BİR TÜKETİM BİÇİMİ OLARAK ŞEHİRLERİ TURLAMAK
Bir yeri, durumu ya da mekânı görülmeye değer kılan şeyler nelerdir? Bir şehir içinde bu yer, durum ya da mekân tecrübe edildiğinde şehir kişiye kendini açmış olur mu? Son zamanlarda popüler olan şehir turları, bu tura katılan kişiler için ne anlam ifade etmektedir? soruları yazımızın temel problem alanlarını oluşturmaktadır. Yazımızın temel iddiası ise şudur: şehir turları şehrin sosyopolitik, ekonomik ve kültürel perspektiflerini tecrübe etmekten çok uzaktır. Bu tür turlar bir şehre nüfus etmekten daha çok o şehrin “meşhur” yönlerini tüketmeye dönüktür. Tura katılan kişiler şehri keşfetmek, ona nüfus etmekten ziyade onu olabildiğince kısa bir zaman içinde haz odaklarının merkezine olarak imha etmektedir. Peki şehir neresidir ve nasıl tarif edilir?
Şehir kültürel olanın en üst seviyede var olabileceği bir mekâna tekabül eder. Dikotomik bir ayrımla doğa-kültür terazisinde şehir tarafını kültürel durum oluşturur. Yasanın ortaya çıktığı, isteyenin istediği gibi yaşayamadığı, belli kurallar manzumesinin katı bir şekilde uygulanmaya çalışıldığı yerler şehirdir. Şehir aynı zamanda içinde çokluğu barındırır. Bir şehir kişilere farklı perspektifler sunar. Bir yemeğin farklı yapılış biçimleri, farklı sunumları vardır. Şehrin ara sokakları vardır. En önemlisi ise bu farklılığın içinde yaşayan ve bu farklılığı hazmetmiş insanları barındırır. Şehri saran çokluk aynı zamanda kişilere bir anlam dünyası sunar. Sokaklarda dolaşan dilenciler, ayakkabı boyacıları, küçükten büyüğe esnaflar ve ara sokaklara gizlenmiş şehrin değerleri vardır. Ara sokakta bulunan tarihi bir çeşme, bir cami, konak ya da bir sahaf şehrin varlığıdır. Şehrin anlam dünyasını açması için onun ritmine ayak uydurmak, ona durup bakmak ve ara sokaklarında dolaşmak gerekir. Ancak şehir turları adı altına ortaya çıkan bir çeşit tüketime dayalı gezilerde bu sayılanların hemen hepsi ihmal edilir.
Turu düzenleyen firmalar belirledikleri güzergâh içinde tura katılan kişilere çizdikleri dar bir zaman çizelgesiyle şehrin “en görülesi”, “en leziz”, “en çok beğenilen” şeylerini bir paket içinde sunmaya çalışır. Turlarda şehre durup bakmaya zaman yoktur. Bu turlara katılan kişiler en kısa zamanda en yüksek haz tecrübelerini gezi esnasında yaşamak istedikleri için şehrin farklılığını ıskalarlar. Şehrin sunduğu perspektifleri görmek, ona dokunmak ya da bu farklılıkların ne anlama geldiğini düşünmek bu zaman zarfında anlamsızlaşır. Turlara katılan kişiler gördüklerini düşündükleri şehirle hemhal olamazlar. Görülmeye, tadılmaya, tecrübe edilmeye “değer” olarak önceden belirlenmiş şeyler bir paket içinde ve steril bir ortamda sadece tüketilir. Aslında bu tarz bir tüketme biçimi ürünlerin paket olarak tüketilmesiyle de koşutluk oluşturur. Hızlı sindirilen ve kişiye en üst seviyede haz veren yeme alışkanlıkları bu sefer hızlı bir turlama şeklinde kendini ifşa eder. İki durumda da kişilerin talep ettikleri ve onlara sunulan şeyler aslında aynıdır. Birbirini tanımayan ve tanış olacak kadar da zaman ve mekâna sahip olmayan kişilerin bir aradalığı anlamlı bir topluluk oluşturmaz. Bu anlamda turlara katılan kişilerle alışveriş merkezinde dolaşan kişilerin birlikteliği birbirine benzetilebilir. İki tecrübede de mekân sınırı, görülecek şeylerin önceden belli oluşu bu benzerliği daha da kuvvetlendirir niteliktedir. Alışveriş yapan kişiler burada çalışan kişilerle iletişime geçemez ya da bunu halihazırda istemez. Turlara katılan kişiler de içinde bulundukları şehrin kendilerine bir şeyler pazarlayan kişileriyle karşılaşırlar. Bu karşılaşma da bir anlam ifade etmez. Örneğin Hatay turuna katılan kişi, Hatay’da ikamet eden farklı kültürden kişilerle tanışamaz. Bunun ne demek olduğunu de dert etmez. Onun amacı Hatay dendiğinde akıllara gelen ilk yemekleri tatmak, ilk akla gelen mekanları görmek/gezmek ve bir an önce oradan uzaklaşmaktır.
Bir tüketim biçimi olarak turlar şehre bir şey katmadıkları gibi o şehirden de birçok şeyi alıp götürürler. Turlar çoğu zaman şehrin genel ritmini bozar ve onun belli yerlerinin deforme olmasına yol açar. Kalabalık guruplara hazırlanmaya çalışılan yemeklerin otantik yapısını bozar ve şehir esnafını daha fazla kazanma adına fabrikasyon üretime yöneltirler. Turlar şehrin ara sokaklarını şehirde yaşayanlara dahi görünmez hale getirir ve onu her geçen gün daha da yalnızlaştırır. Şehir kişilere perspektifler sunar. Bu perspektifleri görmek için durmak ara sokaklarda dolaşmak ve şehrin ritmiyle devinmek gerekir.
Bu yazı yakın zamanda katıldığım Batum turu esnasındaki gözlemlerimden oluşmuştur.