Özgürlük Üzerine Notlar

Fikir Yazıları - Barış Akkurt

ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE NOTLAR

  • Tarihle, toplumla, kültürle ve iktidar alanlarıyla çepeçevre kuşatılmış durumdayız. Özgür bir birey olma yolunda kendine alan açmak, çemberi kırabilmek güçlüklerle dolu bir süreç. Tarihin ağırlığı omuzlarımıza biniyor. Kültür bizi kıskaca alıyor. Toplum ise, bunlarla birlikte uyuma zorluyor. İktidarlar, sindirilmiş kişiyi bu noktada itaate davet ediyor.
  • Özgürlük arayışı, sancılı, güçlüklerle dolu bir süreç. Bizi kuşatan çemberi kırabilmek ciddi bir emek gerektiriyor. Bu emek harcanmadığında çelişkili bir varoluş biçimi gelişiyor. Kendini gerçekleştirememe, yarım kalmışlık içinde hüzünlü bir yaşam…
  • İnsan kendi iradesinin efendisidir, özgürlüğü de kendi ellerindedir ya da insan bir tür belirlenim altında doğar, bunu değiştiremez, kaderini yaşar, diyenler olacaktır. İnsan bir belirlenim içinde doğsa da aklı ve iradesiyle kendine dair tasarruflarda da bulunabilir, demek daha uygun olacaktır.
  • Tarih, toplum, kültür ve iktidarların ağır baskısıyla doğuyoruz bu hayata. Belli bir yaşa kadar bunun farkında da olamıyoruz. Aile içinde biçimlendirilen çocuk, okul süzgecinden de geçirilip toplumun kucağına atılıyor. Çoğunluğun bu eklemlenmeye genelde pek itirazı olmuyor. Çoğunluğun dili genel itibariyle iktidarın da dilidir zaten.
  • Çoğunluğun tarafında değilseniz, birey olmanız, özgürlük talebiniz bir tehdit olarak algılanır. Korku siyasetiyle sindirilmeye çalışılırsınız. Önceden sınırları kalınca çizilmiş bir ‘uyum’ dayatılır size. Kimlik siyasetleri de buradan doğar. İnsanların bir kısmı bir konfor alanının içine doğarken daha büyük bir kısmı yoksunluk içinde çıkış yolu arayacaktır.
  • İçine doğduğumuz toplumsal sınıf belirliyor biraz da özgür bir birey olma yolunda ne derece çaba harcamanız gerektiğini. Örneğin, işçi sınıfından oluşan bir ortama doğduysanız kendi özgürlüğünüzü sınıfınızın özgürlüğünden çok da ayrıştıramazsınız. Bu döngüde bireysel olarak sıçramalar her zaman olur elbette, yalnız sınıfınız ne derece özgürleşirse siz de o derece güçlü solumaya başlarsınız.
  • Ötekileştirilen tüm kimlikler, kendi olabilecekleri siyasal ve kültürel ortamın özlemini duyacak ve var olmaya çalışacaktır. Yumuşamaya zorlanan atmosfer nefes almanın imkânlarını genişletecektir. Elbette bunun korunması da gerekecektir, dinamiktir bu süreç. Toplumun zencilerinin özgürlük arayışı karşılaşılan baskıyla baş edebilme kapasiteleri ölçüsünde kendine alan açacaktır. Baskı ve özgürlük diyalektiği durmadan işleyecektir.
  • Toplumun bir kesiminin koşullarının iyileştirilmesi, başka kesimlerin aleyhine işleyen bir süreçse buna özgürleşme denilemez. Geniş toplum kesimleri, ne tür bir aidiyet bağıyla dünyaya gelirse gelsin, özünde emeğiyle ayakta durmaya çalışan insanlardan oluşur. Kimlikleri bir zenginlik olarak değerlendirildiğinde ve emek eksenli konumları üzerinden ortaklıklar yaratılmaya çalışıldığında uzun soluklu bir özgürleşme ortamı da yaratılabilir. Farklılıklar bir zenginlik olarak görülür.
  • Toplumsal özgürleşme bireysel özgürleşmenin teminatı olduğu kadar, bireysel özgürleşme de toplumsal özgürleşmeyi canlı kılan dinamik bir işlev görür. Bu ikisinin arasında yer yer gerilimli; ancak kopmaz bir bağ vardır. Bu bağlar zayıfladığı ölçüde özgürlüklerin uzun soluklu olabilme ihtimali azalacaktır.
  • Tarih, toplum, kültür ve iktidarların dayattığı sınırları aşan aydınlar, bilim insanları, kültür ve sanat insanları topluma karşı bir eşiğin aşılabileceğinin örneklerini verirler. Öyle bir niyetleri olsun ya da olmasın cesaret aşılarlar. Yaratılan baskı ortamını ilk göğüsleyenler de onlar olacaktır. Özlemleri kitlelerle buluşabildiğinde üzerlerindeki ağır baskıdan kurtulup kolektif bir iradeyle yüklerini hafifletebileceklerdir.
  • Bedeli ödenmemiş her kazanım sabun köpüğü uçuculuğunu taşıyacak, özgürleşme yanılsaması yaratacaktır. İktidarların lütfettikleriyle kendini oyalayarak değil, kolektif iradenin mili milim elde ettikleriyle kazanımlar kalıcılaşacak, özgürlükçü bir alan yaratılabilecektir.