DAHA GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İÇİN EĞİTİMİN NİTELİĞİNİ ARTIRMAK

Eğitim Bilimleri -  Uğur Özeren

DAHA GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İÇİN EĞİTİMİN NİTELİĞİNİ ARTIRMAK

Uğur Özeren: Sayın Prof. Dr. Ali Rıza Erdem, kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?

Prof. Dr. Ali Rıza Erdem: Babam sınıf öğretmeni olduğu için ben köyde dünyaya geldim. İlkokulu, köyde birleştirilmiş sınıf olarak okudum. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi Acıpayam’da okudum. 1984 yılında Denizli Eğitim Yüksekokulunu bitirdim. 1986 yılında Millî Eğitim Bakanlığı’nda Bingöl Karlıova Suçatı köyünde sınıf öğretmeni olarak göreve başladım. 1993 yılında Hacettepe Üniversitesinde lisans eğitimimi tamamladım. 1995 yılında araştırma görevlisi olarak Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesinde göreve başladım. 1996 yılında Gazi Üniversitesi’nde yüksek lisansımı, 2002 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi’nde doktoramı tamamladım. 2002 yılında yardımcı doçent, 2009 yılında doçent ve 2014 yılında profesör ünvanlarını aldım. Halen Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Eğitim Yönetimi Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak çalışmaktayım.

Uğur Özeren: Sayın Prof. Dr. Ali Rıza Erdem; 21. yüzyılda eğitim ve insan kaynaklarının geliştirilmesine yatırım yapılmasının ekonomik ve sosyal kalkınma için önemi yaşadığımız bu yıllarda da daha net ortaya çıkmıştır. Eğitimin niteliğini artırmak için öğrenci, öğretmen, veli ve okul gelişimi için ortak hedefler belirleyebilen ülkeler ve eğitim sistemleri gelecek atılımlarını daha hızlı yerine getirebileceklerdir. Ülkemizin içinde bulunduğu dönem, eğitim olanaklarımız ve veli profili dikkate alındığında ortak hedeflerimiz nasıl ortaya çıkar?

Prof. Dr. Ali Rıza Erdem: Eğitimin niteliği yeni yeni ülkemizde tartışılan bir konu olmaya başlamıştır. Bunun temel nedeni, eğitim sistemi üzerinde niceliğin yaptığı baskıdır. Diğer bir deyişle zorunlu eğitim dahil olmak üzere eğitim alması gereken nüfusun fazla olmasından dolayı eğitim taleplerinin karşılanması öncelikli olmuştur. Eğitimin niceliği öncelikli olduğunda, eğitim alması gerekenlerin “eğitim alması” yeterlidir. Eğitimin niteliği öncelikli olduğunda, eğitim alması gerekenlerin “nasıl bir eğitim aldığı” ve “nasıl bir eğitim alması gerektiği” önemlidir. Bunun yanısıra eğitim paydaşlarının görüş ve taleplerinin dikkate alınması gerekmektedir.

Eğitim sisteminin ortak hedefleri 1739 sayılı Milli Eğitim Kanununda “genel amaçlar” olarak ifade edilmiştir. Ortak hedefler olarak nitelendirilen Milli Eğitimin genel amaçlarının daha etkili gerçekleştirilmesi için eğitimin niteliğinin artırılması girişimleri vardır. Bu girişimlerde yasal mevzuat öncelikli olup, eğitim paydaşlarının görüşleri ikinci planda kalmaktadır. Ortak hedeflerin gerçekleştirilmesi için eğitim hizmetinin verildiği okullardaki eğitimin niteliğini de yasal mevzuat belirlemektedir. Eğitim paydaşlarının görüşleri ve talepleri ikinci planda kalmaktadır. Okullardaki ortak hedeflerin daha nitelikli bir eğitimle daha etkili bir biçimde gerçekleştirilmesi için, eğitim paydaşlarının görüş ve taleplerinin öncelikli olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Uğur Özeren: Sayın Prof. Dr. Ali Rıza Erdem; ülke olarak daha güçlü bir şekilde yaşadığımız bu bilgi ve teknoloji çağının ara döneminden çıkması için akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme önceliklerini neler olarak belirlemeliyiz? Belirlenen ortak hedefler için aile- öğretmen, öğrenci verimliliğini ve sosyal uyumu gelecek vizyonumuzla nasıl eşleştirebiliriz?

