitimi planlayanların ve yönetenlerin, hem de politika yapıcılarının yol gösterici rehberi olmalıdır. Eğitim aynı zamanda hizmet sunanların ve hizmet alanların katılımına açık, söz söyleme, eleştiri yapma, karar alma ve yetki paylaşımına ortak olma noktasında demokratik olmalıdır. Böyle olduğunda halk eğitime güven duyar ve saygı gösterir. Önerilenlerin tersini yapmak halkı eğitimden uzaklaştırır ve güven duygularını zedeler.

Eğitim ve Yatırım Bütçesi

Eğitim sistemine yeterli maddi kaynak sağlanmalı, genel bütçe ve GSYH paylar yükseltilmeli, eğitimi uzun vadeli bir yatırım olarak görülmeli. Bu kaynaklar, okulların modern eğitim araçlarına, kütüphanelere, bilgisayar ve internet bağlantılarına ve eğitim materyallerine erişimi sağlamak ve okulların diğer hizmetlerinin sunumu, alt yapılarının güçlendirilmesi, okulların, ekipmanların, öğretmenlerin maaşlarının, öğrencilere verilen kaynakların vb. giderlerini karşılamak için kullanılmalıdır. Bu sayede eğitimin ve insanımızın niteliği ve başarısı artacak, ülkenin kalkınması ve modenleşmesi hızlanacaktır.

Eğitime Erişimde Eşitlik ve Sosyal Adalet

Sosyo - ekonomik durumu ne olursa olsun tüm öğrencilere eşit fırsatlar sunulmalı. Eğitim sistemi belirli bir öğrenci grubuna ya da zümreye ayrıcalık sağlayacak şekilde tasarlanmamalıdır. Bu sayede öğrenciler ayrıcalıkların dışında kalmamak ya da ayrıcalıklı eğitim almak için uğraşmak yerine, kendi bilgi ve yeteneklerini geliştirmek için çalışırlar. Halkın eğitime duyduğu güven yoksunluğunu gidermek için, ebeveynlerin ekonomik olanaklarına, öğrencilerin akademik düzeylerine ya da akademik yeterliliklerine göre eğitim verilmeli, okullar, sosyal ve eğitimsel bir ayrıştırmaya neden olmadan, tüm öğrencileri birleştirici, sosyal adaletsizlikleri giderici bir zemin olarak tasarlanmalı.

Eğitim ve Programlar, Yeniliklere ve Teknolojik Gelişmelere Açık Olmalıdır

Güven duygusunun yükselmesi için, eğitim programları yenilenip güncellenmeli, yeni gelişen eğitim teknolojileri ve yöntemleri uygulanmalıdır. Teknolojik altyapı geliştirilmelidir. Çocukların modern teknoloji kullanmaları öğrenme sürecini daha verimli hale getirecek, bilgisayarlar, internet erişimi ve diğer teknolojik araçlar, öğretmenlerin öğrenme materyallerini hazırlamasına ve çocukların öğrenme sürecini desteklemesine yardımcı olacaktır. Çocuklara farklı öğrenme stillerine uygun özelleştirilmiş eğitim programları sunulmalı, eğitim faaliyetleri stratejik planlar kısa, orta ve uzun vadeli planlar olarak oluşturulmalı, yönetilmeli ve yürütülmelidir. Okul yönetimleri, öğretmenler ve çocuklar kendilerinden beklenen hedefleri gerçekleştirmek amacıyla oluşturulan planlar doğrultusunda ilerlerler, böylece başarı ülke geneline yayılmış olur.

Eğitim Politikaları Doktrıne Değil, Akademik Başarıya ve İnsanı Gelişmeye Odaklanmalıdır

Geçmişten bu yana eğitim sistemnin temel sorunu, ideolojik politikalara öncelik verme, insani ve akademik gelişmeyi ikinci plana itmeye odaklanmakta yatmaktadır. Oysa eğitime güven duygusu yüksek olan ülkelerde çocukların insani gelişmesine, niteliğine ve akademik başarısına yüksek bir vurgu yapılmaktadır. Bu durum, eğitimi ve ülkeyi yönetenlerin çocukların sadece sınav sonuçları, dereceleri ve mezuniyet oranları gibi göreceli başarılara değil, aynı zamanda çocukların nitelikli birer ülke yurttaşı olarak yetişmelerini de önemsemektedir.

