Güdülenme ve insan doğası
Hasan Güneş: Sosyal güdüler insan doğasını nasıl etkilemektedir.
Prof.Dr. Metin Becermen: İnsan diğer insanlar ilişkilerinde ve bu ilişkiler aracılığıyla kendini var eder. İçinde bulunduğu sosyal (b)ağ insanın eylemlerini belirlemede etkilidir. İnsani değerlerin hakim olduğu bir ortamda insanın “doğası” olumlu olarak etkilenir; bu değerlerin olmadığı yerde ise olumsuz bir etkilenme olur. Örnek olarak kadın olmanın, erkek olmak gibi, insan olmanın sadece bir görünüşü olduğunun ve kadınlar ile erkeklerin “eşit” olduğu düşüncesinin zemin bulduğu bir ortamda yetişen kişiler diğer kişiler ile ilişkilerinde daha özenli olurlar. Bunun olmadığı bir yerde ise kişilerin değer harcaması ve başkalarını ötekileştirmesi zemin bulur. Plato’un Devlet/Politeia kitabında belirttiği üzere iyi bir eğitim ile filozofların yetişmesi mümkün olabilirken kötü bir eğitim ile zorba insanlar yetiştirilir ancak. Eğitim sosyal güdülerin doğası söz konusu olduğunda önemli bir kurumsal (b)ağdır.
Hasan Güneş: Aidiyet duygusu ve özgürlük ile insan doğası arasında bir bağ kurmak mümkün mü?
Prof.Dr. Metin Becermen : Elbette mümkündür. Ancak aidiyetin zemininde olanın, ait olunanın ne olduğu önemlidir. İdeolojilere ve “dinci”, “ırkçı” görüşlere ait olmak özgürlüğün yeşermesini engeller. Bu noktada, aralarında farklar olduğunun farkında olmakla birlikte, temelde insanlara bir görüşü dayattıkları için özgürleşmeyi engellediklerini belirtmek gerekiyor. Ancak eleştirel düşünme ve eleştirel bakış ile özgürleşme gerçekleşebilir. Bu da farklı bir insan doğasının gelişmesini, farklı imkanlarla donanmış insanların yetişmesini sağlar.
Hasan Güneş: Güdülerin karşılanma biçimi ve/veya olgusu insan doğasını bencil kılmakta mıdır?
Prof.Dr. Metin Becermen: Güdüler dediğimizde bizi yaşam ile ilişkisinde koşullayan çeşitli imkanlardan söz ediyoruz. Bu imkanların gerçekliğe dönüşmesiyle şekillenen insan belirli eğilimleri hayata geçirmektedir ve geçirecektir. Yani insan doğasının oluşmasında kişinin yetişme süreci (güdülerin karşılanma biçimi ve/veya olgusu) etkili olmaktadır. Pervasızca yeme isteği, cinsel yönelimlerin serbest bırakılması, her açıdan duyulan doyumsuzluk hissi daha çocukken insanın biçimlen(diril)mesinde “olumsuz” etkiye sahip unsurlardır. Bu şekilde yetişen kişilerin “bencil” bir hayatı yaşamaları kaçınılmazdır. Bunu aşmanın en önemli yollarından biri kişinin “doğru” bir eğitim ile yetiştirilmesidir. Bu da, her şeyden önce, bu dünyada sadece kendimizin değil başka insanların da yaşadığının “sağlam” bir bilgisi iel olur.
Hasan Güneş: Özellikle sosyal güdülerin karşılanma biçimi sosyal ilişkileri ve yapıyı farklılaştırabilir mi?
Prof.Dr. Metin Becermen: Farklılaştırabilir elbette… Önceki soruya verdiğim yanıtta buna vurgu yapmaya çalıştım. “Doğru” bir eğitim ile kişiler farklı ve daha iyi bir yaşamı inşa edebilirler. Bu yaşam biçimi tek tek insanların değerinin bilgisiyle şekillenecek bir yaşam biçimidir. Bunun zor olduğu görülüyor. Ancak böyle bir imkan var ve bunu gerçekleştirip gerçekleştir(e)memek bizim elimizde…