Prof. Dr. Ali Rıza Erdem: Ülke olarak bilgi ve teknoloji başta olmak üzere tüm alanlarda, diğer toplumlara göre daha ileride olabilmemiz için en öncelik vermemiz gereken alan eğitim olmalıdır. Eğitim sistemi, nitelikli eğitim vermediği sürece diğer alanlardaki hedeflerin gerçekleştirilmesi oldukça zordur. Bunun temel nedeni de diğer alanlardaki hedefleri gerçekleştirecek olan insan kaynağını eğitim sisteminin yetiştirmesidir. Eğitim sistemi istenilen nitelikte eğitimi vermezse, istenilen nitelikte insan kaynağının yetiştirilmesi sadece kâğıt üzerinde kalacaktır.

Uğur Özeren: Sayın Prof. Dr. Ali Rıza Erdem; eğitim, teknoloji dünyası, araştırma ve yenilikçilik arasındaki bağların kuvvetlendirilmesi okul ortamında veli, öğretmen ve öğrenci katkısı ile nasıl desteklenebilir?

Prof. Dr. Ali Rıza Erdem: Okulda verilen eğitimde yeni nesile öncelikli olarak “düşünme becerileri”nin kazandırılması, araştırma ve yenilikçiliği destekleyecek ve güçlendirecektir. Yeni nesile etkin bir biçimde “düşünme becerileri”nin kazandırılması, bireyin var olan potansiyelini sonuna kadar kullanabilmesinin yolunu açacaktır. Birey, “düşünme becerileri”ni kullanarak olayları ve olguları sorgulayarak mevcut durumun iyileştirilmesi için arayış içerisinde olacaktır. Bu arayış bireyi araştırma ve yenilikçiliğe yönlendirecektir. Bu nedenle okulda verilen eğitimle yeni nesile “düşünce becerileri”nin kazandırılmasına paydaşların etkin bir biçimde katkı yapması gerekmektedir.

Uğur Özeren: Sayın Prof. Dr. Ali Rıza Erdem; yüksek katma değerli teknolojilerin ışık hızında ilerlemesi, eğitim-öğretimi dönüşüm ve inovatif yaklaşımlar konusunda ciddi adımlar atmaya davet etmektedir. Biyolojik, dijital ve fiziksel olanın hızla birleşme isteği, yapay zekâ konusunda süregelen çalışmalar, makinelerin insandan öğrendikleriyle, insanoğlunun öğrenme ve zekâ üzerinde kurduğu baskı tüm paydaşları harekete geçirme konusunda çaresiz bırakmaktadır. Veli, okul, öğretmen ve öğrenci ortak hedefe yürürken nasıl bir eğitim mottosu ile yaşadığı süreci durmadan yenileyebilir?

Prof. Dr. Ali Rıza Erdem: Eğitim, doğrudan ve dolaylı olarak toplumdaki tüm kesimleri ve alanları etkilemektedir. Eğer bir toplumda eğitim sistemi istenilen nitelikte bir eğitim veremiyorsa, o toplumda insan kaynağı istenilen nitelikte yetiştirilemeyecektir. Bu durum toplumu diğer toplumlarla olan yarışta dezavantajlı konuma sürükleyecektir.

Gittikçe daha karmaşık hale gelen, rekabetin arttığı, teknolojiye ve bilgiye sahip olanların sahip olmayanlara göre öne geçtiği dünyada, ülkemizin diğer toplumları bir adım geçebilmesi için eğitimin niteliğini artırarak eğitim sistemini güçlendirmesi gerekmektedir. Eğitimin niteliğini artırmak, ülkemizin tüm kesimlerini ve alanlarını olumlu etkileyerek diğer toplumlara göre daha avantajlı konuma gelmemizi sağlayacaktır. Bu nedenle parolamız “daha güçlü bir Türkiye için eğitimin niteliğini artırmak” olmalıdır.

Uğur Özeren: Sayın Prof. Dr. Ali Rıza Erdem, değerli görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için hem Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi ailesi adına hem de okuyucularımız adına çok teşekkür ederiz.