Alexander Pope ve Her Yaşamın Anlamlılığı Üzerine
Modern İngiliz şair Alexander Pope (1688-1744), İngiliz dilinin gelişimi için Oxford sözlüğünde William Shakespeare’den sonra en çok referans verilen ikinci kişidir. Hali vakti yerinde ve bilinen tüccar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş olan şair ve düşünür Pope’un insan, yaşam ve evrenle iletişimi olabildiğince iyimserdir. Bunun anlaşılabilir bir nedeni, deneyimler ve bütün bir yaşama dair kapsamlı hesaplamalardan sonra insanın elinde kalan bütün cümlelerin birbirine benziyor oluşudur. Her zaman bir neden vardır ve yaşam birbirini zincirleme gerektiren nedenlerin her andaki veya nihai bir algısal andaki neticesi gibi görünmektedir. Bu görüntü değişime gönderme yapar, ama aslında evrende ve yaşamda esaslı bir değişim var değildir. Her değişim görünümünde kendini sürdüren bu mevcudiyete insanlar kendi deneyimlerine göre isterlerse kötü veya isterlerse iyi diyebilirler. Sanırım böyle bir arka plandan hareketle Pope, 1688 yılında gerçekleşen “Şanlı Devrim” sonrasındaki Britanya’nın toplumsal deneyimlerine yoğunlaşmakta ve bir şiirindeki can alıcı cümleyi kurmaktadır: “Showed erring Pride,-Whatever is, is right!”
Bu mısranın ilk kısmında olumsuz ve görece kötümser bir olgu ikinci kısımda olumlu ve görece iyimser bir okumaya veya anlamlandırmaya bağlanmaktadır. İlk kez 1730-1732 yıllarında kaleme alınmış ve 1733-1734 yıllarında yayınlanmış bu mısranın bulunduğu şiir insan, yaşam, evren ve mutluluk hakkındadır. Şiirin genelinde toplumların ileri gelenleri arasındaki güç mücadeleleri ve her insanda bulunan gurur, tutku, gerilim, gerginlik ve kazanma amaçlarından söz edilmektedir. Pope’un genel düşüncesi ve bu şiirdeki değerlendirmeler varoluşçu felsefeleri olduğu kadar Katolik Hıristiyanlığının evren ve yaşam tasarımını ve bu arada modern İngiliz deneyciliği ve yararcılığını eşzamanlı çağrıştırmaktadır. İlgili mısradan önce güç mücadeleleri ve zafer arayışları öne çıkarken mısradan sonra erdem ve bilgi öne çıkmaktadır. Erdem mutluluk veren her şey ve bütün bilgi ise insanın kendine veya insan türüne ait ortak bilgisi olarak resmedilmektedir. Pope’un dile getirmesine göre, kendini doğru-sevme ile sosyallik aynı şeydir. Yani aslında kendini doğru sevmeyen insan doğru toplumsallaşamaz. Başka bir deyişle, kendini yanlış seven insanların yoğunlukça fazla oldukları toplumlarda sosyalleşme verimsiz ve hatta zararlı olabilir. Bu bakımdan sosyal öğrenme ile insanın kendine dair bilgisi birbirini gerektirmektedir. Pope’un mısralarından anlayabildiğime göre, onun bütün düşkünlüğü insanı anlamak üzerinedir. Stoacıların tanıklığını önemseyen şair, hayattaki her şeyi çelişkisiyle anmaktadır. Örneğin yaşamı ölümle ve gücü zayıflıkla birlikte dile getirmektedir. Pope, insanın bütün yaşam deneyimlerinde doyumunun aşağı yukarı aynı kalabileceğini söylemek istiyor gibidir. Bunu yaşlılık ve ölümü merkeze alarak mı saptamaktadır, yoksa insan ömrünün her aşaması aynı temaya ulaştırır mı bunu seçmek kolay değildir. Bu mısraları yazdığı esnada kendisi 42-44 yaşlarındadır.
Şimdi şu soru sorulabilir: Dünyanın bütün zaman/tarih ve yerlerinde birbirinden farklı koşullarda deneyimlenmiş her bir yaşam aynı veya benzer midir? Alexander Pope’un veya başka herhangi bir şair ya da filozofun bu soruya yetkin bir yanıt vermesi pek mümkün görünmese de ona bağlı kalarak bir çözümlemede bulunmak mümkündür. Pope’a göre kısa ve öz tek bir yanıt verilecekse hepsi “iyi” veya “doğru” altında bir araya getirilebilir. Örneğin Nijer ile Danimarka’daki iki alt ekonomik ve sağlık seviyesinden, iki orta ekonomik ve sağlık seviyesinden ve iki üst ekonomik ve sağlık seviyesinden insanın birbirleriyle adil bir karşılaştırılmaları böyle bir neticeye ulaştırabilir.
[1] Alexander Pope, Selected Poetry and Prose; Ed.: Robin Sowerby, London and New York: Routledge, 2. Basım, 2003, s. 157. Alıntılanmış mısra Türkçeye şöyle çevrilebilir: “Hata yapmış gurur gösterdi,- Her ne var ise, doğrudur!”
[1] Pope, Selected Poetry and Prose, s. 153-154.
Bununla birlikte Pope’un şiirlerinde ve düzyazılarında “şanslı” ve “şanssız” sözcükleri geçmektedir. Onun bu iki sözcükle kastettiği anlam, o anda iyi veya kötü görünen bir sonuca etki edecek denk gelme faktörüdür. Benim yorumum şöyle: Bütün insanların her bir deneyimini içerecek bir ortak nitelik bulmak konusunda insan yeterli değildir. Dolayısıyla hayat hakkında bu seviyede genel geçer konuşamayız. Bunu bilemeyiz. Nitekim bazı yerlerde Pope da tereddütlü, kararsız ve tabir yerindeyse agnostik davranabilmektedir. Aslında Pope’un baz aldığı insanın temel karakteristiği onun bilinemezci oluşudur bile denilebilir.
Alexander Pope’un şiirleri ve düşüncesinden anlaşılabilen sonuç şudur ki, bütün yaşamlar anlamlıdır. Bütün yaşamların ortak kaydının bulunmaması herhangi bir yaşamın diğerinden daha az anlamlı veya daha fazla anlamlı olduğunu göstermez. Önemli olan kişinin kendine ilişkin doğru sevgisidir ki, bu sevgide en önemli ilke bencil olmamaktır.
[1] Pope, Selected Poetry and Prose, s. 40, 45, 176, 188, 203, 256, 268.
[1] [1] Pope, Selected Poetry and Prose, s. 51, 153.