Çocukların Üstün Yararı ve Çocuk Merkezli Bir Yaklaşım Benimsenmelidir

Eğitime güvenin yüksek olabilmesinin yolu, çocukların eğitim ve öğrenme sürecine aktif olarak katılmalarından, okul ikliminden ve ortamından mutlu olmalarından geçmektedir. Ayrıca çocuklara bireysel olarak destek sağlanımalı, eleştirel ve yaratıcı düşünme, problem çözme, işbirliği yapma, dayanışma ve iletişim becerilerini geliştirmelerine yardımcı olunmalıdır. Farklı becerilere ve farklı öğrenme yeteneklerine sahip çocuklara göre eğitim kişiselleştirilmeli, bu anlayış temelinde bireyselleştirilmiş eğitim fırsatları ve uygulamaları sunulmalıdır.

Kültürel Çeşitlilik ve Çok Dillilik

Çok dillilik ve kültürel çeşitlilik toplumsal zenginliğin ve güvenin temeli olarak görülmeli, bu çeşitliliğe ve zenginliğe uygun düzenlemeler yapılması çocukların eğitimine olumlu katkı sağladığı kabul edilmelidir. Çok kültürlü ve dilli eğitim anlayışı çocukların, kültürel farklılıkları anlamalarına ve takdir etmelerine yardımcı olmakta, farlı dillere ve kültürlere saygı duyma bilinci oluşturmakta, dünya görüşlerini genişletmekte, hem ulusal hem de küresel vatandaşlık duygusu geliştirmelerine katkı sağlamaktadır. Irkçılık ve ayrımcılık okulun dış kapısına bile yanaşmamalıdır.

Öğretmenlerin Nitelği ve Çalışma Koşulları

Nitelikli eğitim için nitelikli ve deneyimli öğretmenler çok önemsenmekte. Bu nedenle, eğitime güvenin yüksek olduğu ülkeler, öğretmenlerin eğitimine ve sürekli gelişimine yatırım yapmakta. Öğretmenlerin mesleki, ekonomik ve sosyal anlamda iyileşmeleri sağlanmakta. Bu ülkelerde öğretmenlerin nitelikleri oldukça yüksektir. Öğretmenler genellikle nitelikli eğitim almış ve uzmanlık alanlarına hakim olan kişiler arasından seçilmekte. Öğretmenler, çocukların ihtiyaçlarına göre eğitim programlarını düzenleyebilmekte ve öğrenme sürecini yönlendirebilmekte. Öğretmenlerin mesleki koşullarının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi hususuna önem verilmekte. Öğretmenliğin ilerlemeye ve gelişmeye açık bir meslek grubu olduğu bilincinden yola çıkarak öğretmenlerin mesleki gelişim ihtiyaçlarının yanı sıra çalışma koşullarının iyileştirilmesine öncelik verilmekte, öğretmenlik mesleği bir uzmanlık ve ihtisas mesleği olarak tasarlanmakta.

Çocukların İyi Olma Haline Öğretmenlerin Katkısı

Çocukların okulda ve günlük yaşamda kendilerini mutlu ve iyi hissetme hallerinde öğretmenlerin rolünün büyük olduğu bilinmektedir. Bu konuda öğretmenler hassasiyet göstermeli, kişilikleri, yaşam tercihleri, bilgi ve birikimleri ile davranış ve tutumlarında çocuklara örnek, rehber ve yol gösterici olmalıdır. Öğretmenlerin bu durumlarının çocukların iyi ve mutlu olma haline katkısı yadsınamaz.

Sonuç olarak, eğitim politikaları, kişisel çıkarları ve ihtiyaçları önceleyen anlık ve günü birlik kararlar ile değil, toplumsal yararı ve ihtiyaçları, modern dünya ile emtegre olmayı amaçlayan ortak aklın oluşturduğu politikalar olmalıdır. Bürokrat değiştirerek, yapay gündemler yaratarak,,, hamasi nutuklar atarak, karşılığı olmayan vaatlerde bulunarak, okullar, bireyler ve toplumsal gruplar arasında ayrım yaparak ve kaynakları amaca hizmet etmeyecek bir biçimde ısraf ederek (FATİH Projesinde olduğu gibi) halkın eğitime olan güvenini yükseltemezsiniz. Asıl mesele; yukarıda yapılan önerilere yaşam buldurarak halkın eğitime duyduğu güveni yükseltmektir.